hed

• sahnedaşım,yoldaşım,sırdaşım. bir ömrü paylaşmaya söz verdiğim bir kaç insandan biri. birbirimizin salaklıklarını çekmek için gelmişiz herhalde bu dünyaya, çeke çeke de gideceğiz, gideriz. bir tek hayat hayallerimize dokunmasın, başka bir şey istemeyiz. var oldukça beraberiz. yolumuz bir, beynimiz kardeş. “seni bırakırsam, namerdim” demişti. hiç bırakmadı.
• samimiyeti ve sıcaklığıyla tanışmamızın ilk bir saattinde kanımın kaynadığı geleceğin avukatı...her gördüğümde "lan ne güsel denk gelmiş de tanışmışız bu adamla" derim...her daim esprili kişiliğine ek olarak pek zor bir anımda da yanımda olarak gözümde önemini ve değerini katlamıştır kendisi...
• "cibiliyetsiz küpek"...
• (bkz: head)
• sonunda tekrar yazar olabilmiş aklıevvel.
• (bkz: hedpe)
• saçını kesmiş taş olmuş diyolar^* hakkında... tüm şahsen tanışmışların emeği vardır tahminimce bu hayırlı eylemde... misal ben bizzat kendim her gördüğümde dil dökmüş, nereye gittiğini bilmediğim dualar etmişimdir o kıl yumağından arındırmak için zatın pek kıymetli kafatasını... neyse geç ve güç de olsa doğru yol bulundu... şimdilik tabi^*...
• almadan tek bir zırnık dahi vermeyen bencil yaratık... sadece sahnedeyken zararsız olabilen süne zararlısı. bu yüzden sahneden inmemeli...her gece rüyasında marlon brando'yu, r. de niro'yu, al pacino'yu, m.streep'i gören ve onlara "ben size ahududu ödülü bile vermezdim!" diyen manyak... şemsipaşapasajında sesi büzüşesice, dükkanı yağma olasıca duygu aktarı....
• keşke daha önce olsa idi ama ancak uçurulduktan sonra tanışmak varmış kaderde; hatta o beni tanımasaydı hiç olmayacakmış ya neyse...ayva tatlısı için tekrar tebrikler^*; inşallah sizin oyunda da görüşeceğiz.
• kötü kalpli kıvırcıklarin en eğlencelisi, cayımın şekeri, gitarımın teli, chinatownın jack nicholsonı, ikinci baharin safiyesi