*

  • akdeniz üniversitesinde sadece öğretim üyesi ve görevlilerine açık sosyal tesislerde uygulanan içki yasağını tesislerde şarap içerek protesto etmiştir.

    "burada başka bir şey var. her siyasi otonom, bireyin yeterliliğine saygı duymak zorundadır" diyen hoca, amacının şarap içmek olmadığını da belirterek kadehini 'özgür üniversiteye, laik türkiye'ye, bilim ve düşünce özgürlüğüne' kaldırmıştır.

    http://webtv.hurriyet.com.tr/…yle-protesto-etti.asp
  • gencecik bir insanın saçma sapan sistemden hayatına son vererek ayrılması üzerine söylediği şu sözlerle takdirimi kazanmış olan öğretim görevlisidir:

    ''kampusa onbeşbin kişilik satadyum, sekizbin kişilik cami yapılıyorken, en pahalasından makam arabaları alınıyorken, onca israf, onca lüks, milletin onca parası har vurup harman savruluyorken bu çocuklara yüzbinlerce liralık borç ve kefalet senetleri imzalatıp, bundan ancak ölüm ya da hastalık durumunda muaf kılınırlarken, onurlusunu seçen bu genç adam bir merdivenden aşağıya bıraktı kendisini: insanları kendisine ve birbirine yabancılaştıran ve bir uçuruma açılan kariyer merdiveninden… bu yana sıçrama, sağ kalanı duyarsız, duyunçsuz kılan; keyfilik içerisinde çürümüş bir sosyal, siyasal, iktisadi hiyerarşiye acı bir isyandı bu.

    bir yolu da vardı: direnmek… ona, anlaşılan mecali kalmamıştı!

    utanmaktan, kahrolmaya yer yok içimde, sevgili murat…"

    bak hocam ne kadar doğru ne kadar güzel demişsin bir şeyler yapın da en azından başka gençler kendilerine zarar vermesinler. binlerce liranın altına imz atmak olmamalı araştırma görevlisi olmak istemenin bedeli.

    http://www.dilforum.com/…um-yazip-intihar-etti.html
  • http://www.gazeteselcuk.com/…ra-iten-sebepler/3137/ bu haberin altındaki yorumlara bakılınca, şuan gerçekten utanmaktan başka birşey yapmaması gerektiğini düşündüğüm insan. bir açıklama daha yapsın, yalanlayabiliyorsa yalanlasın bakalım.
  • bahsi geçen haberin altındaki yorumlar kendisi hakkında fikir edinmek için mühim. bu haberin ve/veya yorumların silinme ihtimalini düşünerek, bütün yorumları buraya aktarıyorum.

    not: okuyacakları manipüle etmemek için hiçbir yorumu silmiyorum. ayrıca, hayrettin ökçesiz'i tanımadığımı, kendisiyle herhangi bir "meselemin" olamayacağını da belirteyim bari not açmışken.

    önce link: http://www.gazeteselcuk.com/…ra-iten-sebepler/3137/

    "arkadas

    19 nisan 2013 - 07:17

    kimse gunah cikartmasin. murat benim arkadasim. ailesinin maddi durumu da gayet iyi. senet imzalamakla falan alakasi yok bu olayin. malatyadaki mesai arkadaslarindan da ogrenebilirsiniz antalyadan ne kadar nefret ettigini. arkadasimin basini akdeniz hukuk yedi. googledan aratin bakalim fakultenin adini. mobbing davasi, hocaya sinav sorusundan acilan sorusturma. doktora jurisinde kendi alanindan hic hoca alinmadan mulakata alinan ve 69,2 puan verilip elenmek suretiyle isine son verilen 2 asistan. hem de hayrettin okcesiz hocanin o kadar karsi ciktigi 50d li asistan. mulakat jurisinde bizzat kendisi de vardi. ogrencilerin siyah celenkle dekanliga yurumesi vs vs. bunlarin hepsi son biryilda gerceklesti. olacagi buydu. gece yarilarina kadar calisiyordu murat. bu yetmiyormus gibi is ustune is yukluyorlardi uzerine. oyp’ymis senetmis. kulahima anlatin siz onu."

    "...

    19 nisan 2013 - 07:43

    fakültenin öğrencisi olarak şu yazdıklarınıza karşı ağzımı açıpta savunamıyorum ya en çokta insanın zoruna o gidiyo…burası hukuk fakültesi ama burada hak hukuk yok …"

    "murat için...

    21 nisan 2013 - 12:07

    sayın arkadaşlar,
    ben murat’ın çok yakın bir arkadaşıyım aynı tastan su içme şerefine erişmiş bir ceza hukuku asistanıyım. yasımızı tuttuk bitti… ben şahidim yorumlarınızın hepsi doğru ve haklı, hoca’nın tepkisi de haklılığınızı ispat ediyor zaten. hoca bilir; türkiye’de hakimler var… şimdi lütfen itidalli olalım, aşağıda vereceğim mail adresine murat’ın çektikleriyle ilgili bir şeyler bilenler lütfen mail atsınlar. ben elimden gelen her şeyi yapacağım ve hoca’nın yargı önünde bu söylediklerini tekrar etmesi için ona fırsat vermiş olacağız. sayın hocam inşallah haklısınızdır ve murat’ın ölümünden öncelikli sorumlu siz değilsinizdir. eğer haklı değilseniz, biliniz ki biz taş kovuğundan çıkmadık… arkadaşlar lütfen eğer adalete hakkaniyete halen inancınız varsa şahsımı mücadelemde yalnız bırakmayınız. biz hukukçuyuz, üzerimizde emeği olan saygıdeğer hocalarımızın namlarını yüceltme vakti geldi. hukukun adaletin hakkını vermeye geldik buraya. murat geri gelmeyecek ama yeni bir murat da ölmeyecek artık. lütfen yardımcı olun ben şahsen sahip olduğum her şeyi gözden çıkardım, vazgeçtim siz de bana yardımcı olun… bu yazıyı okuyan arkadaşlar daha geniş mecralarda bu mücadeleyi duyursunlar… sözlüklere, sosyal paylaşım sitelerine lütfen bu yazı ulaşsın. e-mail adresi… muraticin@hotmail.com"

    "doğrular

    19 nisan 2013 - 10:29

    hayrettin hoca yoklama diye 200 kişilik amfiyi dolaştırdığını, her öğrenciden yoklamayı sınıfta tek tek gezdirerek imza aldırdığını da yazsaymış. öğrencilerin tek tek ayaklarına imza almaya yollayıp sınıfta öğrencilere dalga geçirttiğini de yazmış mı peki? bu yaptığını bilimsel, kutsal bir iş diyerek yaptırdığını da yazsaymış.
    simurg dersi yapılacak diye murat sınıfları temizlet, murat kettleları kur. murat öğrenciler çaysız kalmasın…
    - murat bütün öğrencileri tek tek ara derse çağır
    - hocam mail atsam ya da facebook’tan duyursam olmaz mı?
    - hayır olmaz ara. (murat kendi telefonundan öğrencileri arar)
    murat, hukuk öğretimi kongresi’ni organize et, murat kolokyumu organize et. murat yüksek lisans derslerinle baş et… murat gece yarılarına kadar fakültede çalışır yaranamaz. not bırakır başarısız olduğumu düşünüyorum diye. tüm bu her şeye yetişmeye çalışan tek bir murat.
    yukarıda kim yazmışsa doğru yazmış. sonra öyp diye günah çıkartmaya çalışıyorlar!!!"

    "mehmet

    21 nisan 2013 - 21:42

    lütfen hocam lütfen.. durum yazdığınız gibiyse allah aşkına bu adamın ahiretten önce dünyada da cezasını görmesi için elinizden geleni yapın tanıklık gibi..ben vefat eden arkadaşı da sizi de bu hocayı da tanımıyorum ama gerçekten bu olay kanımı dondurdu. lütfen bişeyler daha fazla şeyler yapmaya çalışın."

    "m.tuğlu

    19 nisan 2013 - 13:35

    galiba hayrettin hocanın yeni bir yazı yazması gerekecek.yukarıdaki yorumlar bunu gösteriyor.bekliyoruz hocanın yeni yazısını…"

    "çok doğru

    19 nisan 2013 - 15:06

    ilk yorumda hayrettin hoca hakkında söylenenler o kadar doğru ki. ben de kendisinden ders aldım ve ders aldığıma da bin pişmanım. hukuk ve insanlık onuru ilkelerinden bahsederken herkes vay be ne hoca demişti ama şu bir gerçek ki hayrettin ökçesiz hoca kendi lehine olan herşeye ilke uygularken işine gelmeyenlere de uygulamıyor. ben tek şunu söylemek isterim ki kim olursa olsun ortada bir kul hakkı yenmişse bunun vebali çok ağır olur. inşallah helallik isteme fırsatları olur."

    "ramazan şahin

    21 nisan 2013 - 06:41

    devrim türküleri söyleyenleri, devrilmeye tahammülü dahi yok, ki kendilerini sorgulasınlar, “hayrettin ökçesiz hoca kendi lehine olan herşeye ilke uygularken işine gelmeyenlere de uygulamıyor. ” ne de doğru söylemişsiniz."

    "kul

    19 nisan 2013 - 17:49

    inna lillahi ve inna ileyhi raci’un."

    "hayrettin ökçesiz

    19 nisan 2013 - 20:31

    kürsü arkadaşlarıma ve bana yöneltilen kimi suçlamaları büyük bir üzüntüyle okudum.
    rumuz kullanan kişilerin önce isimlerini yazabilecek kadar medeni cesaret sahibi olmalarını beklerdim. öğrencim olmuş iseler derslerimde ilk önce, bunun ne denli önemli ve erdemli bir duruş olduğunu öğrenmiş olmaları gerekirdi.
    kendileri hakkında, dinci bir grubun fırsatı ganimet bilen bir saldırıya giriştikleri izlenimini edindim.
    bu konuyu kullanarak, yaralamaya çalışmak doğrusu çok aşağılık bir yaklaşımdır. mert ve saygılı olmalarını beklerdim. kardeşimiz murat bey hakkında bize istinaden söylediklerinden ve satır aralarına sıkıştırdıkları tehdit ve aşağılamalardan dolayı büyük üzüntü ve öfke duydum.
    murat bey çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz ve her zaman kendisine yardıma hazır bulunduğumuz bir kardeşimizdi. derste idari işlemler gereği yaptığımız yoklamalar, çalışma grubu odalarının gereksinimlerinin karşılanması, grup öğrencileriyle birebir ilişki ve telefon görüşmeleri benim de bizzat ve fiilen, ve öteki araştırma görevlisi arkadaşlarla hep birlikte yaptığım işlerdi. kolokyum programının hazırlanmasında ben daha fazla çalışmış bulunuyorum. kaldı ki, murat’tan 1,5 aydan beri bir şey yapmasını istemiş değilim. ben ne anabilim dalı başkanı, ne bölüm başkanıyım. derslerim de aralık ayı sonu itibariyle sona ermiştir. derslerim ve kişiliğim hakkında söz sarf edenlerin namusu ve şerefiyle adını, sanını söyleyerek ortaya çıkmalarını, söyleyeceklerini, ne denli ağır olursa olsun, açıkça söylemelerini istiyorum. gazete isimlerinin, takma isimlerin arkasına gizlenerek şerefsizlik etmelerini, hele bunlar benim öğrencim olmuş iseler, asla hoşgörmüyorum.
    çıkın ortaya, söyleyin ve kanıtlayın. yapamıyorsanız, şerefsizlik de etmeyin. bu da size gecikmiş bir dersim olsun, üç kişi olduğunuz için özel bir ders olarak görünüz bunu!
    benim sevgili murat hakkında yazdıklarım, yalnızca kendisinin değil, bu yolda her birimizin çektikleri çileleri dile getirmektedir. düzen eleştirisidir. daha iyisinin yapılabilmesi için siz genç kardeşlerimizi cesaretlendirmek içindir. bir de duygularımı sizlerle paylaşmak içindi. hiç hak etmediğinizi görmek, beni bir daha üzdü.
    sevgili murat yazdıklarınızı okusaydı, ne denli haksızlık ettiğinizi size o, daha büyük bir öfkeyle söylerdi.
    sizden özür dilemenizi bekliyorum. yine de sevgilerimle,"

    "halim

    20 nisan 2013 - 01:27

    sevgili hayrettin hocam;
    cevap hakkınızı kullanmak adına yazdığınız yorum tam bir hayal kırıklığı. öfke kusup , hakaretler yağdırmanız yetmezmiş gibi bir de yorumları yapanların kimliklerini teşhir etmesini istemişsiniz. çok merak ediyorum ister asistan olsun, ister öğrenciniz olsun kimliklerini ifşa eden bu arkadaşlara ne yapardınız. ayrıca arkadaşların bahsettiği olayların büyük bir kısmını da yalanlamamışsınız, sadece naif ifadelerle masum göstermeye çalışmış üstüne biraz da “ben daha çok yoruldum” sosu eklemişsiniz. ben şahsen murat kardeşimizin senetler ya da düşük maaş sebeplerinden ötürü intihar ettiğine inanmıyorum. kardeşimiz bıraktığı notunda “iş yerinde mutlu değilim” yazmış. bunun ne manaya geldiğini siz bizden daha iyi bilirsiniz. bir insanın soluk aldığı son anında kurduğu son cümle buysa bence akdeniz hukukun tüm hoca kadrosu oturup biraz vicdanlarını sorgulasın. belki bu esnada fakültenin kamuoyunda neden bilimsel çalışmalarla değil de mobbing, soruşturma vs gibi sevimsiz konularla gündeme geldiği de açıklığa kavuşur.
    (olumlu bir örnek olarak ; bkz: akdeniz üniversitesi tıp fakültesi)"

    "hayrettin hocaya cevabım

    19 nisan 2013 - 21:45

    hocam öncelikle ben çok doğru başlıklı yorumu yazan kişiyim. yorumlarınızda alenen hakaret etmeniz de beni çok üzdü. bu hakaret üslubu karşısında ismimi yazmayacağım ama madem istiyorsunuz fakülteye geldiğim anda mutlaka yanınıza gelip niye böyle düşündüğümü anlatacağım. murat hoca ile sizin veya fakültedeki diğer hocaların ilişkisini bilemem zaten onun hakkında yorum yazmadım ama iki araştırma görevlisinin işine son verilirken müdahele etmemeniz size güvenimi sarstı. ama merak etmeyin sayın hocam karşılıklı tartışalım neden böyle düşündüğümü anlatayım. ama şunu diyeyim ki hakikaten hakaretleriniz yenilir yutulur cinsten değil hocam bizden özür bekliyorsunuz bir de benim açımdan bakın olaya yorum yapmanın karşılığı hakaret olmamalı. saygılarımla…"

    "misafir

    19 nisan 2013 - 22:03

    aslında neresinden başlasam, nasıl başlasam bilemiyorum. işinde çok başarılı olan ama kendisini başarısız addeden bir adamın hikayesidir bu. intihar nedenini bilemeyiz elbet. belki de yaptığı bir akademisyen için çok ağır olan onlarca angarya işlere rağmen takdir edilmediği için.. sessizdi, sakindi, efendiydi, doğru. belki bu meslek efendi bir adamdan, kişiliksiz, çirkef bir adam yaratmaya çalıştığı, murat’ın ise asla öyle bir adam olmayacağını düşündüğü için… başta belirttiğim gibi bilemeyiz.
    hiçbir yağmur damlası kendisini selden sorumlu tutmaz. bir akademisyene cinnet geçirtecek olaylar bütününün bir parçası olup da suçu sisteme atmak işin en kolayı.
    murat iyi bir akademisyendi. meraklıydı. bilgiye açtı. ama öyle bir üniversite düşünün ki, bilgiye aç olan akademisyenine leziz sofralar hiç sunmasın. bir üniversite düşünün… akademisyenini memur yapan, onlardan sabah akşam giriş çıkış saatlerinde imza isteyen bir üniversite. ilerde üniversite hocası olacak genç bilim insanlarının; öğrencilerin, memurların gözü önünde dahi hakir görüldüğü…bir asistanın bir afiş için günlerinin harcandığı… gösterişin bilimden çok daha önemli olduğu… yüksek egoların en ufak meselede dahi kavgaya tutuştuğu ve bu kavgadan en çok genç dimağların zarar gördüğü… bilim insanının kendine has deliliğini geçtim, akıllı olmasına dahi izin verilmeyip, onlardan bir robot yapılmaya çalışıldığı…işbilmezliğin hoca ciddiyeti, yüksek egoların akademik teamül, zaten yapılması gereken işlerin bir lütuf olarak yutturulduğu bir üniversite… herkesin yüksek perdeden etik nutukları atıp, insan olmanın gerektirdiği asgari etik kurallarının dahi hiçe sayıldığı bir üniversite…
    murat işte böyle bir üniversitede asistandı. belki bunları düşünüp kıydı canına. şimdi bu cenaze, bu yas hepimizin. sorumlular mı? tabii ki “sistem”!"

    "hayrettin hocayı kınayan adam

    20 nisan 2013 - 02:09

    ‘ utanmaktan, kahrolmaya yer yok içimde, sevgili murat ‘ ilk yazının bu son cümlesi hocanın bilinç altının bir yansıması belki de ! fakat benim yargım dışında, niyet okumanın okuyucuya haiz olduğu bir yazıda , her ne sebeple olursa olsun ‘utanmak’ kelimesini kullanabilmek ne denli onurlu bir insan davranışı gibi görünsede , ikinci yazıda aynı zihnin ne denli onursuzlaşabileceği kimin aklına gelirdi ki! yüzeysel ve sanal duyguların ifadelerine rastladığım ilk yazıda çarpık bir kişiliğin o korkunç yüzüne rastlamak ikinci yazıyla hiç te geç olmadı , şaşırtmadı.ölümün sessiz durgunluğu ; egoları , bencilliği ve hırçınlığı silikleştirememiş bir kaleme aslında söz etmeye hiç lüzum yok.umarım murat ‘ın gittiği yer , içinde onu boğan herşeyden uzak ve huzurludur.."

    "hayrettin hocayı kınayan adamı destekleyen kadın

    20 nisan 2013 - 12:53

    ancak bu kadar nezih ve düzgün bir yorum yapılabilirdi.destekliyorum söylediklerinizi"

    "üzüldüm
    20 nisan 2013 - 08:33

    sayın hayrettin hocam, yorumun başlığına üzüldüm yazdım çünkü hakikaten sizin gibi değerli bir hocanın bu tarz hakaretler içerisine girmesi beni üzdü. keşke hakaret edeceğinize arkadaşları çaya davet edip karşılıklı konuşmak isteseydiniz. kaldı ki aleyhinize olan yorumların tamamını kapsayacak hakaretler yazmışsınız. oysa sadece yorum yapan arkadaşlara haksızlık olmuş sanırım. sizi sevenleri bu tarz hakaret dolu mesajlarla üzmeyin lütfen saygılarımla hocam."

    "anonim

    20 nisan 2013 - 11:41

    [...] [...]"

    "hayrettin hocayı kınayan adamı destekleyen kadın

    20 nisan 2013 - 13:08

    ayrıca hakaret etmek ,yazılanlara cevaben bir açıklama değil,ifade acizliği olarak bilinir herkes tarafından.yazık çok yazık."

    "gizem

    20 nisan 2013 - 13:33

    bir insanın canına kıymış olmasını,yanlızca bir kişiye mal etmenin fazlasıyla acımasızca olduğu kanaatindeyim.hayrettin hocanın konuşması, adeta mevcut sistem ve düzene karşı bir isyan ki bunda da haksız sayılmaz.hepimiz aynı problemleri yaşamıyor muyuz,bu ülkede gerçekten hak eden ve gerçekten bir şeyler başarmak isteyenlerin önüne her defasında sayısız engeller,yüzlerce prosedür sunulmuyor mu?tüm bu süreçte insanların biriktirmiş olduğu ve her defasında sessiz kalmaktan başka çaresinin olmaması gerçeğinden kaynaklanan stres ve öfke sonucu böylesi tatsız olayların yaşanmış olabileceği neden insanların aklından geçmiyor,sorarım."

    "hayrettin ökçesiz

    20 nisan 2013 - 13:45

    sevgili gizli suçlayıcılar,
    kendi adınızı yazmaksızın, bir başkasının adını sanını yazarak ona hakaret, tehdit, suç isnatları yağdırmak acaba nasıl bir onur, şeref, namus anlayışıdır, söyler misiniz, lütfen?
    adlarınızı yazsaydınız, elbette sizi çaya da davet eder, üzüntünüzü, öfkenizi paylaşır, sizi anlamaya çalışırdım. siz de gerçekleri belki daha iyi ve görünmeyen yüzlerinden daha ayrıntılı öğrenmek olanağına kavuşurdunuz.
    ön yargınız, aceleciliğiniz, gerçek sevmeyiciliğiniz, öfkeniz size emek vermiş bir hocanıza yargısız infaz yapmak cüretini verdi. hele bir de kim olduğunuzu kimse bilemeyecekse, bu size haz da verdi, kim bilir?
    oysa sorumlu olabilmek, önce kendi adıyla, sanıyla, hiç bir şeyden ve hiçbir kimseden korkmaksızın dimdik açık yüzle, açık alınla gerçek olduğunu düşündüğünüz şeyleri söyleyebilmeyi gerektirir. bunun için, bir önemli koşul daha vardır. her şeyden önce, yöntemli kuşkulanmayı başarabilmenizdir. bunun kaynağı hakikatsever, adaletsever, insan sever olmanızdır. ama siz öfkenizi, önyargılarınızı, düşmanlığınızı seviyorsanız, bu kapıdan hiç geçemezsiniz.
    adınızı yazmadığınız sürece, size saygı duyabilmem olanaksızdır.
    benden korkmayın. size verebileceğim bir zarar yoktur. zarar vermeyi istemek gibi bir düşmüşlüğü de kendime asla yakıştıramam. hiç kimseden korkmayın. bu korkunuza karşı sizin yanınızda olacağım.
    ama kimseye böylesine, ucuz yol ve yöntemlerle zarar vermeyi asla arzulamayın. böyle bir arzuyu zaptedemiyorsanız, lütfen yüzünüzü açın.
    hakkımda yazdıklarınızın büyük bir haksızlık olduğunu bir kez daha söylüyorum. kamuoyuna yüzünüzü açarak söylemediğiniz sürece, tüm haksever okurlar tüm sözlerinizi böyle bir bir onursuzluk, korkaklık, yalancılık sayarak itibar etmeyecektir.
    seçim sizin. ya yüzünüzü açarak çayımı içmeye gelirsiniz, ya da onursuzluk yolunda yürümeyi sürdürürsünüz.
    sevgilerimle,
    hayrettin ökçesiz"

    "ramazan şahin

    21 nisan 2013 - 06:35

    “size verebileceğim bir zarar yoktur. ”
    hayrettin ökçesiz’in kendi siyasi düşüncesini paylaşmayan herkese verebileceği bir zarar potansiyeli kendi yetkisini kötüye kullanma hakkında saklıdır.
    murat üzerinden yürüttüğünüz iğrenç siyaset size kalsın, lütfen artık ruhunu rahat bırakın. onursuzluk yolunda yürümeyi sürdürenler hakkında bizlere yorum bırakmayın zira."

    "hayrettin ökçesiz

    20 nisan 2013 - 15:37

    size bir başka hocanızın yanıtı: ' “özgürlük kullanımı kisvesi altında” maske takarak şeref ve haysiyete müdahale etmeye kalkışmak son dönemde sosyal medya ve internette çok yaygın bir “belden aşağı oynama” kuralı oldu. “biz otoriteleri eleştiriyoruz” diye kamuya bir siyasetçi gibi mâl olmamış öğretim üyeleri de zaman zaman bu müdahalelerle karşılaşıyor. oysa elimizde kimliğimizi gizleyerek herhangi bir “öğrenci” ye karşı -tabirimi bağışlayınız- atıp tutma özgürlüğümüz bulunmuyor. platformlar eşit olmadığı ve bir taraf maske taktığı için karşılık verebilme özgürlüğü dahi elinizden alınmış. yerinizde olsa idim sizin kadar anlayışlı olmaz, bu yorumların silinmesi için gerekli tedbirlerin alınması amacıyla site yöneticisine başvururdum. gerekeni yapmayan site yöneticine karşı uygulanacak tedbirleri benden iyi bilirsiniz. özgürlük, bir tutsaklıktan kurtulmayı ancak kurtulduktan sonra meşru olarak ne yapılacağına ilişkin olarak da bir plan ve projeyi gerektirir. yine tabirimi bağışlayınız, ipini koparmak, özgürlüğün bir yönü ancak çok eksik kalan bir yönüdür. ipini koparanların, “özgür” olduktan sonra yaptıkları, yakıp yıkmak olacaksa bu sanırım artık özgürlükler alanından çıkıyor ve tacize giriyor. saygılarımla.' "

    "serkan büyükçağlar

    20 nisan 2013 - 16:31

    sevgili ve saygılı hayrettin bey,
    sizin öğrenciniz de değilim, şahsen de tanımıyorum. (bu yorumlarınız üstüne de allah’tan tanımıyorum diyeceğim, din’ci diyeceksiniz diye bir ürperti duymuyor değilim). anladığım kadarıyla ifade özgürlüğünün sınırlarını siz, anonimlikle sınırlandırıyorsunuz, bu yüzden de kendi apaçık kimliğinizle öğrencilerinize veyahut meslektaşlarınıza “şerefsizlik etme” şeklinde hakaretamiz sözcükler söylemekte beis görmüyorsunuz. daha da kötüsü, sizin aracılığınızla bir anonim hocamız da bize “anonimliği kullanarak şeref ve haysiyet müdahale edilmesinin, ipini koparmak” olduğunu öğütlüyor. yine anonim hocamızın tersine allah’tan ipimi kopardım. anonimlik, sizin dediğiniz aksine ifade özgürlüğünün içindedir, çünkü anonimlik internet’in hiyerarşik olmayan yapısı sayesinde, gerçek kimliklerden arınarak bize tartışma alanı sunar. bu da internet’in sayesindedir. eğer, anonim olarak yazılan bir yazının hakaret içerdiğini düşünüyorsanız, sevgili anonim hocamızın da belirttiği gibi, site yöneticisine uyar-kaldır ile hakaret içeren sözcükleri kaldırtabilirsiniz. ama bunun için gözdağı vermeye, benden korkmayın demek hiç gerek yoktur.
    çok açık söyleyeyim sizin ilk yazınız bana direkt, melih gökçek sendromu dedirtti. kendisinin twitter hesabına bakarsınız, kim kendisini eleştirmiş veya hakaretamiz sözcükler kullanmışsa “ erkeksen çık ortaya” demek suretiyle cevap vermekte hatta yetinmeyip o kişilerin kimliklerini bir güzel ifşa etmektedir. tabii ki, sizi melih gökçek’le kıyaslamak istemiyordum ki, bu son yazdığınız üç yorum gerçekten, “hukukçu” sıfatı konusunda büyük bir düş kırıklığına neden oldu. dediğim gibi, asistanlarınızla olan ilişkilerinizi ve sizin nasıl bir insan olduğunuza dair en ufak bir bilgim bulunmamakta. ama gerçekten kendi apaçık kimliğinizle yazdığınızı hakaret olarak görmeyip de, anonim olarak yazılanları hakaret olarak yorumlayıp kaldırılması gerektiğini ifade ediyorsunuz ya, bu dünya gerçekten çok enteresan, sevgili hayrettin bey.
    son olarak tekrarlayayım, internet, hiyerarşik düzlemden uzak olduğu için, oradaki kişiler kendi kimliklerinden arınarak, gerçek düşüncesini yazabilirler. bu hakaret içeriyorsa, bu yorumlarınız karşısında çok desteklediğinizi düşündüğüm 5651 sayılı kanun var. adnan oktar’ın bayıldığını düşündüğüm bu kanun sayesinde, richard dawkins’in sitesi bile kapalı kaldığını düşünürsek, yine sizin de iyi bildiğiniz gibi (anonim hocamız sağolsun) kullanabilirsiniz. ama gerçekten sevgili hayrettin bey, size ifade özgürlüğünün ne olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunma hadsizliğine düşmeden, şunu belirtmek istiyorum, anonimlik, sizin ve anonim hocamızın düşündüğü gibi ipini koparmak değildir. anonimlik tam da aslında özgürlük kullanımıdır. şunu da belirteyim, bir tacizden bahsedeceksek, bu olsa olsa kişilere, düşüncelerini tartışmayıp “erkeksen kimliğini açıkla” demektir. belki de, sevgili hayrettin bey, siz de sadece hayrettin ökçesiz lakabından ibaretsinizdir ve bütün bunlar boşunadır. size ve anonim hocamıza sevgi ve saygılarımla…"

    "hasan gül

    20 nisan 2013 - 20:15

    değerli hocam ve diğer yorum yapan arkadaşlarım. sizleri ve hocayı tanımıyorum ama bence artık konu burda kapatılmalı. sayın hayrettin hocamız cevaplarında hakareti bir yana bırakmalı diğer arkadaşlar da hocasının yanına gidip karşılıklı konuşmalı. illa kimliklerini burda açıklamak zorunda değiller yanınıza gelmeleri yeterli bence. taraflara sukunet çağrısı yapıyorum ve lütfen hakaretleri bir yana bırakalım. herkese saygılarımla."

    "hasan gül ü tanıyan öğrenci

    20 nisan 2013 - 22:08

    bazı şeyler gizli kalmamalı hocam.bir değer bir can itmişse bu irdelenmeli saygılarımla.."

    "niksiz

    20 nisan 2013 - 20:51

    allah aşkınıza bir akademisyen adayı kendi canına kıymış, intihar etmiş, ölmek istemiş siz neler söylüyorsunuz. en başta yorum yapan kişi o yorumu yapmasa eminimki kimse kalkıp bunları yazmayacaktı. utanmasanız hayrettin hoca astı diyeceksiniz. haklı ya da haksız olun söylenen her bir kelimenizden sorumlusunuz ve farkına da varın ki bunlar insanların hayatlarına zarar verir. kim bilir sizin gibi niceleri murat’ın üzerine aynen bu şekilde gitti de onu intihara sürükledi. sizin yapmanız gereken burda sahte profillerle bir insanı suçlayıp ona zarar vermeye çalışmak olmamalıdır zira insanlara bu şekilde zarar vermek çok kolaydır ve basitçedir, sizin yapmaya çalışmanız gereken eğer ortada murat’la ilgili bildikleriniz var ise gidip bunu ailesine, yargıya bildirip orda madem çok düşüncelisinizya murat’ın yenen hakkını yadetmenizdir. ama kaçınızda bu yürek var? kaçınız gidip de cesur bi şekilde hem onun hem diğerlerinin hem de kendinizin hakkını arayabiliyorsunuz. yapılabilen en kolay şey bulunan ilk fırsatta çamur atmak ve bir murat daha ortaya çıkarmaya çalışmaktır. bilgisayar başında oturup bir kişiyi suçlayıp onun üzerine çullanacağınıza gidin adaletsiz olduğunu düşündüğünüz her neresi varsa orda eylemlerinizle hakkınızı arayın. bir haberin altına bu şekilde yapılan suçlamalar, hakaretler, vs saçmalıktan ibarettir. madem çok düşüncelisiniz madem çok biliyorsunuz adaletsizlik olduğunu kalkın bilgisayar başından da eyleme dökün bunları. aksi halde bugün murat’ın intihar etmesine sebep olduğunu düşündüğünüz(saçmaladığınız) şeyler yarın sizi de bulacaktır bunu da sezinleyebiliyorsunuzdur. saygılarımla diye bitirmeyeceğim yazımı zira saygı denen şey ne bu internet sayfasının altında ne de reel hayatta kalmamıştır, her biriniz yazdıklarınızla bunu gayette göstermektesiniz."

    "bir dost... murat dost'u

    21 nisan 2013 - 00:07

    bak sen be murat… arkandan tek kelime söz söylemeye hakkı olmayan insanlar, ardından sayfalarca metiye dizmişler… seni o ipi eline almaya, o son satırları yazmaya iten faktörlerin başında onlar geliyorken, ellerinin arasına kötülüklerle dolu kafalarını almak yerine hala sağa sola küfür saydırıp sözüm ona hocalık taslıyorlar… hala senin üzerinden siyaset yapıyorlar murat… biz sizden çok şey öğrendik hocam… bir hoca nasıl olunmaz onu öğrendik… nasıl adaletten bu kadar bahsedilir de adaletsizliklerin dik alası aynı kişi tarafından yapılır bunu öğrendik… felefeci kisvesi altında ideolog nasıl olunur onu öğrendik… kendi görüşünden olmayan hocayı, dekanlık döneminde attırmak için, ona mobbing uygulamak için tuvalete gitmesini fırsat bilerek “mesai saatleri içinde odasında bulunmamıştır” diyerek tutanak tutturmak nasıl bilimsel bir olaydır, bunu öğrendik… akademik özgürlüğe küfür anlamına gelen ve asistanların giriş çıkış saatlerinde imza atmalarına ses çıkarmamak ama bir taraftan da direnen üniversite diye eylem çağrısı yapmak nasıl olurmuş onu gösterdiniz… o imza sirkülerinin dekanlık sekreterinin eline koyulmasını sağlayarak asistanların her gün sekretere hesap vermesine sebep nasıl olunur sizden öğrendik… her yerde 50/d kıyımdır diye bağırıp, okula alınan 50/d li asistanları 28 yaşında bilerek ve isteyerek ve hukuksuzluklar silsilesi içinde nasıl işsiz bıraktığınızı, aynı asistanlara “bekleyin ara dönemde doktoraya alalım sizi” dediğinizi, sanki sadaka verir gibi kadro ümidiyle onları satın alabileceğinizi düşündüğünüzü de biliyoruz… tüm bunları sizden öğrendik… bir afiş için 30 kere asistanı ağustosun antalya sıcağında yayan şekilde tüm üniversite kampüsünde nasıl dolaştırdığınızı, sonra o afişi beğenmeyip tekrardan nasıl hepsini söktürüp yerlerine yenilerini taktırdığınızı biliyoruz… hepsini anladık da, öğrenciye hoş görünmek kaygısıyla 26 yaşındaki bir asistana sınıf temizlettirip çay getirttirmek sonrasında kalkıp da “işin gereği” olarak bunu görmek hangi vicdana sığıyor… murat tüm bunları içine atan bir insandı… size bu konuda itiraz etmeyecek kadar onurlu bir insandı… ama anlattığı kadarıyla malatya’da bunların hiçbiri yoktu… malatya’da kendini insan hissediyordu, orada adam gibi yöneticilerle beraber çalışıyordu… orada kendini değerli ve başarılı addediyordu… peki ya sizde… 30 günde verilecek idari işi, 3 günde isteyip, olmaması için de dekanla beraber bin bir sıkıntıyı bürokrasiyi çıkarınca, idari işlerin altından kalkamayan psikolojik mükemmelliyetçi bu insan, kendini yetersiz addetmeye başladı… tabii bu yoldaki yoldaşınız muharrem kılıç’ın da emeklerini heba etmemek lazım… zira murat’ın son satırlarında “işimde mutlu değildim” demesi, ölümünden birkaç gün önce gittiği malatya’da arkadaşlarına “iş yükünün altından kalkamıyorum” demesi… bunların hepsi birleşince, ikinizin bu acı sondaki rolü ortaya çıkıyor… en acısı da murat, hem ankara, hem katü hem de akdeniz üniversitesinden lisansüstü eğitim için aynı gün kabul almışken antalyayı seçmesinin sebebi, türkiye’de hukuk felsefesinde aynı alanda iki prof.’un olduğu tek üniversitenin akdeniz olmasıydı. yani iki prof’un yanında eğitim görünce iyi yetişeceğini umuyordu. yine psikolojik mükemmeliyetçilik etkisi ile… fakat bu iki prof. yaptıkları ile, onu sona götüren yolda en önemli kavşak oldular… son gün, evine 4 gün içinde bitirilmek üzere 200 tane kağıtla gönderildiğini biliyor muydunuz… ve çantasında o kağıtlar dururken bilgisayarında son girdiği sitenin “ip nasıl bağlanır”ı tarif ettiğini…
    son söz sayın rektör’e: yardımcınız olan ve fakültenin dekanı olan kişi bu göreve atandığından beri, fakültenin adı sadece skandallarla anılır oldu… önce mobbing davası, sonra iki asistanın bilerek ve isteyerek doktoraya alınmamak suretiyle okuldan gidişlerine neden olunması, nihat kambur’a sorduğu sorudan dolayı soruşturma başlatılması, öğrencilerden zorunlu yoklama alınması için nihat kambur’a yazılı bildirimde bulunulması, ve en acı son… yardımcınız ve hayrettin ökçesiz’in ortak kürsüsündeki asistanın “işimden memnun değilim, kendimi başarısız hissediyorum” diyerek hayatına son noktayı koyması… sizce de fazla değil mi? artık zamanı gelmedi mi? soruşturmak için, bu fakülteye bir el atmak için, bir kere iş güvenceleri sağlanarak oradaki asistanlar dinlendi mi? daha kaç asistanın sesini bu şekilde duyurması bekleniyor? takdiri size bırakıyorum…
    imza: bir dost… murat dost’u…"

    "nice muratlardan biri

    21 nisan 2013 - 14:30

    sizin şu yorumunuzu okuyunca bir an kendimi gördüm.. ben de çok temizledim hocamın odasını, çok çalıştım gece onlara onikilere kadar, çok sınava girdim ve kazandım, çok mülakata gittim ve kaybettim,çok ümit verildi ve hayal kırıklığına uğradım… üstelik ben bir asistan bile değildim bir doktora öğrencisiydim ve inanınki bütün bu işleri yaparken bir kuruş bile para almıyordum. gecelere kadar çalışıyordum zavallı babam gelip beni bekliyordu. sonunda noldu beni istemediklerini söylediler. sebebi: “bayan asistan istemiyoruz”. iyi de bu zamana kadar aklınız nerdeydi. ve sonuçta bırakmak zorunda kaldım o kadar hevesliydimki bir bilim insanı olmaya ama beni herşeyden soğuttular. yani anladımki bu sadece akdeniz üniversitesinde değil hemen hemen bütün üniversitelerde oluyormuş. ne diyeyim allah sonumuzu hayretsin. sizin de başınız sağolsun."

    "serkan büyükçağlar'ı tanımayan ancak destekleyen eleman

    21 nisan 2013 - 00:39

    hayrettin hocam,
    sizi tanımıyorum, murat beyle ya da diğer asistanlarla ilişkiniz nasıldır hiçbir fikrim yok. ancak buradaki tavrınız hakkınızda yapılan ithamları haklı çıkaracak nitelikte. bir hukukçu olarak daha tutarlı bir tavır takınmanızı beklerdim.
    bir hukuk öğrencisi."

    "ramazan şahin

    21 nisan 2013 - 04:14

    murat değil, ondan önce sırf hocalarına mobbing uygulamak için bilimsel olarak yetersizliğini sözüm ona bahane ederek bir kaç asistan arkadaşın daha kanına giren, bilim adamlığından öte, siyasetine dahi, mevcut üniversite yönetimine dahi muhalefetini ölmüş bir genç insan üzerinden hiç de sıkılmadan yapan bir insan olduğunu kendi adıma burada açıkca hayrettin ökçesiz’in yüzüne vurmak gerektiğini cesurca söyleyebilirim !
    hayrettin hoca iyi bir bilimadamıdır, bunu diğer öğrencileri ve eski öğrencileri de gayet iyi bilirler, yalnız bir de sadece akdeniz hukuk’ta neler olduğunu bilenler vardır, onlar haricindekilerin desteği sayın hoca’ya yeter de artar bile, vicdanı rahat ise elbette."

    "murat için...

    21 nisan 2013 - 12:05

    sayın arkadaşlar,
    ben murat’ın çok yakın bir arkadaşıyım aynı tastan su içme şerefine erişmiş bir ceza hukuku asistanıyım. yasımızı tuttuk bitti… ben şahidim yorumlarınızın hepsi doğru ve haklı, hoca’nın tepkisi de haklılığınızı ispat ediyor zaten. hoca bilir; türkiye’de hakimler var… şimdi lütfen itidalli olalım, aşağıda vereceğim mail adresine murat’ın çektikleriyle ilgili bir şeyler bilenler lütfen mail atsınlar. ben elimden gelen her şeyi yapacağım ve hoca’nın yargı önünde bu söylediklerini tekrar etmesi için ona fırsat vermiş olacağız. sayın hocam inşallah haklısınızdır ve murat’ın ölümünden öncelikli sorumlu siz değilsinizdir. eğer haklı değilseniz, biliniz ki biz taş kovuğundan çıkmadık… arkadaşlar lütfen eğer adalete hakkaniyete halen inancınız varsa şahsımı mücadelemde yalnız bırakmayınız. biz hukukçuyuz, üzerimizde emeği olan saygıdeğer hocalarımızın namlarını yüceltme vakti geldi. hukukun adaletin hakkını vermeye geldik buraya. murat geri gelmeyecek ama yeni bir murat da ölmeyecek artık. lütfen yardımcı olun ben şahsen sahip olduğum her şeyi gözden çıkardım, vazgeçtim siz de bana yardımcı olun… bu yazıyı okuyan arkadaşlar daha geniş mecralarda bu mücadeleyi duyursunlar… sözlüklere, sosyal paylaşım sitelerine lütfen bu yazı ulaşsın. e-mail adresi… muraticin@hotmail.com"

    "murat için...

    21 nisan 2013 - 12:12

    bir grup akademisyen ve hukuk uygulayıcısı arkadaşla sizin yardımlarınız sayesinde çalışmalara başlayacağız. biz hazırız… murat’ın vefatından 3-4 gün önceki feryatları halen kulağımda… eğer üzerimize düşeni yapmazsam yediğim ekmekten utanacağım biliyorum… lütfen siz de yardımcı olunuz…"

    "burcu

    21 nisan 2013 - 13:09

    murat kardeşimizi hiç tanımasam da gerçekten iyi anlıyorum. çünkü vakti zamanında ben de bu eşikten döndüm. herkesin içinde bana lisans öğrencileri kadar bile olmadığım imasını yapan, asistanı küçümseyerek öğrencilerinin gözünde yükselebileceğini sanan bir hocam vardı. ben de murat gibi gittikçe içime kapandım. hocam sayesinde tüm özgüvenimi yitirdim. buradan o hocama ve onun gibilerine selam olsun !"

    "sorgulayan birey

    21 nisan 2013 - 13:34

    ‘’— hele bir de kim olduğunuzu kimse bilemeyecekse, bu size haz da verdi, kim bilir? —‘’ demişsiniz.peki ilk yazıyı yazarken buna dair alkış toplayacak olma düşüncesi size haz verdi mi ? soruyorum sadece. ‘‘— hakaret, tehdit, suç isnatları yağdırmak acaba nasıl bir onur, şeref, namus anlayışıdır, söyler misiniz, lütfen?—‘’ demişsiniz. yorumcuların yazıları arasında tehdit nerede ? suç ? suç , bazı doğruların söylenme çabası olabilir mi ? peki ya hakaret ? yalnızca sizin yazılarınızdan alıntı yapılmış veya ona dikkat çekilmek istenirken mi olmuş ? sizin ithamlarınızdan önce olmuş mu ? ayrımsız olarak yorumcular üzerine bırakılmış ‘’ onur , şeref , namus anlayışı ‘’ sorgusunu önce kime yöneltmeliyiz ? soruyorum ‘’—ön yargınız, aceleciliğiniz, gerçek sevmeyiciliğiniz, öfkeniz size emek vermiş bir hocanıza yargısız infaz yapmak cüretini verdi—‘’ demişsiniz. öfke ? önyargı ? sizin tanımadığınız insanlar hakkında ki önyargılarınız ? peki yargısız infaz? sizin yargısız infazlarınız ? ‘’— ama siz öfkenizi, önyargılarınızı, düşmanlığınızı seviyorsanız, bu kapıdan hiç geçemezsiniz—‘’ diyerek eklemişsiniz. o kapıdan geçmek mi size bu haksızlıkları yapabilmeyi meşru gördü ? soruyorum. sizden yorumcuların korkmaması gerektiğinden söz etmişsiniz.neden ve neyden korkulacaktı ? yoksa altında gerçek bir tehdit mi söz konusu ? peki ya siz ? siz sorular sorulmasından , seslerin yükselmesinden , vicdanların sorgulanmasından korkuyor musunuz ? ‘’—ama kimseye böylesine, ucuz yol ve yöntemlerle zarar vermeyi asla arzulamayın.—‘’ demişsiniz. hakaretlerde bulunmanız , ucuz yol ve yöntemlerle zarar vermeyi arzulama göstergelerinden biri midir ? soruyorum sadece. ‘’—hakkımda yazdıklarınızın büyük bir haksızlık olduğunu bir kez daha söylüyorum. kamuoyuna yüzünüzü açarak söylemediğiniz sürece, tüm haksever okurlar tüm sözlerinizi böyle bir bir onursuzluk, korkaklık, yalancılık sayarak itibar etmeyecektir.seçim sizin.— ‘’ demişsiniz . haksever okurlar adına karar verebiliyor ve nasıl hiç tanımadığınız insanlar üzerinden yorumculara hakaret yöneltebiliyorsunuz ? işte bu inanılmaz bir hayal dünyasının işareti. taktir ediyorum sadece. üzerine gereğince durulmuş bir çok kelamı pas geçiyorum.yorumcuların , itmeye çalıştığınız yere aldırış etmeden saygın bir tavır takınmasına hayran kaldım.bu denli ifade yeteneği güçlü kişilerle karşı karşıya kalmak sizinkiler karşısında fazla bir erdem mi ? sormadan edemiyorum. yazıların tamamını okudum.hocamızın sergilediği tavır karşısında akıl tutulması yaşamamak ne mümkün.. beklerdim ki sıradan bir sistem eleştirisinin anlamsızlığında boğulmak yerine, kendisini de bu çarkın bir parçası addedip murat’ı sahiplenerek , bir murat’a daha yas tutmamak için mücadele edileceğinin sözünü duyabilelim. fakat saltanatla , ele geçirilene kadar savaşılıyor değil mi hocam? elimizde olanları paylaşmak bir kenara atılırken , her zaman olmayandan yana mı paylaşımcı kimlik sergilenebiliyor ? her şeyi dışarıda tutup yalnızca sizin ifadeleriniz üzerinden soruyorum , sorguluyorum.aynı hikayenin içinde bulunanların nedenleri bildiğine işaret etmişsiniz.nedenler biliniyorken bunları değiştirebilmek için ne yaptınız ? o sizin ve çalışma arkadaşlarınızın sorumluluğunda değil miydi ? suçluluk duygusu ve utanmak ifadelerine yer veriyor olmanız bir gerçekliğe mi işaret ediyor , yoksa göstermelik bir edebiyatın parçası mı yalnızca ? sorular , sorular geliyor akla..bunlara cevap vermek yerine yine ve yeniden hakareti mi yeğleyeceksiniz merak ediyorum.bir de çay mı demiştiniz ? çay kalsın sayın ökçesiz ."

    "zeki (yıldız teknik üniversitesi)

    21 nisan 2013 - 15:25

    hayrettin bey, haberi okuduktan sonra yorumlari da okudum. akdeniz universitesi ile bir iliskim yok ama bu konu ve gelisimi beni uzdu. konudaki saldirgan tavriniz ise cok dusundurucu. herkes elestiri kaldirabilmeli.
    bir hukukcu olmaniza ragmen kufur ve hakaretlerle madde 125- (1)’i nasil da ezip gectiginizi hatirlatmak isterim.
    saygilarimla."

    "isme gerek yok gerçekler ortada

    21 nisan 2013 - 17:53

    sayın zeki bey ve diğer yorum yapan saygıdeğer arkadaşlar. yorumlarınız da çok haklısınız. asıl hakareti yapan sayın ökçesiz tck 125 den haberi olmadığı gibi nitelikli hali olan tck 125/1-4 den de haberi yok. asıl hakareti kendisi yapıp eleştiri kaldırmamasına rağmen yorumcuları suçluyor. şunu da belirtmek isterim ki hakikaten burda yorum yapanlar başı boş insanlar sanıyor galiba. o ve anonim hoca arkadaşı…"

    "büşra

    21 nisan 2013 - 21:55

    arkadaşlar ben bu konuya hiçbir ulusal yayın yapan televizyon kanalında yer verildiğine rastlamadım. sormak istediğim acaba ben mi kaçırdım yoksa bu konuya özellikle mi yer verilmedi? herhangi bir kanal da rastlayanınız var mı?"

    "enes yalçın

    21 nisan 2013 - 22:12

    murat bey’i tanımıyordum, ama ne güzel bir insanmış dedirtti yazılanlar. allah rahmet eylesin.
    hayrettin ökçesiz’i de tanımıyorum. bu yüzden de adımı verebiliyorum. eğer kendisinin öğrencisi asistanı vs olsaydım, bütün “bir şey yapmıcam; valla dövmicem!” tarzı tavırlarına rağmen muhtemelen ismimi vermezdim. çünkü burada okuduğum gerçekler kendisinin karakteriyle ilgili yeterince bilgi sağladı. denmesi gerekenler zaten denilmiş, ama ben de bu yorumu yapmadan edemedim.

    arkadas, …, murat için…, doğrular, çok doğru, ramazan şahin, halim, misafir, hayrettin hocayı kınayan adam, hayrettin hocayı kınayan adamı destekleyen kadın, üzüldüm, serkan büyükçağlar, hasan gül ü tanıyan öğrenci, bir dost… murat dost’u, nice muratlardan biri, serkan büyükçağlar’ı tanımayan ancak destekleyen eleman, burcu, sorgulayan birey, zeki ve isme gerek yok gerçekler ortada! hepiniz iyi ki varsınız! böyle güzel bir insanın intiharının ardından, en yakınındaki bir kişinin üzülmek, kendisiyle ilgili muhasebeye girmek yerine, bu olayı da kendi “duruş”u çerçevesinde bir “malzeme” yapması; bir suçlu “sistem” bulup, kendisini de alttan alta aklamasıne kadar ayıpsa, ona gereken cevabı vakar ve onurla veren sizin gibi insanların olması da sevinç kaynağı.

    ah be murat abim! keşke gitmeden yardımcı olabilseydik sana."

    "dinci bir grup da ne olur ki??????

    21 nisan 2013 - 22:53

    ben de murat’ı tanımıyorum. akdeniz üniv. ile de bir alakam yok. hukukçu da değilim. yeni mezun ve akademik dünyaya yeni girmiş bir asistanım. ancak girer girmez herkesin malumu olan sorun ve sıkıntılar bana çok zor bir 6 ay geçirtti ve şuan başka alanda bir iş bulup ayrılmayı düşünüyorum. ama demek ki murat arkadaşın böyle bir imkanı olmamış ve farklı bir yol seçmiş. olayı duyar duymaz şok oldum ve kaç gündür de takip ediyorum. çok vahim bir durum olmasına rağmen ben de hiç bir tv ya da gazetede görmedim. yorum yazmamak için de kendimi tuttum ama dayanamayıp bu yorumu yazmaya karar verdim. murat arkadaş inançlı bir arkadaşmış allah rahmet eder inşallah. inşallah imanlı gitmiştir de öte tarafta bari rahat eder. şimdi diğer arkadaşların yorumları ve 2 hocanın yorumuna bakınca bir anda ürktüm ve elindeki güç ve baskı mekanizmasını kullanamadığı bir platformada dahi öğrencilerini baskı altına almaya çalışan psikolojik olarak yıpratmaya çalışan bir kişinin okul ortamında gerek öğrenci-hoca gerekse idari anlamdaki ilişkilerde neler çektirebileceğini düşündüm ve allah böyle hocalardan muhafaza etsin diye geçirdim içimden. hele diğer yorumcuları ‘dinci’ diyerek eleştirmeye çalışması beni daha da ürküttü demek ki kişilerin dindar olması o kişilerin herşeye müstahak olması anlamına gelmekte hocanın gözünde. dindar olduğu bilenen murat’a karşı da tavrı böyle bir yaklaşımdaysa durum gerçekten vahim demektir."

    "hayrettin ökçesiz

    23 nisan 2013 - 19:39

    düzeltilmiş yeni metin
    sevgili gizli açık yargısız infazcılar,
    murat bey benim kardeşim gibi sevdiğim ve saydığım bir arkadaşımızdı. o da beni hocası, bir büyüğü olarak aynı biçimde sayar ve severdi. lütfen, zahmet ediniz ve fakültemize geliniz. tüm diğer çalışma arkadaşlarına bu söylediklerimin doğru olup olmadığını sorunuz. suçlamalarınızın hiç birinin zerre kadar doğru olmadığını göreceksiniz. sonra, aklınızda çok başka sorular belirecektir. onları da lütfen araştırınız.
    isimlerini burada yazmayacağım dört kişinin ağır ve haksız husumetiyle harekete geçirilen bu hakaret, suçlama kampanyasına içtenlikle inanarak alet olan kişilerin yöntemli bir kuşkulanmayla bir yargıya varmalarını dilerim.
    beni suçlayanlara şunları söylemek isterim: bir insanın namusu, şerefiyle oynamanız doğru, haklı, adil oluyor da, onun özsavunması haksız, yanlış vs. oluyor, öyle mi? söylemeyi kendinize hak saydıklarınızın yüzde birini duyduğunuzda vaveylayı basmayı da kendinize hak sayabiliyorsunuz. bu dört kişinin, bir linç eylemini harekete geçiren bu aşağılık ve iğrenç, zehirli husumetine nasıl alet olabildiğinizi lütfen araştırma zahmetine girer misiniz?
    ayrıca, yanıtlarımda kendilerine hakaret ettiğimi ileri süren anonim yazarlar bunun mümkün olabileceğini nasıl söyleyebiliyorlar? yazılara hakaret edildiğini acaba kim düşünebilir? ismini yazmayana benim hakaret edebilmem mümkün müdür? var olmayan bir kimseye hakaret edebilir misiniz? hakaret kişiye karşı işlenen bir suç ise, kendini gizleyen ve bu nedenle tanınması imkansız bir kimseye bu suçu işleyebilmek imkansız değil midir? ama bu nedenle de beni aşağılayan bu nobody’lerin ya da yüzünü gösteremeyenlerin, yani yüzsüzlerin bizzat kendileri bu suçu işlemiyorlar mı? sevgili yüzsüzler, çok ama çok kötü niyetli olduğunuz ne kadar açık ve seçik, değil mi?
    benim size artık daha fazla söyleyebilecek bir şeyim yok. vicdanım rahat. ancak bu duygu, murat’ın bize verdiği acıyı ve üzüntüyü hiç hafifletmiyor.
    sevgili dostlar
    özellikle iki yıldan beri yoğunlukla sürdürdüğüm “direnen üniversite” hareketinin böylesine bir suçlamayla etkisizleştirilebilmesi planı açık ve anlaşılır bir düşüncedir. bunlar bu planlarıyla direnen üniversite hareketini baltalamış, katılanları da kuşkuya ve karamsarlığa sürüklemiş olacaklarını sanıyorlar. direndiğim soy-sopçu ve dinci ortaçağ canavarlarına karşı lütfen, yeterince kuşkucu ve araştırmacı olunuz. tüm bu yaratıkların değirmenlerine su taşımayınız. bu yargısız infaza izin vererek, aslında kendinizi ve kendi değerlerinizi bu cellatlara teslim ettiğinizi unutmayınız.
    bu linç kampanyasına karşı direniniz!"

    edit: entry şikayet edildiği için son yorumu silmek durumunda kaldık. diğer insanların yaptıkları yorumları eklemek yerine, en sonra hayrettin ökçesiz'in son yazdığını da koyup bu entryyi artık güncellemiyorum.
  • kendisince iletilen cevap metni şöyledir;

    " sevgili gizli açık yargısız infazcılar,
    murat bey benim kardeşim gibi sevdiğim ve saydığım bir arkadaşımızdı. o da beni hocası, bir büyüğü olarak aynı biçimde sayar ve severdi. lütfen, zahmet ediniz ve fakülteye geliniz. tüm diğer çalışma arkadaşlarına bu söylediklerimin doğru olup olmadığını sorunuz. suçlamalarınızın hiç birinin zerre kadar doğru olmadığını göreceksiniz. sonra, aklınızda çok başka sorular belirecektir. onları da lütfen araştırınız. tüm bunları yapmazsanız, burada yaptıklarınızın birer suç fiili olarak hukukun alanına intikal edeceğini de biliniz.

    isimlerini burada yazamayacağım dört kişinin ağır ve haksız husumetiyle harekete geçirilen bu hakaret, suçlama kampanyasına içtenlikle inanarak alet olan kişilerin yöntemli bir kuşkulanma yöntemiyle kesin bir yargıya varmalarını dilerim.

    benim yazdıklarımı suçlayanlara da şunları söylemek isterim: bir insanın namusu, şerefiyle oynamanız doğru, haklı, adil oluyor da, onun özsavunması haksız, yanlış vs. oluyor öyle mi? söylemeyi kendinize hak saydıklarınızın yüzde birini duyduğunuzda vaveylayı basmayı da kendinize hak sayabiliyorsunuz. bu dört kişinin, bir linç eylemini harekete geçiren bu aşağılık ve iğrenç, zehirli husumetine nasıl alet olabildiğinizi lütfen araştırma zahmetine girer misiniz?

    öteyandan, özellikle iki yıldan beri yoğunlukla sürdürdüğüm “direnen üniversite” hareketinin böylesine bir suçlamayla etkisizleştirilebilmesi planı, çok açık ve anlaşılır bir düşüncedir. bunu kuşkuya ve karamsarlığa sürüklemiş olacaklardır. direndiğim soy-sopçu ve dinci ortaçağ canavarlarına karşı lütfen, yeterince kuşkucu ve araştırmacı olunuz. tüm bu yaratıkların değirmenlerine su taşımayınız. beni yargısız infaza tabi tutarak, aslında kendinizi ve kendi değerlerinizi bu cellatlara teslim etmeyiniz!

    benim daha fazla söyleyebilecek bir şeyim yok. vicdanım rahat. ancak bu duygu, murat’ın verdiği acıyı ve üzüntüyü hiç hafifletmiyor.

    sevgili dostlar,
    bu linç kampanyasına karşı da direniniz!"

    hayrettin ökçesiz
  • durduktan sonra şiir okuyan amca olduğunu bilmeden, şu yazıyı okudum. yazının ne kadarı kendi kitabından alıntı bilmiyorum ama okumakta yarar olduğunu düşünüyorum:
    http://t24.com.tr/…-sivil-itaatsizlik-konusu/232316
  • tayyip erdoğan hakkında; vekilliği düştüğü halde başbakanlık görevine devam ettiği, bir partinin işlerini yürütmeyi sürdürdüğü ve anayasa'nın tarafsızlık buyruğunu çiğnediği için savcılığa suç duyurusu yapmış, bu sebeple hakkında soruşturma açılmıştır.

    http://www.ulusalkanal.com.tr/…duyurusu-h34806.html
  • galiba ders verdiği vakıf üniversitesinden ayrılmış ya da gönderilmiş olan hocadır.
    iyi hocadır dersleri güzel geçer. yeri gelir anılarını anlatır. almanya'da diye başlar konu ne ara siyasete geldi dersiniz anıdan. eğer o vakıf üniversitesinden gönderilmişse ya da kendisi ayrılmışsa üniversite için kayıp olacak değerde bir hocadır.
hesabın var mı? giriş yap