*

  • daha fazla yaşamıyor olmak...ölmek.
  • hayata, yaşamaya, olan bitene duyarsız kalmak. yaşarken ölmek..
  • iyi-kötü sunulan hiçbişeyi umursamamak..dışarıda tutmak..
    kendi haline bırakmak yaşamı, yaptığı yaramazlıkları affetmek..
  • hayatı yasamak, onu algıladıkca, onunla bir etkilesim icinde var oldukca, onu etkiledikce suregeldiginden olacak, yasamla yapılan bu icli dıslı iliskinin belli bir zaman icinde kisi icin yorucu, sıkıcı, bas edilemez hale gelmesi kacınılmazdır. gencligin yogun ve hızlı asklarından yorulmayan kalp teklemeye, her yeni modayla pesine takıldıgı fikirlerde parlayan beyin uyuklamaya basladıgında suphesiz yasamın cilveleri "kapris" gelebilecek, hayatın cakıllı yolları "ardında gunes dogmayan buyuk kapı"ya giden bir zul dagı yolculuguna donusebilecektir.

    bu durumdan kacısın en basit yollarından biri de hayata gozlerini yummak, onu reddetmek icin bir goz hareketine sıgınmak olabilir. artık kisinin goz kapaklarını acamıyor oldugu da soylenebilecekken, kisi hayata goz yummus sayılır, cunku tekbenci hayatı salt kendisi ve kendi anlayısı uzerine temellenmis, kendi kontrolu dısında bir etkenin eline dusup ona teslimatlarda* bulunmamıs, ona canını vermemis*, kendi buyuklugunden zerre taviz vermeden, kimsenin etkisi altında kalmadan, sırf kendisi oyle istedigi icin hayata gozlerini yummustur. elbette kendisi bu reddediste iken gozlerini yumdugu hayatın surekliligi elde var bir gercek olarak kalmıs ve bu tanımlama ile acıkca belirtilmistir ama farkedilirse kisi de zaten kendisini dunyadan tamamen ayırmamaktadır. belki kisi olseydi, hayatın da sonu gelebilecekti ama bu zat-ı ali soyle bir gozlerini kapamayı 'sec'tiginden, hayatın da bir sona ermek icin (belki de sonsuza kadar) beklemesi icap edecektir.
  • hayata saklambaç oynamak ta buna dahildir.
hesabın var mı? giriş yap