• aşık veysel'in çok güzel şiirlerinden bir tanesi.usta bu şiirine beste de yapmıştır.

    hayal bana yakın yar bana uzak
    sevdası başıma dolanır gitmez
    aşkına düşeli yar bana uzak
    yüz bin öğüt versen biri kar etmez

    senin aşkın beni kıldı urusvay
    düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
    kabul et kapında beni de kul say
    dost yoluna ölür aşık ar etmez

    ey beni bu derde giriftar eden
    eski muhabbeti kaldırdın neden
    gönül ister kavuşmayı ölmeden
    ah çeker ağlarım yar elim yetmez

    beni yakan yansın aşkın narına
    gönül düştü bir zalimin toruna
    bakmaz mısın bu veyselin zarına
    gül olmasa bülbül ah u zar etmez
  • dinlerken hayal bana yakın, hayal bana yakın diye diye,
    hayat bana uzak durumuna geçmemeye çok dikkat edilmesi gereken bir eserdir.
    bazen baltalı ilah, bazen de kör keserdir.
  • hayal bana yakın yar bana uzak
    sevdası başımda dolanır gitmez
    aşkına düşeli ar bana uzak
    yüz bin öğüt versen biri kar etmez

    senin aşkın beni etti ürüsvay
    düşmüşüm peşinde koşarım hay hay
    kabul et kapında beni de kul say
    dost yolunda ölür aşık ar etmez

    ey beni bu derde giriftar eden
    eski muhabbeti kaldırdın neden
    gönül ister kavuşmayı ölmeden
    ah çeker ağlarım yar elim yetmez

    beni yakan yansın aşkın narına
    gönül düştü bir zalim toruna
    bakmaz mısın bu veysel'in zarına
    gül olmasa bülbül ah u zar etmez
  • aşık veysel'in başka kimi şiirlerinde de görülecek bir özellik, bu şiirin son dörtlüğünde bülocan'ın dahi anlayacağı kadar açık şekilde karşımızda bulunuyor: şathiye olmayıp şathiye olmak.

    nedir şathiye? "kıldan köprü yaratmışsın behey tanrı, çok meraklısıysan gel sen geç" demektir. benim anladığımca şathiye, islam görünmek zorunda olanların patlamasıdır ya, mevzuyu deşecek değilim. sadece yunus'un, kaygusuz'un, veysel'in... islam kalıplarına sığmayıp taştığını hatırlatayım, bir de bizim buralarda aliallahiliğin boşuna bulunmadığını ekleyeyim. bilenler anlar, bilmeyenlerden de kendimi beri kılarım.

    veysel burada şathiye yapmıyor fakat bir kelime daha etse yapmış olacak.

    ne diyor?

    "beni yakan yansın aşkın narına"

    o ana dek allah'tan bahsettiği apaçık belli. kapısına kul olunası, aşık olduğumuz dost budur. kapıda kul olmasa bu peygamber olabilirdi mesela, ama değil. desen ki bir kadın için yazıldı, o iş daha da tıraş. bunca senedir bunları dinlerim, okurum, aklımca şerh etmeye çalışırım, şerhlerine bakarım. 15 yaşımda olsam belki bunu düşünürdüm ama yaş oldu 35, yemiyorum yani.

    bu giriş bayağı sert. vahdet-i vücuda yaklaşıyor ama o da yok. ben-sen ikiliği var burada. veysel'de de zaten, vahdet-i vücudu ancak çok sınırlı, pek az yerde görüyoruz. bunu yaptığı yerlerin zirvesi kara toprak, o ayrı tabi. orada dümdüz "allah kula yakın, kul da allah'ta" diyor. allah'ta. bitti.

    uzattım. sonra zalim diyor, sonra kör müsün diyor ve müthiş bir final yapıyor veysel:

    "gül olmasa bülbül ah-u zar etmez"

    ikinci sayfada "şok şok şok" başlığıyla verilecek bir mısra bu. doğrudan söylediği kısmı açık zaten: senin için ağlarım. ama dolaylı olarak söylediği işte, bunu şathiyeye yaklaştırıp başka bir katman veren: ben olmasam senin güzelliğin kaç para eder kardaş?

    bu şekilde düşündüğümde, şiirin kapanışı da daha manalı oluyor ve yezidileri hatırlıyorum. onlar şeytana (da) tapar çünkü mealen derler ki şeytan, bizim dünyaya gelebilmemiz için kendini feda etti. öyledir de bir yerde. "allah'tan başkasına secde etmem" dedi diye kovulmuştur şeytan, söz dinlemediği veya kendini insandan üstün gördüğünden değil. islam burayı da az değiştirir tabi, bu da zaten sallantılı olan şeytan kavramını hepten sarsar ya, ona da girmiyorum.

    öyle işte. aşık veysel'le yezidiliği bir arada anan kaç şey daha okuyacaksınız, gerçekten merak ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap