• hayvan veya bitki hücrelererini inceleyen biyolojinin alt dalı.
    ribozom, golgi aygıtı, endoplazmik retikulum vs. gibi bir çok hücre aygıtını inceler.
  • (bkz: sitoloji)
  • hucre biyolojisi

    canlıların incelenmesi morfoloji, görev ve davranış bakımından farklı dört milyon civarında canlı türü olduğunu göstermektedir. bunlar çeşitli bakteriler, mantarlar, bir hücreliler, bitkiler ve hayvanlardır. fakat bu canlıların hücre seviyesinde incelendikleri zaman temel bir organizasyon planı gösterdikleri anlaşılmaktadır. böylece hücre canlı organizmaların morfolojik ve fizyolojik bir birimi olur. fakat hücre hakkında bu kavram oldukça yenidir. aşağı yukarı 19. yüzyılın sonuna doğru, 1830-1880'lerde bu kavram geliştirilerek kabul edilmiş ve hücreyi inceleyen bir bilim dalı olan sitoloji, biyolojinin yeni ve ayrı bir dalı olarak gelişmeye başlamıştır. sitoloji yunanca kytos, latince cella(hücre), logos(bilgi) kelimelerinden oluşmuştur. son yıllarda sürekli olarak gelişen teknik imkanlar bu bilim dalına yeni görüşler getirmiştir ve böylece bu dalın adı da hücre biyolojisi olarak benimsenmiştir. hücre biyolojisi kavramı sitoloji'den daha geniş bir kavram olup hücre morfolojisi dışında molekül seviyesinde hücrenin incelenmesi ile ilgili diğer konuları da içine almaktadır.

    cansızlarda madde ve enerjinin rastgele dağılımı ile termodinamik bir denge kurulmasına doğru bir eğilim vardır. canlılarda ise madde ve enerjinin verilmesi ve kullanılması ile devam ettirilen bir yapı ve görev ilişkisi bulunmaktadır. bugün artık bütün organizmalardaki biyokimyasal makinanın aynı yapı ve fonksiyonda olduğu ve hepsinin aynı kalıtsal kodu kullandığı bilinmektedir.

    bu bilim dalının tarihi kısaca şöyledir: daha eski yunan medeniyetlerinde bile, aristotle (m.ö. 384-322) gibi filozoflar canlıların tekrarlanan birkaç elemandan yapılmış olduğunu söylüyorlardı. fakat, o zaman bu tekrarlanan yapılar bitkiler için yaprak, çiçek; hayvanlar içinse segment, organ gibi yapılardı. bunlar canlıların makroskobik yapılarıdır. bu yapıları oluşturan hücreler bilinmiyordu. rönesans'da paracelsus da aynı görüşü paylaşıyordu. çünkü eskiden teknik imkanları elverişli değildi, mikroskoplar yoktu. böylece organizmalarda hücrelerin varlığının keşfedilmesi mikroskobun icadına bağlı kalmıştır. önce optik mercekler geliştirilmiş, sonra bu mercekler bir araya getirilerek ilk önce basit mikroskoplar, daha sonra da bileşik mikroskoplar meydana getirilmiştir.

    mikroskobun ilk defa ne zaman icat edildiğini tam olarak tespit etmek güçtür. küçük cisimlerin büyütülmesini kolaylaştırmak amacıyla büyüteç olarak merceklerin kullanılmasına euclid (m.ö.590) zamanında bile rastlanır. gözlük ilk defa, 1825'de italya'da icat edilmiştir. on altıncı yüzyılın sonunda, iki hollandalı gözlükçü olan jansenn kardeşlerin basit bir mikroskop yapmış oldukları bilinmektedir (1590). bu araç, yapıldığı tespit edilen ilk mikroskop olup, içine iki konveks mercek yerleştirilmiş bir tüp şeklindedir ve bununla küçük objeleri büyütmeye çalışmışlardır. daha sonra bu araç birçok fen adamının çalışmaları ile geliştirilmiştir.

    hücre teorisi

    ondokuzuncu yüzyılın baaşına kadar bitki ve hayvan hücrelerinin aynı mikroskobik yapıda olduğu araştırıcıların gözünden kaçmıştır. çünkü, bitki hücrelerinin mikroskopta görülen bir duvarı vardır ve hooke ile grew'in gözlemlerine göre, hücreler bu duvarlarla sınırlanmış canlı madde birimleridir. hayvan hücrelerinin böyle duvarları ve sınırları görülmediği için bir yapı benzerliği bulunamamıştır. hooke, bitki hücrelerinin duvarlarını hücrenin kendisi olarak kabul etmiş, bu duvarlar arasında kalan esas hücre muhtevası o zaman gözden kaçmıştır.

    ondokuzuncu yüzyılın başında organların kas, kemik, kıkırdak gibi doku adı verilen yapılardan oluştuğu biliniyordu. fakat dokuların hücrelerden oluştuğu henüz açıklanamamıştı. fransa'da, j.j. dutrochet (1776-1847) bitki ve hayvan dokularını karşılaştırmalı olarak incelemeye başlamış ve bu dokuların birtakım yapıştırma kuvvetleriyle bir arada tutulan küçücük hücrelerden oluştuğunu yazmıştır. bu açıklama hooke'un yayınından 150 yıl kadar sonradır. bu arada, robert brown (1773-1858) bitki hücrelerini incelerken, hücre içerisinde daha yoğun yuvarlak bir kısım bulunduğunu gözleyerek buna çekirdek (nükleus) adını vermiştir(1831). brown, daha sonra, bu gözlemini geliştirerek, 1883 yılında, bütün bitki hücrelerinde bir çekirdek bulunduğunu bildirmiştir. böylece araştırmacıların dikkati hücre duvarından hücrenin iç yapısına yönelmiştir. hücredeki sıvı muhteva 1830'lara kadar canlı organizmanın esas maddesi olarak tanınmış ve j.e.purkinje tarafından buna, 1840'da, protoplazma adı verilmiştir.

    ilk defa 1838'de, alman botanikçisi, m. shleiden (1804-1881) bütün bitki dokularının hücrelerden yapıldığını söyleyerek hücre teorisi'ni kurmuştur. bu teori, biyoloji'de yapılmış genelleştirmelerin en geniş ve en temel olanlarından biridir. bir yıl sonra, 1939'da, theodor schwann'ın (1810-1882) kıkırdak dokusunu inceleyerek, zamanın en önemli bilim adamı olan schleiden'in etkisi altında, hayvan dokularının da hücrelerden yapıldığını söylemesi üzerine schleiden'in görüşü kuvvetlenmiştir. schleiden'in hücrelerin çoğalmasında çekirdeğin merkez rolü oynadığını söylemesi schwann tarafından da kabul edilmiş ve çekirdekli hücrenin canlı maddenin yapısal birimi olduğu görüşü genelleştirilmiştir. schwann'a göre, bütün canlı organizmalar bir veya daha çok sayıda olan çekirdekli hücrelerden oluşurlar ve hücre canlı organizmanın görevsel birimidir. bilim tarihi yazarları hücre teorisinin kurucusu olarak bu iki bilim adamını birlikte gösterirler. teori tam ifadesi şöyledir: "hücreler organizmalardır, hem hayvanlar, hem bitkiler bu organizmaların belirli kanunlar altında birarada toplanması ile teşekkül eder". hücre teorisi süratle bir hücreli canlıları da içine alacak şekilde genişletilmiş ve protozoonların bir tek hücreden oluşan canlılar olduğu kabul edilmiştir. haechel adlı filozof buna dayanarak hayvanlar alemini ilk defa protozoa ve metazoa olmak üzere ikiye ayırmıştır.

    schlaiden'in ve onu kabul eden schwann'ın, o tarihlerde yeni hücrelerin meydana gelişi üzerine ileri sürmüş oldukları fikirler henüz doğru olmaktan uzaktı. schleiden hücre çoğalmasında ilk safha olarak protoplasmada granüllerden çekirdeğin teşekkül ettiğini söylemiştir. shwann güçlü bir şekilde schleiden'ın fikrini savunmuştur.kendisinin zamanının büyük bir bilim adamı oluşu bu görüşlerinin uzun bir zaman geçerli olmasını mümkün kılmıştır. fakat hugo von mohl, schleiden'in hiçbir hücre bölünmesi görmediğine dikkati çekmiştir.bunun üzerine yapılan araştırmalar, olayın schleiden'i ve schwann'ı doğrulamadığını ve hücrelerin bölünerek çoğaldığını göstermiştir. karl von nageli, 1846'da, bitkiler üzerindeki kendi gözlemlerini bu bilgilerle birleştirerek bütün bitki hücrelerinin doğrudan doğruya bir hücrenin ikiye bölünmesiyle meydana geldiğini bildirmiştir. mohl'de, hücre duvarının bölünmede önemli bir yapı olduğunu kabul etmiş, fakat yine de schleiden'in çekirdekğin protoplazmik granüllerden oluştuğu görüşüne katılmıştır.
  • turkce dahil 7 degisik dilde hucre biyolojisi animasyonlari john kyrk'den geliyor:

    http://www.johnkyrk.com/index.tr.html

    oldukca guzel hazirlanmis animasyonlar. tavsiye ederim.
  • 200 yılda bir gelen biyoistatistik çalışma azmimi, ilk vize sonuçlarının duyurulması ile birlikte kökten yok eden derstir.

    edit: 2. vize sonucum süper geldi ama biyoistatistik çalışma azmi hala yok.
hesabın var mı? giriş yap