• irlandali yergi ustasi jonathan swift tarafindan yazilan ve politik bir alegori olarak da okunabilecek dort ayri bolumden olusan kitap.
  • jonathan swiftin yazdığı bir çocuk romanı. efenim guliverin maceraları gemiyle seyahate çıkmasıyla başlar. gemi bi kaza geçirir. kendini bi adada bulur şeklindedir. uzunca yıllar, önce bir insan boyutuna göre çok ufak insanların adasına (takriben 10 cm. felan), sonra çok büyük insanların adasına (gene takriben 10 m. felan) gider. buralarda yaşadığı bir takım diyalogları derleyip toplayıp yazmış bu jonathan arkadaş.

    guliver, asıl macerayı küçük insanların adasında yaşamıştır. burada yıllar yılı kalan guli, kendine bi ortam yaratmayı başarmıştır. ilk önceleri biraz zorlansada boyca küçük arkadaşlarının desteğiyle geçinip gitmesini bilmiştir. zaman ilerledikçe yanlızlıktan sıkılan guli, kendini içkiye vermiştir. sarhoşluğu da pistir hani. çelikmez cinsten. içip içip kusmalar mı dersin, yoldan geçene laf atmalar mı...

    gulinin bu durumuna üzülen yakın çevresi "bi el atalımda şu adamı bi kerhaneye götürelim, sevaptır." düşüncelerine kapılmakla kalmayıp, uygulama için bi fon oluşturmuşlardır. günün birinde guli gene içerken, bu arkadaş çevresi gulinin koluna girip (artık nası oluyosa) kerhanenin yolunu tutmuşlar...

    gulinin kafası bi dünya, arkadaşlarının gazıyla ve yılların verdiği abazanlıkla girmiş içeri. gulinin dev gibi olmasının yanı sıra pide sarhoş olduğunu gören kerhane sakini bayan, seninle işim olmaz gibilerinden havalara girince olaya sinirlenen guli, malafatı* masanın üzerine vurunca, kerhane sakini bayanın gözleri faltaşı gibi açılmış...

    gulinin bu macerasını herkeşler bilmez. bende anlatanların yalancısıyım.
  • kabalcı'nın indirimli kitaplar rafında, çizim kapaklara sahip güzelim jules verne kitaplarının, kerime nadir romanlarının yanında bulunabilen ve hatta elli kuruşa edinilebilen kitaptır (bkz: uykudan önce)
  • değişik karaketerle barındırması yönüyle çocuklara, karmaşık ve derin siyasi anlamlar ve imgeler içeresiyle çocuklara hitab eden bir jonathan swift klasiği. aslen hiciv tarzında yazılmış 18. yüzyıl ingiltere sinin siyasetini ve özellikle de whig partisi ni eleştirmek için yazılmıştır.

    baş kahraman gülliver in ismi 'saf' anlamına gelen 'gullible' kelimesinden türetilerek, kendisine j. swift tarafından herşeyi yaşadığı ve olayların içinde bulunduğu halde art niyetli insanları farkedemeyen insan misyonu yüklenmiştir.
    yolu önce lilliput denen cücelerin ülkesine düşer, ki lilliputanlar ingiltereyi blefuscu ise fransa yı temsil eder. aralarındaki minik mezhep farklılıklarından çıkan tartışmalarla içten içe dalga geçer swift ve de tartışmaların aslında ne kadar önemsiz detaylardan çıktığını vurgular. lilliputanların boyut olarak küçük olması whig partisinin ahlaki boyutuyla paraleldir.

    gülliver in yolu daha sonra brobdingnag denen devasa boyuttaki insanların ülkesine düşer ve kendisi bir cüce gibi kaldığı için bu insanların maskarası, eğlencesi olur bi müddet. daha sonra laputa adasına, daha sonra da houyhynhynm denen bilge atların adasına düşer yolu.

    karakterlerin hemen hemen tümünü simgesel olarak kullanan jonathan swift bu klasikleşmiş eserinde siyaseti, ekonomiyi, dini ve hatta toplumu da bazı konulardaki bilgi eksikliklerinden dolayı ve de siyasetçilerin gerçek yüzlerini göremediklerini düşündüğü için eleştirir.
  • çocuk kitabı olarak bilinen, aslında korkunç bir ütopya olan jonathan swift romanı. yazarın tantarizmini açığa vuran bir sonla biter. kitap dört bölümdür.

    ilk bölümde romanımızın kahramanı lemuel gulliver cüceler ülkesi'nde seyahat eder. cüceler ülkesindeki toplumsal düzeni, düşüklüğü, soysuzluğu, gulliver'in yaşadığı zaman ingilteresini temsil etmektedir. cüceler simgesel anlamda insan soyunu temsil eder.

    ikinci yolculuk devler ülkesi'nedir. devler güçlerine rağmen barışçıldır. kahraman, bu devlerin avrupa'ya saldırdıkları takdirde avrupa'yı yerle bir edeceğini aklından geçirir. fakat ülkenin kralıyla konuştuğunda bunun mümkün olmadığını, çünkü büyüklüğün* savaşmakla bağdaşmadığını kraldan öğrenir.

    üçüncü yolculuğa geçmeden önce yazarın 20. yüzyılda yaşadığı ve o dönemin bir bilimler çağı olduğu - 18. yüzyılın ikinci yarısında başlayan sanayi devrimi 20. yüzyılda çok büyük bir hız kazanmıştır- akla gelmelidir. bu yolculuk laputa isimli bilim ülkesinedir. bu ülkede bilim adı altında çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. bu çalışmalara örnek, hıyardan gün ışığı, buzdan barut elde etmeye kadar absürdleşir.

    dördüncü gezide houyhnhnmlar ülkesi'ne varır. bu ülkede asil atlar yaşamaktadır. buranın yöneticileri de asil atlardır. insanlar atların köleleridir. ütopik bir düzenin kurulmuş olduğu bu ülke, swift'in ütopyasıdır. ingiltere'ye döndüğü zaman karısından, çocuğundan ve tüm insanlardan tiksinir; onların kokusuna bile katlanamaz.
  • 2010'da gosterime girmesi planlanan jonathan swift uyarlamasi. jack black gulliver rolunde karsimiza cikacak.
  • ‘gulliver’in gezileri’, dört ayrı yolculuğu anlatır. ilk yolculuk cüceler ülkesine, ikincisi devler ülkesine, üçüncüsü ise bilim adamlarının yaşadığı uçan adayadır. bu üç bölüm de siyasetin ve bilim dünyasının bir parodisini içerir.son bölüm ise houyhnhnm’ler ile yahoo’ların ütopik ülkesine yapılan yolculuktur. bu ülkede atlar, yani houyhnhnm’ler, aklı başında yaratıklardır ve kardeşlik için kurdukları uygarlıkta yaşamaktadırlar. dillerinde, ‘yalan’ sözcüğü bile yoktur. biyolojik olarak insan türünden gelen yahoo’larsa, tamamen vahşi ve erdemden yoksundurlar. atların, insanları ahırların hizmetçileri olarak kullandıkları bir ülkede yaşarlar. gulliver, atların uygarlığını anlata anlata bitiremediği gibi onlara öyle hayran olur ki, ülkesine döndüğünde insanların ne görüntüsüne ne de kokusuna dayanamaz. kendisine iki at satın alıp bütün vaktini onlarla birlikte ahırda geçirmeye başlar.
  • yeni yerler, kültürler görmek isteyen ve gemilerde doktorluk yaparak para kazanmak isteyen gulliver'in dört bölümde yazılmış macerası. jonathan swift'in, kendisine bir maske takarak, adını da gulliver olarak değiştirip; saf bir genç doktor olarak başlayan tecrübelerinin son demlerde insandan tiksinmeye kadar vardırdığı bir hicvdir, bu geziler. çocuk kitabı olarak görülmesi bir ironi gibi.

    roman, biraz swift'in hayatıyla paralel incelenirse görülecek olan şey; siyasete ve insanların çıkarcılığına olan derin öfke ve hayal kırıklığıdır.

    liliput ülkesi ingiltere, blefusca ise fransa veya irlanda'dır. al birini vur ötekine şeklinde eleştirir, yazar. iki taraf da birbirleriyle mücadele etmekten bıkmamıştır. cüceler ülkesidir, swift'in gözünde bu ikisi. uzaktan bakınca şirindir. anlayışları küçüktür, ufak çıkarlar peşinde koşmaktadırlar, particilik kısır döngüsündedirler. ama belli olmaz onlardaki bu ahlaki noksanlıklar. çünkü bir yüzey ne kadar küçükse o derece göze görünmez olur ayrıntılar. buradaki yüzey kelimesi genel manada hayata bakış-düşünce olarak algılanmalı.

    sonrasında devler ülkesi gelir. burada yüzeyler büyüktür. her ayrıntıyı görür gulliver, ama anlar ki, dev'lik denen şey anlayışta, idrakte gizliymiş. o sayede dev olunabilirmiş. brobdingnag` :devler ülkesi` kralı ile yaptığı söyleşilerde hicvin doruklarına çıkar, swift. ` :sayfa 126-135` iadeli taahhütlü eleştiriler ingiltere'yedir. ( gezilerinde kaldığı yerlerden bahsederken tribnia'dan bahseder, ülkenin yerlileri oraya langden demektedirler. britain ve england, anagram yapılarak değiştirilmiştir örnekte görüldüğü gibi)

    devir sanayii devridir, bazı maskaralıkların başını alıp yürüdüğü bir bilim anlayışı da mevcuttur. laputa ülkesinde bunlarla ilgilenerek, kraliyet bilimler akademisine ayrılan kaynağın heba edildiğini anlatmaya çalışır. üstelik aktarılan kaynaklarla daha çok fakirleşmektedir ülke, daha geriye gitmektedir. toprak işlenemez hale getirilmiştir, tüm ülke bakımsız kalmış, bir nevi viraneye dönmüştür. ( bazı eski usul yönetimden vazgeçmeyen arazi sahipleri hariç )

    son bölümde ise atlar ülkesindedir gulliver. niçin atları seçmiştir en yüce ırkların ülkesi olarak swift ?.. tek boynuzlu mitolojik varlıklara mı göndermedir yoksa atların çatlayıncaya kadar çalışması - asaletleri - sadakatleri mi dikkate alınmıştır sorusu gelir akla bu seçimin temelinde yatan sebebe cevap ararken. kanaatimce her ikisi de geçerlidir. zira atlar ülkesinden kovulmak gibi olmasa da gönderilir gulliver. aşağı ırktandır, doğası bozulmaya-bozgunculuğa elverişlidir. insandır çünkü. her ne kadar kendisi gelişmiş bir bilince sahip olsa da, bir yahoo` :adada yaşayan gelişmemiş insanımsı bir tür`dur.

    hayatı boyunca, ehil olmayan, hiç bir şekilde yeteneği olmayan, aklı çalışmayan bir sürü insana sırf politik nedenlerden ötürü yüksek makamların verildiğini göre göre en nihayetinde tiksinme aşamasına gelmiştir jonathan swift. işte bu nedenle atlar ülkesinden dönüşünde gulliver insanların kokusuna bile dayanamaz haldedir. azap gibidir, bu arızi ırka katlanmak. güvenemez insanlara ve sevemez artık hiçbirini.

    kitapta bir ütopya çizilir. ütopya'daki atlar ülkesi, melekler diyarı gibidir. sorunlu olan insan ırkı yani yahoo'lar bile burda sorunsuz çalıştırılmaktadır. melekleşemeyeceğini bilir insanların, yazar. o yüzden cücelerin anlayışlarını büyüterek hiç olmazsa devleşmesini ister. devler ülkesinin kralı ile olan diyalogları bu bakımdan manidardır. şu cümleleriyle anlayışın ne olması gerektiğini özetler kitap. ütopyanın varıp varabileceği nokta buradan öteye geçmeyecektir zira.

    "brobdingnag kralına göre; önce bir buğday başağı ya da bir ot yaprağı biten yerde, iki buğday başağı ya da iki ot yaprağı yetiştirebilen bir kimse, yurduna, politikacılar soyunun topundan daha özlü bir hizmet göreceği gibi, insanlıkça da daha değerli sayılırdı."
  • kadrosunda amanda peet, jason segel, jack black, billy connolly ve emily blunt'ın olacağı ve rob letterman'ın yöneteceği film.
hesabın var mı? giriş yap