9 entry daha
  • edit: (bkz: gercek kapitalizm bu degil)

    buyuk gelire sahip olanlarin buyuk kisminin bu gelirleri kesfettikleri yeni teknolojiler veya dunyaya kazandirdiklari inanilmaz buluslar ile elde etmedikleri bilinen bir gercek. hicbir zaman dunyanin en zengin insanlarinin servetlerinin sak diye alinip da en fakir kisma dagitilmasini mantikli bulmadim, bulan oldugunu da zannetmiyorum. zaten o kadar buyuk servetler bir ekranda duran sayilar olmaktan ibaretler, gercek dunyada bir karsiliklari yok. ancak yine de bu insanin dogasidir, yetenekli zengin olur bunu hak etmistir bizlerde musteriler olarak oy veririz demek birazcik konuyu bilmemekten kaynaklaniyor diye dusunuyorum.

    iktisat ilmine yeni baslayan gencler genellikle buyuk ekonomistlerin kitaplarini okur, hemen bir dunya haritasi alir ve hangi ulkeler zengin hangileri degil ona bakar, sonrasinda da komunizmin nasil coktugunu gorur bunlarin da ustune bir de evet esitsizlik artiyor ama pasta buyuyor bahanesine sarilirlar. neden olmasin ki? kapitalizm basta cok guzel gorulur, insan dogasina uygun gibi gozukur, serbest piyasada her sey gorunmez bir el tarafindan halledilmektedir, sirketler de en iyi urunleri saglamak icin birbiriyle savasmaktadir bu sirada da hak edenler zengin olmaktadir. bunda tuhaf ne olabilir ki? ya da ne yamulabilir ki?

    ne yazik ki oyle olmuyor o isler ve dunya tarihini, ozellikle de kapitalist olarak nitelendirdigimiz avrupa ulkeleri ve amerika birlesik devletler'inin yakin tarihini inceledigimiz zaman en buyuk zenginlesmenin, en buyuk ilerlemenin hem devletin piyasaya mudahale ettigi, nispeten dogru duzgun vergi topladigi zamanlarda oluyor. aslinda ekonomik bir bakis acisindan ele alirsak bu ulkelerde olan tum devlet mudaheleleri liberalizm tarafindan da savunulabilecek seyler. bizlerin bunu hemen sosyalizm ve komunizm kelimelerini kullanarak elestirmemiz dunyadaki zengin gurhun liberal teori'ye fazlasiyla sahip cikip bu hususta gorus bildiren insanlari da satin almak sureti ile kendi tamamen liberal ekonomide kabul edilemeyecek politikalarini liberalizm (iyi algisi olusturulmus ve ilerlemeye yol acacagi var sayilmis sistem) ayagina bizlere satmasindandir.

    su an her seyi serbest birakalim, zenginler de hak ettikleri icin zengin olsun, zaten dagitsak da herkese 200 dolar falan dusuyor sigliginda bir ekonomik goruse sahip olan cok fazla kisi var ne yazik ki. bu kisiler oyle cahil egitimsiz falan da degiller (egitimsizler direkt her sey ameriganin oyunu yapiyor zaten). bu goruse sahip olanlar ne yazik ki ekonomi egitimi oyle ya da boyle almis insanlarin ciddi bir kismi. genelde kolay gaza geliyorlar ve ekonomi textbooklarindaki basitlestirlmis modellemelerin gercek dunyada kusursuzca isledigini sanma gafletinde bulunuyorlar. anlamadiklari nokta ise sen kapitalizmin, serbest marketin varolabilmesini garanti edecek tum mekanizmalari "devlet coh buyuk" ya da "komunizm geliyiii" diyerek sözde "marketleri serbest birakiyoruz" ayagina kaldirirsan marketler serbest kalmaz buyuk firmalarin tahakkumu altina girer. bir girdi mi de bir daha kurtaramazsin cunku bu adamlar politikacisini satin alir, yasasini parasi neyse verip gecirtir. su an abd'de yasanan durum.

    liberal ekonominin kusursuz isleyebilmesi icin tum ekonomi kitaplarinda binlerce sartin saglanmasini gerektigini unutan bu insanlar, pasta buyuyor ya diyerek bizi susturmaya calisiyor. pasta buyuyor evet ama ne pasta buyuyebilecegi kadar buyuyor, ne pasta surdurulebilir bir sekilde buyuyor, ne de pasta adaletli bir sekilde buyuyor.

    simdi yazarin entry'sini tek tek, nokta nokta curutelim.

    birinci kisim: "eğer kimin zengin olup olmayacağını belirleyen bir otorite olsaydı bu gerçekten adaletsiz olurdu." burada yazarin temel bir varsayimi var: kimin zengin olacagina inanilmaz derecede ozgur olan market de biz tuketiciler karar veriyoruz. ancak dusununce bunun pek de mantikli olmadigini fark etmek tuhaf degil. bir kere zenginlerin cogu bizlere bir seyler satmiyorlar ya da biz onlarin urunlerini alarak onlara oy vermiyoruz. hatta ve hatta zenginlerin cogu bir seyler uretmiyorlar bile. ben mi yanlis biliyorum bilemedim ancak bireysel olarak en zengin kisilere bakarsaniz evet belki birkac tane teknoloji firmasi sahibi insan bulabilirsiniz ancak dikkatlice incelerseniz aslinda en zenginlerin hep oturduklari yerden durup dururken para kazanan tipler oldugunu gorebilirsiniz. cogu yatirimcidir, hisseleri vardir, onlarla varligini surdurur. kendisinin calismadigi, haberdar dahi olmadigi bircok sirkete yatirim yapar, hisse satin alir ve onlar uzerinde hak elde eder. secim kampanyalarina da yatirim yaparak politikaci satin alir, lobicilik yaparak insanlara faydali olan yasalarin gecmesini engeller, odemekle yukumlu olduklari vergileri dahi kacirarak orta sinifin uzerine daha buyuk bir yuk koyarlar. bunlar da yetmezmis gibi bir de daha cok para kazanabilmek icin fakiri daha cok nasil fakirlestirirz, onlarin paylarini nasil daha cok aliriz diye ugrasirlar (tabi bu daha zengilesebilmelerinin on sarti, pastanin buyumedigini iddia etmiyorum sadece buyuyen pastadan eskiden de sahip olduklarindan daha buyuk bir pay alabilmek icin yapilmasi gerekendir bu). bunu yapabilmek icin ornegin abdde kadinlarin hamile izni almalarini engellerler, asgari ucreti dusuk tutabilmek icin ellerinden geleni yaparlar, vergi kacirabilmek icin kiclarini yirtarlar, paralarini garip ulkelerde tutup milyon tane takla atarlar, yargic satin alirlar, adalet sistemini yolsuzlastirirlar, git gide daha cok politik guc elde etmeye calisirlar, calistirdiklari iscilere daha cok maas veremezler mi verebilirler elbette ancak bunu yapmazlar cunku yapmak zorunda degillerdir. evet yapmak zorunda olmadiklari surece asla bir iyilik yapmayiz cogumuz. kendi ulkelerindeki insanlari somurdukleri yetmez, bir de baska ulkelere gecip onlarin kaynaklarini somurmek isterler. dedigim gibi bu insanlar pastayi buyutur tabi ama pastayi buyuturken mutlaka kendilerinin en baba payi almalarina ozen gosterirler. bir de doga, cevre, surdurulebilirlik falan zaten kimsenin umrunda degil. bunlar amerika gibi az cok demokratik bir ulke zenginleri, bir de bunlarin az gelismis ulke versiyonlari vardir onlar adam da oldururler, savas da baslatirlar uc bes kurus icin.

    su yukaridaki hareketlere izin verilmesi hicbir liberal ekonomist tarafindan kabul edilemez aslinda, mesela bankalarin bailout edilmesi liberal teori'de cok yanlistir, ya da monopolilere izin verilmesi, ya da dissal ekonomilere goz yumulmasi. demokrasiyi demokrasiye karsi kullanarak ingiltere'ye seriat getirmeye calisan muslumanlar gibi (nasi bi benzetme yakaladim be) bu zengin amcalar da liberal ekonomiyi liberal ekonomiye karsi kullanip onun varolabilmesini saglayan sartlari bozarlar. marketlerin yapisini bozarlar, equilibrium noktalarinin mukemmel dengesini bozarlar. bu gibi durumlarda devlet mudahelesi komunist sanrisi degil liberal ekonomi onsartidir.

    yazar burada bill gates gibi isimler apple gibi markalar kullanarak hakli cikmaya calismis ancak. bunlar istisnadir. teknoloji markasi kuruculari ve mucitler cogunlukla bu en zengin yuzde birin icinde degildirler. teknoloji firmalari zaten en adam adikillilarindandir, keske her zengin onlar gibi olsa. (tabi bir de bu teknoloji sirketi sahiplerinin disinda bu sirketlerin hisselerinin buyuk kismina sahip olan yukaridaki godamanlari unutmamak lazim, sanirim herkes steve jobsun apple'in tek sahibi olmadiginin farkinda, bill gates usta bu konuda bir istisna adam tam bir reyis.)

    ikinci kisim: tabi ki esitsizlikten rahatsiz olmamizin sebebi cok buyuk bir kismin cok fakir olmasi. herkes zengin olsaydi tabi sorun olmazdi da. ama bazilarimiz fakir olmadan bazilarimiz da bu kadar zengin olamiyor ne yazik ki, o kadar kaynak yok maalesef. (bkz: dependency theory)

    ucuncu kisim: povertyden bahsetmis yazar ve dunyada surekli dustugunu soylemis. evet surekli dusuyor ama neden dusuyor? cunku gelismekte olan ulkelerde bir boom var. cin'de her yil milyonlarca insan poverty'den cikiyor ayni sekilde hindistanda, nijeryada bu trend var. ancak bu cikis inanilmaz cevre sorunlarina yol aciyor ve tamamen devletlerin eli ile oluyor aslinda + bu ulkeler zenginlesirken de bu zenginlesmenin cok buyuk bir kismi en zenginlerin elinde toplaniyor. ve hayir oradaki en zenginler tuketiciler tarafindan secildikleri icin en zengin olmuyor, devlete rusvet yedirdikleri icin ya da tanidiklari olduklari icin ya da zaten zengin dogduklari ve paranin parayi cektigi icin zengin oluyorlar. cin'deki gelir esitsizligi amerika'da yok, gelismekte olan bircok ulkede durum boyle ne yazik ki. bu sunun gibi bir sey: asiri fakir insanlar var, poverty'nin altinda, ve bu kisiler bu fakirlikten cikiyorlar ama yine fakirler. bu arada bir kisim insan milyarder, trilyoner oluyor ama kimse onlara odaklanmiyor; kimse yaratilan bu gelirin neden cok yuksek bir kisminin cok kucuk bir zumrede toplandigini onemsemiyor; herkes poverty'den cikan ve aslinda emeginin karsiligini alamasa da bu sekilde susturulan adamlar icin tebrik ediyor cin'i.
    sonuc en basta dedigim gibi: eskisinden iyi, ama olabilecegi kadar iyi degil. poverty zaten bir kriter, onun azicik ustune cikildi mi sanki her sey duzeldi gibi yansitmak istatistikleri kendi amacina uygun kullanmaktan baska bir sey degil.

    dorduncu kisim: roma amerika karsilastirmasi yerinde, cok yol kat ettik ve su tam su an aslinda yasamak icin dunya tarihindeki en iyi an. ancak yine de cok daha iyi olabilirdi, olabilir ama olmasina izin verilmiyor.

    besinci kisim: arastirmalarin yaniltici olduguna dikkat cekmis, bu oturup tartisilabilir lakin karsi tarafin arastirmalari daha da spekulatif ve genelde zenginler tarafindan siparis edilmis arastirmalar. zaten su dunyada herkes her amaca uygun arastirmayi bulabiliyor artik yeter ki kriterleri keyfine gore belirleyebilsin.

    altinci kisim: iktisadi mobilite. ne yazik ki abdde bu mobilite eskisi kadar yuksek degil. bu mobilite nerede yuksek, sosyalist uygulamalari ile bilinen avrupa ulkelerinde yuksek. gelir esitsizliginin en aza indirgendigi avrupa ulkelerinde yuksek. amerika'da en alt kisimda dogarsaniz yukselmeniz neredeyse imkansiz ve surekli bu imkansizlik orani artiyor. kaynak: malum yer degil vallahi de billahi de oyle.

    yedinci kisim: insanligin gelismesini saglayan teknolojiler gelir esitsizligi sayesinde oluyor gibi bir yere getirilmis yazi. zaten yazi sadece teknolojiye odaklanmis. ancak bugun sosyalist isvec dunyada inovasyonda birinci. kucucuk ulkeden neler neler cikiyor. bunu arastirma gelistirmeye ayirdigi butceler ile, universitelerde sagladigi ucretsiz ya da ucretsize yakin egitim ile sagliyor. gelir esitsizliginin en kotu olayi aslinda zenginin cok zenginlesirken orta sinifin yok olmasi, bu olabilecek en kotu seydir ve bugun oluyor. orta sinif yok oldukca inovasyon ya da teknolojik gelisme artmaz, yatirim artmaz ve uzun vadede pastanin buyumesi de durur. aslinda gunumuz zenginleri de bunun farkinda ama sadece su ani ve kendi ceplerini dusunuyorlar, bu sebeple ne olacagi pek de umurlarinda degil. inanilmaz teknolojik gelismeler oluyor, makineler insanlari degistirmeye basliyor. bunun sonucunda bizler daha az saat calisip makinelerden yardim alacagimiza daha az insan calistirip yine sirketlerin karlarini artirmaya yariyoruz. bizler sadece bir kaynagiz. sabah 8 de uyaniyoruz ise gidiyoruz aksam 8 de eve donuyoruz, sonra da kazandigimiz parayi harcayarak mutlu olmaya calsiyoruz. kendimizi ve zamanimizi satiyoruz, aslinda yasamiyoruz bile resmen yasamimizin buyuk bir kisminin yasayabilmek icin somurulmesine izin veriyoruz. bunu biz 8 saat yapiyorsak baska birisi 10 saat ve daha agir sartlar altinda yapiyor, bir baskasi 13 yasinda bu ise basliyor ve 12 saat yapiyor. elbette teknolojik gelisme icin bir miktar esitsizlik onemli, para olmadan arge yapilmaz sonucta ama bu oranlar normal degil. su an zenginin parasinin cogu daha gereksiz alanlara harcaniyor ya da oylece duruyor; oysa tam tersine orta sinifin, fakirin parasi oransal olarak daha cok kullaniliyor.

    pasta bu kadar buyuyorsa eger, neden cogumuz eskisine gore o buyume ile orantili daha fazla para kazanmiyoruz, neden issizlik orani bircok yerde rekor seviyelerde, neden zengin sinif artarken orta sinif yok oluyor? neden sosyal mobilite git gide azaliyor, neden calisma saatleri azalmiyor? neden esitsizlik oranlari da rekor seviyelerde?

    sonuc olarak savunulan liberal sistemin yurumesi icin cok kurumlara ihtiyacimiz var ve bu kurumlarin cok tranparan olmasi, insanlarin cok bilincli olmasi, herkesin ekonomide aktif olmasi, tuketicinin bilincli olmasi, sirketlerin yaris icinde olmasi, monopolilerin olmamasi, herkesin yasalara uymasi, dissal ekonominin etkilerinin vergilendirmelere yansimasi, egitim gibi faydasi cok buyuk olan seylerin ucretsizlestirilmesi, sosyal mobilite firsat esitsizliginin saglanabilmesi icin kimsenin aclik sinirinda yasamamasi gibi bir cok sarta ihtiyacimiz var, bunu da hangi ekonomiste sorarsaniz sorun dogru diyecektir. komunizm ne kadar teori'de guzel ise kapitalizm de teoride o kadar guzeldir. pratikte her sey karisiktir ve insan bencilligi her seyi karistirmaya devam edecektir.

    zaten salt liberal politikalari bu sartlarin saglandigini varsayarak uygulasaydik 20. yy boyunca su an cok daha kotu bir yerde olurduk. allahtan uygulamadik, sosyal devlet anlayisini en azindan avrupa'da benimseyebildik.

    bu yuzden buraya gelip de baska insanlari somurerek milyarlar kazanmis insanlari savunup, aslinda onlarin zengin olmasi bizim icin de iyi diyecegimize bu sorunlari cozup ekonomik sisteme reformlar getirmemiz gerektigini anlamamiz gerekiyor.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap