*

  • henüz kurulmamış küçük bir devlet. türkiye'ye vize uygulamıyor. kızları güzeldir. ilgilenenlere duyurulur.
  • bir gün bağımsız olmaları için kalbimin onlarla olduğu devlet.
  • kardeş gagavuzya nasıl küstürüldü ?

    hristiyan bir türk topluluğu olan gagavuzlar bugün moldova cumhuriyeti’nin bir parçası olarak varlıklarını sürdürüyor. türk dünyasının bir parçası olan bu devletin adı “gagavuz yeni özerk cumhuriyeti”... 1994 yılında türkiye’nin de girişimleriyle kurulan ve yaklaşık 160 bin nüfusa sahip gagavuzya özel bir hukuki statüyle yönetiliyor. başkanlık sisteminin geçerli olduğu ülkede gök-oğuz kelimesinden geldiği belirtilen gagavuzlar, uzak kalmışlıklarına rağmen türk kültürünü yaşatmaya çalışıyorlar. bozkurt’u bir sembol olarak benimseyen gagavuz halkının çoğunluğu türkçe biliyor ve konuşuyor. yıllarca slavlar, yunanlılar, türkler ve moldovanlar ile içiçe yaşadıkları için sosyal hayatta farklı kültürlerin izleri görülüyor. bazı çevreler ise onların rus yanlısı olduğunuileri sürüyor. kişi başına milli geliri 3000 dolar seviyesinde olan gagavuz halkının çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlarken özellikle kadınların çalıştığı büyük pazarlar dikkat çekiyor.

    yakın tarihe bakıldığında türkiye ilk olarak atatürk döneminde gagavuzya’ya ilgi göstermiş. atatürk türk dünyasıyla ilgili öngörüsünde belirttiği üzere “onların yaklaşmasını bekleyemeyiz. bizim onlara yaklaşmamız gerekli” diyerek gagavuz topraklarına öğretmenler, araştırmacılar göndermiş. türkiye özellikle sscb’nin dağılmasının ardından 90’lı yıllarda gagavuzya’ya karşılıksız destekler sağlanmış. türksoy adlı uluslararası kuruluşun resmi üyesi olan gagavuzya’nın cumhurbaşkanı mihail formuzal bu dönemdeki ilişkileri ayrı bir boyutta değerlendiriyor. cumhurbaşkanı formuzal oldukça sempatik ve çok iyi türkçe biliyor. bir ayağı türkiye’de bir ayağı kuzey kıbrıs’ta... defalarca kktc’ye giden formuzal bu sebeple ülkesinin yunanistan’dan nota yediğini vurguluyor. doğrusu bir türkiye dostu olarak bunu önemsemiyor. ab’nin birgün türkiye’yi almak için yalvaracağını belirtiyor ve türk yatırımcıları ülkesine davet ediyor. her türlü teşvik ve desteği sağlayacağının altını çiziyor.

    ancak cumhurbaşkanı formuzal son dönemde türkiye’ye ve bu konudaki resmi makamlara kırgın gözüküyor. kktc’de bir gazeteye verdiği röportajda “önceden türkiye şu proje var birlikte yapalım diye bize gelirdi. şimdi biz şu projeyi yapalım dersek yapıyoruz” diyerek türkiye’nin eskiye oranla gagavuzya ile yeterince ilgilenmediğini ortaya koyuyor. ülkesindeki gençlerin üniversiteyi türkiye’de okumak istediğini ancak türkiye’nin moldova’nın tümüne 25 kontenjan verdiğini söylüyor. formuzal bunun iki katına çıkarılması için ricada bulunduğunu ve sonuç alamadığını da ekliyor. buradan hareketle gagavuzya’nın türkiye’deki yetkili makamlarca gerektiğince önemsenmediği kabul edilebilir.

    düşünebiliyor musunuz?

    “ben türküm” diyen bir cumhurbaşkanı “25 olan üniversite kontenjanını 50 yapın” diyor ve bu gerçekleşmiyor. ortada bir ihmal mi var yoksa bir yeteneksizlik mi? anlaşılması zor bir durum. türkiye’ye bu kadar yakınlaşmaya çalışan bir ülkenin cumhurbaşkanı hak etmediği bir ilgisizliğe nasıl muhatap kalabilir?
    gelin görün ki ilişkilerdeki sorunun temeli rusya ile bütünleşmeyi hedefleyen rus yanlıların ya da romanya ile birleşme yanlısı bir eğilim sergileyen moldova merkezi yönetiminin yanlış bilgilendirmesi olabilir mi? nitekim gagavuzya başkan yardımcısı nikolay stoyanov bu yılın başında yapılan referandumda türkiye’den hiçbir gözlemcinin gelmediğini ve türkiye’nin kişinev büyükelçiliğinin bu süreçte hiçbir açıklama yapmadığını ifade etmişti. stoyanov aynı mülakatta moldova merkezi yönetimi tarafından türkiye’nin yanlış yönlendirildiğini de belirtmişti.

    elbette ki böyle bir anlayış kabul edilemez...
    bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir.
    türk’e bu reva görülemez...

    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/…uldu-31584yy.htm
  • (bkz: irina vlah)
  • yanlış hatırlamıyorsam 2009 senesi eylül ekim aylarında yaklaşık 1 ay (belki daha fazla) kaldığım, moldovanın içerisinde özerk kalmış, şehirleri bizim kasabalarımız boyutunda olan özerk ülke.

    aşağıdaki bilgiler 2009 a aittir.

    ülke diyorum, çünkü bu söylemi onlardan aldım. demokratik cumhuriyet rejimi ile yönetilmekte olup ancak başbakanlık seviyesinde yöneticileri bulunmaktadır. benim orada bulunduğum dönemde başbakanı rte ye benzeyen (yüz hatları olarak sadece) bir adamdı.

    para birimi moldova ya ait olan lei dir. ekonomik açıdan moldova hükümetinden alabildikleri kısıtlı yardım ve genellikle tarıma dayalıdır. genelde konuştukları dil moldovaca ancak kendi lehçelerinde türkçe ve rusça konuşanları da var.

    şarap hakkında bilgili olan kişiler moldova şarabının değerini bilirler. orada duyduğuma göre moldova şaraplarının içerisinde de asıl değerlisi ve çok az bilineni gagavuz bölgesinde yetişen üzümler ile yapılan şaraplarmış. çok şaraptan anlamasam da o dönem vulkaneşti valisi tarafından hediye edilen yaklaşık 36 şişe şarabın ve 1 şişe kanyağın çok kaliteli olduğun u söyleyebilirim.

    gagavuzyaya t.c. sağlık bakanlığının bölge hastanelerine hibe ettiği medikal ekipmanların kurulumunu ve eğitimini vermek amacı ile gitmiştim.

    başkent komrat gördüğüm kadarıyla sessiz sakin bir yerdi. dolaşabildiğim kadarı genelde düzlük ve sokaklar yeşil alanlar ve ağaçlar ile doluydu. hatta bu şehirde(belki gagavuzyanın tamamı için geçerli de olabillir) sokaklarda bulunan yeşil alanlara girmek-çimlere basmak yasakmış.

    bu şehirde altın palace adlı bir otelde kalmıştım. türkiye standartlarına göre fena sayılmayacak hizmet kalitesine, kibar ve yardım sever personllere sahip güzel bir oteldi.

    gagavuzya da çoğunlukla kaldığım otel olmak üzere çeşitli yerlerde çok farklı yemekler yedim, genelde yemekler kırmızı et ağırlıklı olmakla beraber, domuz eti de yaygın şekilde yenmektedir. tanıştığım insanların bir kısmı kendi istekleri ile domuz yemememyi tercih ettiklerini söylüyorlar. benim için herhangi bir problem oluşturmadığı için birkaç kez deneme şansım oldu, genel olarak güzel yaptıklarını söyleyebilirim. bunun haricinde, türkiye'nin aksine orada ördek ve kaz eti yemek bir lüks değil sıradan bir durum. ülkenin denize kıyısı olmaması, gagavuz bölgesininde önemi akarsu ve göl olmaması sebebi ile deniz ürünlerinin çok bulunmadığını söyleyebilirim.

    gündüz saatlerinde de dolaşabildiğim komrat şehri mimari yapılar olarak eski binalardan oluşmakta. özellikle moldovanın sscb nin dağılmasından sonra ekonomik olarak çökmesi ve moldova hükümetlerinin özerk bölgelere para aktarımını kısması sebebi ile ülke yeterli desteği alamamış. bunun sonucu olarak inşaat yapı ve teknolojileri açısından çok eskide kalmış.

    ülkede bulunduğum eylül ekim aylarında havanın bunaltıcı soğuk olduğunu hatırlıyorum.

    bu arada kötü bir haber, içmek için doğru düzgün su bulamıyorsunuz, hatta çeşmeden sarı renkli su akıyor ki elinizi yüzünüzü yıkamak bile işkence. insanlar genelde meyve suları veya paketlenmiş arıtma suyu içiyorlardı.

    gidecek olan arkadaşlara tavsiyem, yanınıza nakit para alacaksanız, pasaport kontrolü sırasında yanınızda para var mı nekadar taşıyorsunuz gösterin vs gibi sorularla karşılaşabilirsiniz, hatta ben çıkış yaparken cüzdanıma bakmak istedikleri de oldu. eğer moldova parası görürlerse el koyuyorlarmış, ben paraları yanımdaki kitabın içine saklamıştım.
  • konuştukları türkçe, türkiye türkçesine en yakın olandır diyebilirim trakya aksanına oldukça benziyor.
    http://youtu.be/bxqen6uqgoa
  • gagavuz türkleri'nin kurduğu, moldova cumhuriyet'ine bağlı özerk cumhuriyet. başkanı irina vlah hanımefendi, türkçe'nin gagavuz şivesiyle yeni yıl mesajı yayınlamış. dili çok iyi anlaşılıyor sanki moldova değil de afyon'da yaşayan biri gibi.
  • 1 temmuz 2019'daki seçimler itibariyle yine irina vlah'ın başkan seçildiği bir uzak turan yurdu.

    konuştukları türkçe dilimizle hemen hemen aynıdır. ayrıca ilk entry'de de dendiği gibi harika hatunları vardır.
hesabın var mı? giriş yap