• "bir olaya şahit olan", -kafasını kullanıp kendini "para"ya dönüştürebilecek olan- kişi...
  • nedense hiç birine inanmam bunların, hep (bkz: yalanci sahit) olduklarını düşünürüm.
  • bu adı taşıyan aynı zamanda ernst weiss in yazdığı bir roman bulunmaktadır. romanda geleceğin diktatörü olacak hitler i 1. dünya savaşı sırasında tedavi eden doktorun yaşadıkları anlatılmaktadır.
  • $ahit mahit yazilan.
  • 9 temmuz 2008 abd konsoloslugu onunde catismayla ilgili haberlerde her kanalda farkli bir giysiye bürünerek cikan tanik. elimde kumanda olayla ilgili haber yapan kanallari dolastigimda muhabirin birilerini kolundan tutup konusturmaya calistigina tanik oldum. hic bir olayda bu kadar göremedigimiz özlenen kisi olup ciktilar. fakat her biri farkli aciklamalarda bulundu. olayin sokundan olsa gerek.
  • kanal d ana haber de hızını alamayan melih adlı görgü tanığı, muhabirin ''teröristler neye benziyordu?'' sorusuna; ''doğudan gelenlere'' diyerek sıçmıştır.

    ayıp lan bu mu haberciliğiniz. hadi bakalım mab yorumlasın bunu da!
  • hafızanın ve doğal olarak anıların yeniden yapılandırılma sürecine tabii olduğu gerçeği göz önüne alındığında öyle sıkı sıkıya güvenilmemesi gereken kişi.

    bu konudaki çalışmalar için (bkz: elizabeth loftus)
  • efendim şimdi olay şu şekilde oluyor;
    toplum içinde görgüsüz insanlar olduğu kadar görgülü insanlar da olabiliyor ki, en güzeli de o değil mi zaten?
    işte o görgülü insanarın toplumsal davranışlarına birebir şahit olan kişilere biz görgü tanığı diyoruz.
    görgü tanıklığı iyi bir şeydir yani sonuçta. görgü tanıklığı yaptıkça bizim de görgümüz artar.
  • konuyla ilgili kriminalistik hocamizin verdigi bi örnegi aktarayim. bir musibet bin nasihatten evladir mantigiyla hareket eden hoca, bölümde görevli bi ablamizla önceden anlasma yapar. "ben dersteyken kapiyi çal, bana üç bes kagit getir, sessizce bir seyler söyle git." ablamiz da kendisinden istenileni yerine getirir, dersi bölerek kagitlari hocaya teslim eder ve siniftan ayrilir. akabinde hoca ögrencilerden, az önce sinifa giren görevliyi yazili olarak tarif etmelerini ister. incecik kadini sisman yazanlar mi dersin, pantolon-tisört ikilisini etege, elbiseye devsirenler mi dersin, sarisini esmer yapanlar mi dersin, ne dersen de, tariflerin çogu gerçekten oldukça uzagi yansitmaktadir. bu nedenle güvenilirligi tartisilir kisidir görgü tanigi.

    sonra benim de aklima ne geldi. yillar önce merve bize gelmis. merve benim can kardesim, biricigim. benden 10 gün sonra dogmus sinif arkadasim, dolayisiyla ablalik pozisyonuna karismayin, bende. (evlendi, anne oldu, durum hala degismis degil) merve ne zaman bize gelse, sen kiz basina yalniz gitmeye korkarsin diye ben onu evine birakip geri geliyorum. bendeki yigitlige bak bak. ulan o kizsa sen nesin dezzoglu?! yine böyle günlerden birinde, hava tam kararmamis ama aksam çökmeye yakin, canan teyzenin telefonuyla (kalk borusu) harekete geçiyoruz. canan teyze aramasa biz merveyle on gün otururuz, o derece sorumluluk bilinci gelismis çocuklariz. neyse biz bunla yola düsüyoruz, yasimiz da 10-11. tam mervelerin evine yaklasinca bi araba görüyoruz. içinde sarhos olduklari her halinden belli gençler oturuyor. biz yanlarindan geçerken, önde oturan cami açip bana adres soruyor, arkadakiler gülüyorlar filan. ben bilmiyorum diyip hemen mervenin yanina gidiyorum, kaçalim diyorum hizlica yürümeye basliyoruz, bitanesi kapiyi açip pesimizden geliyor ve biz götümüze vura vura eve kosuyoz merveyle. hemen 4. kattaki evlerine çikip balkondan asagi bakiyoz, gitmis pislikler. nefes nefese olayi anlatiyoruz annesine, bi merve anlatiyo, bi ben. ama is arabanin rengine gelince karisiyor. ben beyazdi diyorum, merve diyo siyahti. besiktas maçina gittik de tezahürat yapiyoruz sanki, siyah ulan beyaz ulan. hani lacivertti-siyahti ayrimi yapmaya kalkissak anlicam da, birbirine taban tabana zit iki renk. yigitligi bi kenara birakip merve'nin babasi önderliginde evimin yolunu tutuyorum ben de. yillar geçti, arada merve'yle otururken ben araba beyazdi diyorum, o siyahti diyor. tövbe estagfurullah. büyüklerin sözü dinlenmiyor bu memlekette..

    siz de gördügünüz olaylari öyle her yerde anlatmayin, sahit mahit yazarlar sonra..
  • güvenilmezdir.

    hafızanın bir fotoğraf makinesi gibi çalıştığı yolundaki inancın, verilerle çürütülmesinden sonra güvenilmezliği biliminsanlarınca da onaylanmıştır.

    hafızanız, tembel tembel uyuklayan yaşlı bir avcı gibidir. her uyandığında hikayeye yeni birşeyler katıp süsleyerek size anlatır.

    http://yalansavar.org/…t-yazmasinlar-yanilabilirim/
hesabın var mı? giriş yap