• hristiyanlik propagandasi yapan bir film. boyle bir suru ogudu dinlemek istemiyorsaniz tavsiye edilmez.
  • seyrettigim en gerizekali filmler listesinin basina oturtuyorum bu filmi, evliligi kurtaracam derken incilden ogut icinde kalan itfaiyeci gencin dramini anlatan, nah daha basindan nereye gittigini tahmin edebildiginiz god tv gibi film, uydudan god tv acip 15 dakika seyredin ne dedigimi anlayacaksiniz...
  • az önce moviemax'te denk geldi izledim. tepeden tırnağa jesus loves you şiarıyla yola çıkmış bir film ki zaten kendisini saklama gereği duymuyor.

    filmde, boş zamanlarını internet başında porno izleyip osbir çekerek geçiren baş kahramanımız itfaiyeci caleb ile hastanede ne sikime yaradığını anlamadığım bir asistanlık tarzı görevi yerine getiren, boş zamanlarında hastanenin sikişgen doktoruyla yakın temasta bulunmaktan çekinmeyen meyilli catherine'in çatır çuturduyan evliliğine tanık oluyoruz.

    evliliğin kurtuluş formülü ise yetmişinden sonra hak yoluna dönen ve dindar olmayı seçen oğlan babasından geliyor. oğluna evliliğin kurtuluş formülü olarak verdiği, kırk günlük bir programın olduğu defterin yüzde sekseni incil kokteylinden oluşuyor. "jest yap, gülümse, elini çükünden çek" ve benzeri öğretilerle caleb isimli esas oğlanımız gün geçtikçe esas duruşa geçmeye başlıyor. alevlerin içinden insan kurtarmakta beis görmeyen caleb evladımız, içinde yanan ateşi de kısa zamanda fark ediyor ve koyu katolikleştikçe şansı da yaver gitmeye başlıyor.

    bizzat kendi deyimiyle hak yoluna girince tanrı onu karısına tekrar aşık ediyor, elindeki nasırlar azalıyor, yanlış tanıdığı anasıyla arasındaki buzdağı eriyip gidiyor. jesus ışığın kaynağını bir kere verdi mi ondan adeta bir santral yaratılıyor. hatta karısı bile ondaki ışıktan etkileniyor ve "ben de o kaynaktan faydalanmak istiyorum" diyor.

    şimdi babacım bak biz dalgamızı geçiyoruz falan ama imdb abi sağolsun ondan öğreniyoruz, bu film 500 bin dolar bütçeyle çekilmiş. 2008 yılında 839 salonda gösterime girmiş ve toplamda 33 milyon dolar hasılat etmiş. (yiihhhaaaa)

    filmin sitesi ayrı bir cafcaflı, forumlarda yapılan yorumlar ayrı bir şekil. bittabi en başta koyu katolikler olmaz üzere hıristiyan aleminde büyük ilgi ve sevgi görmüş bu film. daha da enteresanı, ilişkisinde sorun yaşayan çiftlere çevresindeki dostları terapi niyetine bu filmi öneriyormuş. birçok çift de bu film sayesinde sorunlarını aşabiliyormuş. peki bu mümkündür? vallahi orası amerika be babacım, adamı amuda kaldırıp kıçında kestane pişiriyorlar deseler inanırım. amerikan toplumu, dünya üzerinde eşi benzeri bulunmayan bir cemaat. eğer onlar hakkında bir mukayese yapılması gerekiyorsa muhakkak yine kendi tarihlerini kullanmak gerek.

    fast food denen zıkkımın ne denli zararlı bir şey olduğunu anlamaları meselesi buna en güzel örnektir. sikik belgesel supersize me isimli filmde dallamanın birisi 30 gün boyunca bir fast food restoranında aynı yemekleri yemedi mi? eşek akdar amerikalılar acaba adama ne olacak diye merak ve huşu içind ebu belgeseli seyretmedi mi? ulan bi adama otuz gün sadece anzer balı yedirsen adam şıraya döner ölür gider. 30 gün boyunca hamburger yiyen bir adamdan ne bekliyorsun yarraaam? herif 15 kilo aldı, amı götü dağıttı, kolesterolü fırladı falan. yani sözün özü, milyonlarca amerikalının, fast food'un ne yarak bir beslenme çeşidi olduğunu idrak edebilmesi için 30 gün boyunca hamburger yiyen bir adamı bizzat izlemesi ve takip etmesi gerekiyordu.

    şimdi bu noktadan hareketle bizim osbirci caleb ile meyilli catherine'in mundar olma yolunda ilerleyen evliliğinde sinirine hakim olmak, empati kurmak, eşine hediye almak, onu övmek, sevdiğini söylemek eylemleri yerine getirildiğinde işler yoluna giriyorsa ve sebebi de misyoner babanın tabiriyle "her şeyi tanrı yaptı evladım" noktasına bağlanıyorsa elden ne gelir? birçok çiftin bu filmi izleyerek ilişkisini düzeltmesi, içinde mutlu yusufçukların havalanması tam da bundan kaynaklanıyor mu zaten?

    "her halükarda sen ne kadar doğru yaptığına inansan da her şey o ulaşılmaz gücün elinde ve emrinde..."

    buna inanmak, sahiplenmek insanın kendi yanlışlarıyla yüzleşmesinden daha kolay çünkü. "bu evlilik kötü gidiyordu çünkü ben bencil, osbirci, orospu çocuğunun biriydim" demekten ziyade "ben düzgün bir adamım ama tanrı da istemeli, o bana doğru yolu göstermeli" alternatifi daha kolaya geliyor.

    çok yazdım, çok uzattım kısa kesiyorum. catherine yengemiz erik gibi kütür kütür ve bu filmi bizim memlekette çekseler paranın amına koyarlar...
  • gerçek bir hristiyan olursanız evliliğinizin ne harika gideceği ile ilgili bir sanat eseri. yaklaşık on kişi ile çekilmiş bu filmi 1 saat 58 dakika boyunca izleyebilene incil hediye etmeleri lazım.

    o değil de bu filmde yapılanları aile terapisi sananlar var ya, işte ben bugün buna üzülüyorum.
  • çok güzel bir albüm. en sevdiğim parçası da catherine.

    film biterken turan bağcı ismi de çıkıyore yayında ve yapımda emeği geçen olaraktan.
  • istanbul konserinin iptaliyle kalbimizi kıran the national'a gelsin bu şarkısı..

    you keep my secrets
    and ı keep none
    wish ı could go back
    and keep some

    ıt’s fireproof
    nothing breaks your heart
    ıt’s fireproof
    ıt’s just the way you are

    you tell me you’re waiting
    to find someone
    who isn’t so hopeless
    but there’s no one

    you’re fireproof
    nothing breaks your heart
    you’re fireproof
    how’d you get so far

    you're the needle in the hay
    the water at the door
    you’re a million miles away
    doesn’t matter anymore

    jennifer you are not the only reason
    my head is boiling and my hands are freezing
    jennifer you are not the only one
    that sit awake until the wild feelings leave

    nothing breaks your heart
    ıt’s fireproof
    ıt’s just the way you are
    you’re fireproof

    that’s what you always say
    you’re fireproof
    ı wish was that way
  • the national ın güzide şarkısı. ilk kez dinlediğimde belki ruh halimden de kaynaklı hüzünlere gark etmişti. o yuzden belki de kafam bozukken biramı alıp içmeye başladığımda elimin gittiği kulağımın aradığı şarkıdır.
  • bir one direction şarkısı.
  • the national harikası bir şarkı. trouble will find me albümünün en iyilerinden. gerçi albümde kötü şarkı yok. baştan sona kusursuz gidiyor.
  • ayıla bayıla dinlediğimiz the national grubunun leziz işi.
hesabın var mı? giriş yap