• inanların peynirleri tatmak adına kestirip kestirip hiçbirini almadan gitmesi, kalıp peynir gibi olan fikirlerinizin sağından solundan alınan kıymıklarla zamanla ufalmasıdır.

    zira bazı insanlar var olan fikirlerini beslemek, ya da var olan fikirlerinin arasındaki kararsızlıktan kurtulmak adına fikir almazlar, yapılan daha çok kes, kopyala, yapıştırdır. kopyala, yapıştır sınırlamasında bir nebze daha katlanılabilir olan bu durum, kes işleminin dahil olması ile bir süre sonra zihinde fikir kesiklerinin oluşmasına sebebiyet verir, kağıt kesiği gibi ince ince ama derin, yakıcıdır. fikir kağıdı kesiği çok acıtır. fikir almak değil, fikir çalmaktır acıtan.

    fikrini vermek istemeyen insanların maruz kaldığıdır kendini ağırdan satmak damgası. oysa benliğinizi satılığa çıkardığınız olmamıştır hiç, belki kiralık. bir müddet birini sevdiğinizi düşündüğünüzde fikirlerinizi, düşlerinizi, geleceğinizi kiraladığınız, benliğinizde oturmasına izin verdiğiniz.

    değeri, öldükten sonra anlaşılacak fikirlerdir onlar ya da değeri öldükten sonra anlaşılacak fikirlerdir onlar; fikri (ç)alan kişinin onu yaşatamadığında ve onun öldüğünü gördüğünüzde doğduğu zihin dışı bir ortamda bağışıksız kalmaktan mikroplu fikirlere.
  • bir gün bir genç sartre'ın yanına gider ve ona bir konuda fikrini almak istediğini söyler. taşrada yaşayan hasta bir annesi vardır ve paris'te üniversite okuma olasılığı. hangisini seçmeliyim diye sorar.

    sartre şöyle cevap verir,
    "sorunun ne olduğu kadar kime sorulduğu da önemlidir, sen bu soruyu gelip bana soruyorsan, almak istediğin cevap ve aslında yapmak istediğin şey bellidir."

    fikir almak isteyen insanın birçok farklı motivasyonu olabilir. ama benim en sık gördüğüm neden sorumluluğu paylaşma ihtiyacı. büyük bir karar almak, hata yapmaktan korkan bir insan için çok zorlayıcı bir dönüm noktası olabiliyor. okul seçimi, meslek seçimi, ilişkiye başlamak, ayrılmak, evlenmek, boşanmak gibi kararlar, 'ya yanlış kararsa' korkusu ile bir türlü alınamıyor. sonra bir bilenden fikir almak istiyor insanlar. oysa bir insanın herhangi bir kararı için tek bilen vardır, o da kendisi.

    bana bu dönüm noktalarında başvuran insan çoktur. 'femme hanım ne yapmalıyım' derler. oysa femme bir yerde doğmuş, bir yerde büyümüş, bir ailenin ferdi olmuş, bir okula gitmiş, bir çevresi olmuş, zevkine göre izlemiş okumuş, sevgili olmuş, ayrılmış, aşık olmuş, evlenmiş, kızmış, barışmış, affetmiş ya da affetmemiş bir kadın. hiç kimsenin evrensel doğruları haiz olmadığı gibi o da bunları bilmiyor. kendi hayatı için doğru olduğuna inandıklarını yapıyor. onların da doğru mu yanlış mı olduğunu kesin bilemiyor tabii çünkü kimse seçmediği yolun nereye çıkacağını tam olarak bilemez ama öyle ya da böyle, tercih ettiği yolun tadını çıkarmaya çalışıyor.

    birinden fikir almak istediğiniz zaman kimden ve neden fikir almak istediğinizi bir düşünün. çünkü kendi doğrunuzu bulmanın tek yolu içinize bakmaktır.
  • sağa sola danışılıp itinayla bildiğini okuma durumu
  • bazen ihtiyaç duyulan.ufkunuz daraldığında yeni bir bakış açısı veren.
hesabın var mı? giriş yap