• halid ziya'nın izmirde yazdığı son eseridir. bu eserle birlikte ustalık dönemine giriş yapar. bundan önce izmirde yazdığı nemide , sefile , bir ölünün defterinden üslup olarak daha sağlamdır.betimleri tasvirleri uzundur.bunun için tasviri yapılan kişinin veya mekanın bütün özellikleri okuyucunun kafasında canlanır. geriye dönüşler yaparak flashback olayını romanda kullanmıştır. romanın olay örgüsü şöyledir ; ismail tayfur adında genç bir adam vardır. babası ölünce annesine ve babasının evlatlık aldığı saniha'ya bakmak zorunda kalmıştır bunun için babasının çalıştığı ferdi ve ortakları ticaretgahında kendisi işe başlamıştır.üç kuruş beş kuruş az bir ücrete çalışmaktadır. fakir hayatı yaşamaktadırlar.ismail tayfur ve saniha birbirlerini sevmektedirler ve ikisinin de hayali evlenip mutlu bir yuva kurmaktır.fakat patronu ferdi efendinin kızı hacer ismail tayfur'u sevmektedir. hacer küçüklüğünde ticaretgaha geldiğinde ismail tayfur'la durmadan şakalaşır onunla uğraşırdı. fakat tayfur kıza hiç bir şevgi beslememektedir. hacer büyüdüğünde babası ferdi efendi kızının ticarethaneye gelmesini yasaklar. bu olay hacer'i çok üzer. ağlamaktan yataklara düşer hasta olur. bu üzüntüyle mavi defter adında bir günlük tutmaya başlar. bu defterde tayfur'u sevdiğinden bahseder. babasının onunla görüşmesini engellediğinden çok üzüldüğünü yazar. bu defteri bir gün babası okur. kızının bunları kendisine önceden anlatmasını gerektiğini söyler ve kızına tayfur'la kendisini evlendireceğine söz verir.hacer'in melekzad adında arkadaşı hizmetçisi vardır. hacer'in öğretmeni ile melekzad tayfur'un evine giderler. ferdi efendinin onları nişanladığından bahsederler saniha artık hayalleri ile birlikte yıkılmıştır. bu ziyaretten hacer'in öğretmeni nedime hanım gençlere bahseldilmemesini ister. tayfur'a bahsetmemişlerdir. tayfur'un annesi besime hanım oğlunun artık zengin lüks bir hayat yaşayacağını düşünerek bu evliliği ister. saniha'da besime hanımı görerek tayfur ve annesinin mutlu olmasını isteyerek hayallerinden vazgeçer ve bu evliliğin olmasında o da çabalar.tayfur bu evliliği istememektedir.her şeyin para olmadığını düşünür. saniha ile evlenmek onunla mutlu olmak ister. hacer'le mutlu olamayacağını bilir. tayfur'un iş arkadaşı hasan tahsin ferdi ve ortakları ticarethanesinde 32 sene çalışmıştır. ferdi efendinin servetinde büyük katkısı olduğunu düşünür ve bu servetin kendilerinden birisine tayfur'a kalmasını o da çok istemektedir. tayfur bu baskılar altında hacer'le evlenmiştir. hacer bir hafta sonra mutlu olmadığını anlar tayfur'un kendisini sevmediğini anlar. bir gece uyanır yanında tayfur'u bulamayınca şüphelenir. onu aramaya kalkar içinden bir ses hacer'i saniha'nın odasına götürür. tayfur oradadır. saniha'yı çok sevdiğini söyler hacer ile mutsuz olduğundan çok bahseder. kaçmak istediğini söyler. hacer bunları duyup çok üzülmüştür odasına kaçmıştır. tayfur gelince kapıyı kilitleyip odayı ateşe vermiştir. perdeler hemen tutuşmuştur tayfur anahtarı alıncaya kadar yangın iyice büyür hacer'in elbisesi tutuşmuştur. hacer orada ölür. tayfur onu kucaklayıp evden çıkmıştır. tayfur artık delirmiştir durmadan güler. yangınla beraber ferdi efendinin serveti de yanar biter. ferdi efendi ticarethanesinde kalır . deliren damadına da maaş bağlamıştır.
  • senelerdir kitaplığımda durduğu halde hiç ilgimi çekmeyen bir kitapken, bugünlerde her nedense elime aldığım ve daha 100. sayfasında olmama rağmen beni benden alan roman. beklentilerimin çok üzerinde iyi yazılmış, sürükleyici ve anlamlı bir roman.
  • romanı nihayet bitirdim. hemen her şeyin edebi bir dille tasvir edilmesi, roman kahramanlarının olay örgüsüne katılımı, okuyucuda zaman algısının oluşturulması , gereksiz ayrıntılara girilmemesi oldukça başarılı.

    ismail tayfur ile hasan tahsin efendi'nin arkadaşlığı, beraber istanbul sokaklarındaki uzun yürüyüşleri, zengin ve fakir arasındaki gayet aşikar olan farkların insan psikolojisindeki etkisinin canlandırılması, patron-işçi arasındaki ilişkinin ve bu ilişkideki çarpıklıkların anlatılması romanın hoşuma giden yönleri. ismail tayfur un mesleğinin muhasebecilik oluşu da romana derinlik katmıştır. ne de olsa tayfur muhasebeci olarak patronun bütün parasını kayda geçirip, onun ne çok para kazandığına şahitlik ederken kendisi patronun onca paranın içinden lütfettiği küçüçük bir maaşla geçinmeye çalışan bir işçidir.

    ayrıca roman sadece 183 sayfa. halit ziya pek çok detayı böyle kısa bir romana sığdırmayı başararak okuyucunun kitaptan sıkılmasının da önüne geçmiş. ancak yine de son kısma doğru saniha ve hacer in aşklarıyla ilgili bölümlerde tekrarlara düşmüştür.

    halit ziya romanda paranın, zenginliğin aşktan üstün olamayacağını anlatmaya çalışmış ve dönemin romantizm etkisiyle olsa gerek ferdi efendi ye zenginliğinin sembolü olan evini kaybettirmişken, hacer i öldürmüş ve ismail tayfur u da delirtmiştir.

    kendi naçizane fikrim zenginlik aşka gayet üstün gelebilir. bir kere insan değişir. yaşam şartları değişirse sınıf atlarsa (veya kimi zaman da sınıf düşerse) kesinlikle kişiliği de değişir. şu durumda ismail tayfur un zenginlik ortamında değişimini okumak bana delirmesinden daha gerçekçi gelirdi.

    romanda atlanan bir diğer şey de cinsellik. hacer daha 15 yaşında tazecik, anladığım kadarıyla güzel ve kocasına aşık bir kadın. aşk ya da sevgi hissetmiyorsa bile hiç bir erkeğin böyle bir kadının aşkı ve vücudu karşısında direnebileceğini zannetmiyorum. aslında yazar gerdek gecesinden bir nebze bahsetmiş olsa da aynı yatağı paylaşan bir erkek ve kadın arasında hissedilebileceklerden hiç bahsetmiyor ya da dönemin muhafazakarlığı içinde bahsedemiyor. gene de aşk-ı memnu nun da aynı dönemde yazıldığını düşünürsek belki de anlatılabilirdi. son sahnede ismail tayfur la saniha arasında bir şeyler oluyor ama sonu seksle mi bitiyor yoksa kitapta dediği gibi bir iki didişme mi oluyor anlaşılamıyor.

    ha bir de hiçbir kadın gerdek gecesinin sabahında babasının kollarına koşup ağlamaz. bu durum yanlış anlaşılır. annesine veya bir kadın arkadaşına dert yanabilir ama bunu babasına yapmaz. bu sebeple hacer in gerdek gecesinin sabahında babasına koşup ağlamasını pek manasız buldum.

    ben ferdi ve şürekası'nı beğendim. romanın isminin böyle olması da manidar; çünkü romanın özü aşk hikayesinden ziyade bu şirket içindeki patron işçi arası çarpıklıkları göstermek. demek ki halit ziya kapitalizmin yeni yeşermeye başladığı bir dönemde, işçi sınıfının hakkı olan yaşamı idame ettirebilecek bir maaş, sigorta, emeklilik, makul çalışma saatleri gibi hakları kazanması gerektiğinin farkındaymış.
  • (bkz: şüreka)
  • mehmet rauf tarafından tiyatroya uyarlanmış olan bir halit ziya uşaklıgil romanı.
  • --- spoiler ---

    ah be ismail tayfur, ferdi'nin teklifini ilk duyduğunda ailenle açık açık konuşsan bunların hiçbiri olmayacaktı.
    --- spoiler ---

    her anı sanki film karesiymiş gibi ustalıkla tasfir edilmiş, edebi açıdan müthiş ama olay örgüsü anlatımın gölgesinde kalmış roman. gerçek hayatta, birbirlerini bu kadar seven bir aile içinde iletişimin bu kadar kopuk olabileceğini düşünmüyorum. bu kopukluk romanın dayanak noktasını oluşturmuş ve bu çürük temel kitap boyunca geçen olayların inandırıcılığını azaltmış diye düşünüyorum.
  • halid ziya uşaklıgil'in kanımca en güzel kitabıdır. tamam, belki mai ve siyah ile yarışırlar ama aşk-ı memnu'dan daha iyi olduğu kesindir.
  • aşk ateştir, deliliktir fikrini tersine çevirmiş ve aşk yoksa ateş vardır delilik vardır diyen bir roman. bu yönüyle beğendiğim bir roman oldu. klasik bir servetifunun romani. ask aci sevip kavuşamamak siyah tonlar kırık hayaller vs. bunun üzerine bu romanda bir de sinif farklılığı ilave edilmiş. son kismi biraz eylül romanını hatirlatmadi dersem yalan olur. zaten dönemin bir buyuk yazari da mehmet rauf. sunu da söylemek lazım halid ziya sadece aşkimemnu ve mai ve siyah romanlarında ibaret değildir de dedirtiyor. bu adam boşuna modern türk romanının babasi sayılmıyor.
hesabın var mı? giriş yap