• entelektüeller ailesinin bu alt grubu genelde köyden göç etmiş, şehirde okumuş ama ne şehirli ne de köylü olabilmiş, bir dereceye kadar aydınlanmış insanlardır. engin birikimleri ile koyu tabularını yan yana görüp şaşırırsınız, kurmaya çalıştığı feodal anlaşma düzeni** reddedilince, istenmeyince onlarda sizinle aynı şaşkınlığı paylaşabilir.

    büyük şehirledeki iş güç sahibi aile babalarında* örneklerine sık sık rastlayabiliriz.
  • feodal aydınlarımızın küçük bir bölümünü oluşturan gurubumuzdur. entellektüel'i küçümseyen halkımızın entellektüel'e taktığı entel ismini -sıfatınını demeliydim- (bilmeden de olsa) haklı çıkarmaktadırlar. belki de bu sahiden bir paradokstur. neyse... allah, onları ilahi adalet adına eşcinsel erkek evlat sahibi ya da hamileliğinin 8.nci ayında (lütfen) evlenen kız çocuk sahibi yapar işallah...
  • ne olduğu belli olmayandır.
    özellikle ilişki içindeyken eline ayağına bulaştırır. feodalim ben der ama yalnızca kıskançlıkla bunu gösterir.
    bu kişinin feodal yanı beslensin diye kendini adadıkça, entel yanıyla sorumsuzluk yapar.
    entellektüel özgürlükçü yanı işine gelmeyen zamanlarda her zaman kurtarıcısıdır. oturup meseleyi çözmez o ağırlığı, feodalliğiyle.

    bi hatan olursa senin karakterini, yaşananları göz ardı eder. feodalim ben,düzüm yanlış yaptın der.
    sonrası zaten işkence.
  • özellikle bi problem sonrası güzellikle laf anlatmaya çalışıp sonuç alamayınca, sonunda çıldırdığınız zamanlar; " işte sen böylesin, zora gelemiyorsun" tepkisi alacağınız kişilerdir.

    sakinlikten, iyilikten anlamadıkları yetmezmiş giibi, agresif yaklaştığınızda da her türlü suçlu olmanızı sağlayacak söylemlerde bulunurlar.
    tamam suçlu benim uzamasın diye kabul etseniz de, suçlayacak başka şeyler bulurlar. bununla beslenirler çünkü. yeter ki suçsuz olsunlar.

    herşey güzelken böyle söylemiyordun derler bir an. sanki o güzelliğe dönmek için sakince konuşmaya derdini anlatmaya çalışmamışsın gibi.
    yine suçlusundur yani.
  • "üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. bana, “ne olmak istiyorsun? “dedi.
    “entelektüel olmak istiyorum.” dedim.
    “senden entelektüel olmaz” dedi.
    şaşırmıştım, sonra, kırılgan bir ses tonuyla;
    “dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersiniz deyim. okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren, hep benim?" dedim.
    “senden entelektüel olmaz”dedi.
    çok kızmıştım!
    "doç. tezlerin konularını bile ben öneriyorum" dedim.
    prof. gülümseyerek geriye yaslandı.
    "senden çok iyi bir araştırmacı olur. ama entelektüel olmaz. nedenine gelince,sana entelektüel olamazsın dediğimde,bana bir entelektüel gibi “niçin olmaz?" diye sormadın, aksine alındın ve hiddetlendin. yazarlık bilgi işidir. entelektüellik bilgi değil,davranış biçimidir. bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir. okulun önüne bak. hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. her sene model yenilerler. gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı?niçin bu şekilde yaşıyorlar. çünkü o ünvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları feodal bir köylü. güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez. entel feodal köylülere artık diploma ve ünvan da yetmez.
    tıpkı paranın yetmediği gibi.

    tamer yazar
  • bunlarda her daim bir olmamışlık vardır, 100 metreden anlaşılır.
hesabın var mı? giriş yap