*

  • (bkz: moderatör)
  • kaşınan bünyelere bir nevi vazelin. (bkz: çok güzel olmuş)
  • (bkz: fasilitatör)
  • bir sertifika belgesinde gördüm bu kelimeyi ilk defa; neyin türkçesi olduğunu da çıkartamadım, sonunda "promoter" herhalde diye karar vermiştim. tdk'da bile yok tanımı.

    türkçe kullanımlar güzel ama anlamsız olmasa! "moderatör"den anladığımız ve "kolaylaştırıcı"dan anladığımız hayli farklı değil mi??
  • arabulucuların fonksiyonlarından birisidir.
  • diyalog/tartışma kolaylaştırıcılığı (facilitation) üzerine konuşursak temelde farklı koşullardan, bölgelerden, inançlardan ya da çıkarları uyuşmaması beklenen kurumlardan insanların bir araya gelmeleri halinde yapıcı sonuçlara ulaşmaları için diyalog sürecini kolaylaştıran kişidir.

    facilitator rolünü üstlenen kişi belirlenen amaca (ortaklık, karşılıklı anlayış, çatışma çözümü, ekip çalışması vesaire) ulaşılabilmesi için grubu sürekli gözlemler ve diyaloğu/tartışmayı yönlendirir. televizyonda izlediğimiz tartışma programlarındaki moderatörlere benzeyen bir iş aslında temelde.

    benzerlikler ve farklılıklar arasındaki dengeyi korumak, birini diğerine feda etmemek, süreçte hangi noktada olunduğuna bağlı olarak konuyu derinleştirmek ya da genele çekmek, herkesin kendini ifade ettiğinden emin olmak, sessiz kalan tarafların görüşlerini tartışmaya dahil etmek, gerektiğinde toplantı sırasında temsil edil(e)meyen yaklaşımları ortaya atmak, genel olarak konunun amaca uygun biçimde sağlıklı ve derinlemesine tartışılmasını sağlamak görevlerini üstlenir.

    bu noktada en önemli iki prensip yani nötr olmak (neutrality) ve çok taraflılık (multipartiality) vazgeçilmez sayılır. diğer diyalog araçlarıyla bunlar çatıştığında her zaman ilk ikisi korunur.

    nötr olmak dediğimiz şey ciddi bir hazırlık ve pratik gerektirir. örneğin siz koyu fenerbahçelisiniz ve taraflardan biri takımınıza saydırıyor. yüz ifadenizle ya da sözlerinizle "tarafınızı" belli etmeniz facilitator rolü içinde kesinlikle kabul edilemez. bunun için sizi tetikleyen hassas konuları belirleyip alternatif senaryolara hazırlıklı olmanız gerekir.

    facilitator rolünü üstlenen kişi tartışmanın içeriğine hiçbir şekilde müdahale etmez ya da kendi görüşleriyle katkıda bulunmaz, yalnızca eleştirel düşünceyi kamçılayacak sorular sorar. bunu yaparken de aslında katılımcılara nasıl sorular formüle edilmesi gerektiğine dair bir model olur. uygun zamanlarda tartışmanın geldiği noktayı özetleyen kısa konuşmalar yapar ve geri çekilir. insanların ağızlarından çıkanların etkisini anlayabilmeleri için bazen müdahale edip o belli cümleyi neden kurduğunu sorması da konuşan kişinin görüşünün altında yatan sebepleri analiz edebilmesi bakımından etkilidir.

    fakat tüm bunlar aslında katılımcılara farkındalık kazandırmak içindir. sizin ne kadar muhteşem müdahalelerde bulunduğunuz değil, katılımcıların deneyimi önemlidir dolayısıyla egosu yüksek insanlar için bence zor bir meslektir. siz söze girip durduğunuzda değil de grup kontrolü ele alıp birbirlerine sorular sorarak tartışmayı kendi kendine yürüttüğünde başarılı olmuş sayılırsınız. temel amaç insanlara kendi başlarınayken de gereksiz yönlere sapmadan tartışma yetisi kazandırmaktır. sonuca yaklaşırken facilitator ne kadar az söze giriyorsa işler o kadar yolunda demektir.
  • bir kaç yıl evvel katıldığım bir forumda yöneten kisi kendini moderatör yerine kolaylastırıcı olarak tanımlamıştı. ilginç oldugu kadar ilham verici bulmustum bu kelimeyi.

    yaşam yolculuğumuzda bize bazen kısa, bazen uzun süreli eşlik edecek arkadas, dost veya eş seçimini yaparken öncelikle bizim icin kolaylaştırıcı olmalarına dikkat etmemiz gerektigine inanıyorum. hayatımıza alacagımız insanların bizi yormalarını istemeyiz. peki biz hayatı kendimiz icin neden bu denli zorlastırıyoruz? fiziksel ve mental anlamda bu kadar tükenmiş ve bu kadar yorgun hissetmemizin sebebi ne olabilir?

    hani hep derler ya kendimizi fazla ciddiye alıyoruz diye , bana kalırsa kendimizi ciddiye almamızın bir sakıncası yok, kainatta "ben"den yalnızca bir tane olduğu icin, ciddiye alınmayı hak ediyorum. ama yüklerimizi, sorumluluklarımızı cok fazla ciddiye alıyoruz, hatta abartıyoruz. düşünsenize akıllara durgunluk verecek, muazzam ötesi bir program yüklenmiş bedenimize. aynı anda binlerce sistem birbiriyle koordineli olarak bizim bilinçli en ufak katkımız olmaksızın, kesintisiz bir şekilde kusursuz calısıyor. bizlerse katkı yapmak şöyle dursun doğumumuzdan itibaren sistemi çökertmek icin elimizden geleni yapıyoruz.
    yalnızca bir an görmek için bedenimizde nasıl bir programın işlemekte oldugunu düşünürsek , bize sunulanın degeri karsılığında yapmakla yükümlü oldugumuz şeylerin devede tüy bile olmadığını kavrayabiliriz. tek yükümlülüğümüz hayatı önce kendimiz sonra çevremiz icin kolaylaştırmak ve güzellestirmek, bu kadar zor olmamalı .

    kısacası denizde bogulmak icin var gücümüzle cırpınıp duruyoruz, oysa yalnızca durup beklesek , hiçbir sey yapmamıza gerek kalmadan su bizi kendiliginden yüzeyde tutacak. birseyin degerli olabilmesi icin cok büyük güclüklerle elde edilmesi gerektigi kodlanmış bilinçaltımıza, dolayısıyla hayatta kalmak icin sürekli savasmak zorunda oldugumuza inandırmışız kendimizi. kolay olabilecegi ve kolaylaştırıcınn biz oldugumuz gercegi aklmızdan bile geçmiyor .

    tanım: moderatör
  • bu kişi konferans ve panellerde konuyu açan, sunan, yönlendiren, sorularıyla konuşmacıları motive eden kişidir yeri
    geldiğinde.

    iyi bir kolaylaştırı* konunun ilgi çekici yanlarının altını çizerek, bunu vurgularak izleyici. sempatik bir kişilikse oturumları sevimlileştirebilir.
  • yeppisyeni bir mesleğimsi daha. nereye çeksen oraya gidebilen, demek ki hiçbir yere gidemeyen... bir eylemin ya da mesleğin özelliklerinden biri olabilecek bir kavramın tek başına anlamlıymış gibi meslekleştirilmesi. fasilitatör denince daha havalı tabii.
    serbest çağrışım: (bkz: fluffer)
hesabın var mı? giriş yap