• (bkz: ezop)
  • birer ikiser paragraflik yuzlerce hikayeden olusan, her kucuk hikayeden cikartilacak bir ders olan yazilar.
  • ezop masalları, önceleri manzum olarak anlatılmış daha sonraları yazıya geçirilmiş didaktik ürünlerdir. bu masallar, insanlara toplumsal düzen içerisinde mutlu yaşama yollarını göstermeye çalışır, ahlâkî değerleri benimsetme amacını güder. kaynaklarda fabl türünün kurucusu olarak anılan ezop, bir halk ozanı görevide görerek toplumun belleğinde birikmiş olan anlatılarla birlikte kendi deneyimlerini ve gözlemlerini de dile getirmiştir. hatta bu anlatılara benzeyen birçok masal, daha sonraki devirlerde gerek yazarlar gerekse anlatıcılar tarafından ezop’un masallarına dahil edilmiştir ezop masalları ilk kez m.ö. 300 yılında demetrios phalereus tarafından, ikinci kez m. s. 100 yılında babrios adlı bir şair tarafından 10 kitap halinde yeniden derlenip yazılmıştır. ayrıca latin edebîyatında augustus ve quintilianus, onun masallarını çok beğenirler. bu masalların mutlaka latin diline aktarılması gerektiğini bildirirler. phaedrus, masalları ilk kez latinceye aktarır. bundan sonra avianus da masalları yazmayı dener. xiv. yüzyılda planudes adlı bir rahip masalları düz yazı şeklinde yazar. xvii. yüzyılda ise fabl ustası sayılan la fontaine, büyük oranda bu masallardan yararlanarak la fontaine masalları diye anılan eserini ortaya koyar.
    (bkz: sadi)
  • amerikan hukumeti* tarafindan yayinlanan uygulamasi vardir.

    ios
    android
  • "the wind and the sun had a bet,
    the wayfarers' cloak which should get:
    blew the wind, the cloak clung;
    shone the sun, the cloak flung
    showed the sun had the best of it yet."
    aisopos

    poyrazla güneş, bir gün başlamışlar çekişmeye.
    biri demiş, "ben güçlüyüm", öteki demiş, "yok ben daha güçlüyüm."
    en sonunda: "şu yolcunun sırtından giysilerini hangimiz çıkarırsak en güçlümüz odur" demişler.
    önce işe poyraz girişmiş:
    bir esmiş, bir esmiş... bakmış ki yolcu üşüyüp giysilerine daha sıkıca sarınıyor, esmesini bir kat daha arttırmış. ama adamcağız soğuktan büsbütün rahatsız olup arkasına bir şey daha almış.
    poyraz işi beceremediğini görünce güneşe bırakmış.
    güneş önce yavaştan almış; yolcunun arkasına sonradan giydiği elbiseyi çıkardığını görünce, ısısını artırmış, başlamış yakmaya.
    en sonunda yolcu, ısıya dayanamamış, üstünde nesi var nesi yok hepsini çıkarıp ırmağa, çimmeye girmiş.
  • iş bankası yayınlarından uygun fiyata alınıp okunabilir. ismi masal olduğu halde (ön sözde aslında masal değil mit olduklarını açıklar) neden büyüklerin de okuması gerektiği yazar.
  • ezop* masallarından birinde* şu sorunun cevabını arar: fırtınalı bir günde kim daha güçlüdür, meşe mi yoksa saz mı?

    meşe bütün ihtişamıyla fırtınaya direnir ama eninde sonunda kırılır.
    saz ise asla kırılmamak için tatlılıkla eğilir.

    bütün fırtınalar geçiyor. jüpiter'inki bile küçülüyor. yanlış zamanda meşe gibi davranmak bir hata olabiliyor.

    binyıllar geçmesine rağmen bize öğüt veren atalarımızın olması da insanlığın sanat vasıtasıyla kurduğu kendi küçük solucan deliğinin bir ispatı.
  • sağduyu sıçmak
    “söyler misin bana, neden sıçtığımızda, genellikle dışkımıza bakarız?”
    ezop şöyle açıkladı;
    “eskiden, kolay ve lüks hayatından ötürü zamanının çoğunu sadece oturup sıçarak geçiren bir prens varmış.bir keresinde o şekilde o kadar uzun oturmuş ki ne yaptığını unutmuş, sağduyusunu sıçmış.o günden beri insanlar sağduyularını da aşağıdan göndermemek için dikkatli,kamburlarını çıkararak sıçarlar.ama korkma sende olmayanı zaten sıçamazsın.”
    umberto eco‘nun çirkinliğin tarihi kitabından.
hesabın var mı? giriş yap