*

  • museviligin bozulduguna inanan ve koyu inanclara sahip bir yahudi tarikati.
  • kumran metinlerini yazdigi iddia edilen topluluk.
  • yerleşmiş oldukları kumran vadisi yakınlarındaki bir mağarada bulunan ölü deniz yazıtları adı verilen el yazmaları sonucu varoldukları kesinleşen , bu keşiften önce efsane olarak adledilen yeryüzünde yaşayan melekler gibi yakıştırmalara maruz kalmış gizemli topluluk. vejeteryan bir toplulukturlar ve asla hayvan kurban etmezler. her zaman beyaz giysiler giymeleri nedeniyle meleküt oldukları söylenegelmiştir. zamanın hristiyanları gibi yağ ile kutsanmak yerine abdest almayı suyla kutsanmayı tercih etmişlerdir.
    efsanelerde tekrar tekrar bahsedilen bir olay da bir zamanlar kudüs çevresinde örülü olan duvarın üzerinde adını bu alışılmadık insanlardan almış bir kapı -esseniler kapısı- bulunmasıdır.kimse tarafından bilinmeyen hatta varlıkları sürekli inkar edilen bir topluluğun böylesi önemli bir yerde kendi adına bir kapısı olması fazlasıyla ilginçtir.
    bazıları onlara sessiz insanlar adını vermiştir.bunun nedeni olarak saatlerce meditasyon yapmaları ve ruhsal öğretilere fazlasıyla inanmalarıydı. doğadaki belli güçlerle kurulan bağların seslerle kırılmasını önlemek amacıyla da sustukları söylenegelir.
  • esseniler, bir görüşe göre hz musa'nın orjinal yahudilik öğretisini bir başka görüşe göre de mısır uygarlığı'nın ezoterik ve hermetik öğretisini uygulayan dışa kapalı, ufak bir topluluk idi.

    kimi çevrelerce hz isa'nın da bu topluluk tarafından hz zekeriya'nın gözetimi altında eğitildiğine inanılır. hz isa, almış olduğu batıni bilgileri kullanarak, dışa açılmış ve peşine büyük bir kitleyi katmıştır.

    ayrıca esseniler, uygulamış oldukları sıkı kardeşlik anlayışı ve ritüeller ile de bugunkü kimi kapalı örgütleri andırmaktadır.
  • musa´dan sonra yahudilik´teki dinsel yozlaşma, eski ahid´in tahrif edilmesi, inançlı yahudileri rahatsız etmiştir. musa´ın ezoterik öğretisini yüzyıllardır bünyesinde barındıran esenni kabilesi bu yozlaşmalardan uzak kalabilmek için yehuda çölü’ndeki kumran´a çekilmişlerdi. isa´nın bu kabileden olduğu veya bu kabileye katıldığı ve üstün zekası sayesinde bu gizemli mezhebin en üst basamaklarına kadar ulaştığı ve mezhebin tüm gizli bilgilerini edindiği sanılmaktadır.

    esenni toplumuna giriş ciddi kurallara bağlıydı. aday bir eğiticiye itaat etmek zorundaydı. eğitim, adayın kabulünden 1 yıl sonra başlar, bu süre zarfında beyaz bir örtü giyen aday dış alemde olmasa bile kardeşlik üyesi olarak da kabul edilmezdi. periyodik olarak ritüelik banyolarla temizlenir, adayın karakteri, yaşam tarzı ve zihinsel durumu incelenirdi. gizemleri anlayabilecek zihinsel durumda olan adaylar iki yıl süre ile sınamalardan geçirilir, kabul kararı, adayın zihinsel gelişimini yakından incelemiş kişilerin oluşturduğu bir konsey tarafından verilirdi. seçim pozitif olarak ortaya çıktıktan sonra aday, ritüelik sofralara katılmaya hak kazanırdı.

    çünkü kişiler her yıl verilen tezlerin incelenmesi sonucu akıl ve olgunlaşma durumlarına göre değerlendirilir, başarılı olmayanlar geri derecelere bırakılırdı.

    eseni kurallarına göre, her kardeş mesul olduğu kişiyi inisiyasyon yönünde eğitir, kişisel çalışması sonucu edindiği deneyimleri de bu kişi ile paylaşırdı. üyelere birbirlerini kollamaları ve kardeşliği bozacak duygusal davranışlardan kaçınmaları öğütlenirdi. doğruluğun en büyük meyvesi herkesin duygularını kontrol etmesiyle alınır deniyordu. kurallara göre hiç kimse bulunduğu derecenin altına inemez ve üstündeki toplantılara katılamazdı. tüm toplumun ancak bu yöntemle gerçek bir akıl ve hikmete ulaşabileceği kabul edilirdi.

    en önemli ritleri sofra adabına aitti. her toplantıdan önce kullanılacak elbiseler yıkanırdı. sofra büyük bir sessizlik içinde açılır ve üye olmayanlar sofraya alınmazdı. seçimle gelmiş olan başkanın toplumu kutsallaştırmak amacıyla bir dua okur ve yemeğe ilk katılanlara uzun ve anlamlı bir yemin ettirilirdi. aday, allah'a sürekli ve kesin saygı göstereceğine dair yemin eder ve insanlar arasında adaleti hiç kimseyi kayırmadan uygulayacağı, güç durumdaki inisiyelerin daima yanında olacağı, düzenin şefine itaat edeceği, boş sözlere inanmayacağı, herkesi gerçek bir şekilde seveceği ve ellerini daima temiz tutacağına dair yemin ederdi. ve yemin, esenni gizemlerine ait hiçbir şeyi üyelerden saklanmayacağına, bu gizemler dışında değişik hiçbir düşünceyi ileri sürmeyeceğine, kendisine verilmemiş olan bilgileri hiç araştırmayacağına, ve esenni düşüncelerinden dolayı kendisine karşı cephe alınsa bile, bu düşünceleri ölünceye kadar savunacağına söz vererek devam ederdi.

    çalışmaları sırasında hiç kimse gizeme ait bir metni açıklayamaz, kişinin sözü kesilerek konuşulmaz ve sıra gelmeden söz alınmazdı. oturumu ileri gelenler açar ve konuyu kıdemliler derinleştirirdi. ancak bundan sonra her üyenin elde edilen bilgilere değinmek ve yeni gelişmelere katkıda bulunabilmek yetkisi vardı. bir esenni, söz almak istediğinde ayağa kalkar ve konuşmasına “benim herkese bir sözüm var” diye başlardı.

    1947 yılında, kumran´da bulunan deri, papirüs ve bakır levhalar üzerine el yazmaları, bu gizemli tarikat hakkında bugün bilinenlerin en önemli kaynağını oluşturmaktadır. tarihe ölü deniz yazmaları olarak geçecek olan bu yazmaların sırrının çözülebildiğini söylemek için ise daha çok erkendir.

    metinler daha çok deri üzerine yazılmış olmakla birlikte, papirüs ve bakır üzerine yazılmış metinler de vardır. bu metinlerin dilleri ibranice, arami dili ve yerel dillerdir. bu belgeler aynı zamanda bunları yazan topluluğun inançları ve yaşayışları hakkında da bilgi vermektedir.

    metinlerin en eskisi mö 250, en yenisi ise 68 tarihine tarihlenmektedir. 68 tarihi aynı zamanda kudüs´e giden romalı orduların kumran kentini yıktıkları tarihtir. yazmaların bir yahudi tarikatına ait oldukları konusunda araştırmacılar görüş birliğine varmışlardır. en olası olarak görülen topluluk ise esenilerdir.

    topluluğun öğretilerinde en ilgi çekici husus, zerdüştlük'te olduğu gibi iyi ve kötü güçlerin karşıtlığının önemli bir yer tutmasıdır. iyi güçlere hükmeden güç, topluluk tarafından “ işık prensi” diye adlandırılmaktaydı. onun emrindekiler ise “işığın oğulları” olarak adlandırılıyorlardı. onların karşısında ise, kötü güçlere hükmeden “karanlıkların prensi” vardı. emrindeki güçler ise “karanlıkların oğulları” idi.

    burada dikkat edilmesi gereken husus, işık ve karanlıklar prensinin iyi ve kötü tanrılar olarak düşünülmesi gerektiğidir. çünkü her ikisi de tanrı tarafından insanlar için yaratılmıştır. ancak iyi ve kötünün savaşı hüküm gününe kadar sürmektedir. bu bölümler bize hıristiyanlığın kökeni, başka bir deyişle hıristiyanlık'taki şeytan kavramının kökeni hakkında bilgi vermektedir.

    kişilerin “işığın oğullarına”, ya da “ karanlığın oğullarına” katılmaları tamamen tanrı´nın önceden yaptığı bir seçim olarak belirlenmiştir. karanlığın oğulları sonsuza dek böyle kalacaklardır. işığın oğulları yanlış yollara da sapabilirler. ancak “tanrı ve işık prensi” bütün işık oğullarının yardımına gelecektir. böylece toplulukta tanrı´nın onları kurtaracağına dair her zaman bir güven hüküm sürmektedir. bu güven daha sonra hıristiyanlık´´ta da islam´da da karşımıza çıkacaktır.

    bir başka enteresan husus ise, hüküm gününde ödüllendirme ve cezalandırma kavramlarının oluşudur. hüküm günü geldiğinde, “ölüler topraktan kalkacaklar” ve son mücadele başlayacaktır. seçilmiş olanlar sonsuz mutluluk dolu bir yaşamı yaşayacaklar, karanlık oğulları ise, karanlıkların ateşi içinde tamamen yok oluncaya kadar acılar içinde kıvranacaklardır. kurallar yazmasında geçen bu bölümler de bize hıristiyanlığı ve islam´ı anımsatmaktadır.

    topluluğun doktrinlerinin önemli bir öğretisi de mesih beklentisidir. ancak mesih kavramı topluluk yazmalarında oldukça karmaşıktır. klasik mesih öğretisine bağlı kalınmakla birlikte mesih-rahip, mesih-kral, adalet-üstadı gibi kavramları birbirine karışmış haldedir. yazmalarda “more hassadek” olarak adlandırılan adaletin efendisi, adalet üstadı ya da adil olan bu kişi, beklenen mesih´ten farklı bir kişi idi. bu yazmalar göre, isa´dan önce 180 – 60 yılları arasında yaşamış olduğu bildirilen adalet üstadı ölmüş birisidir ancak dönüşü beklenmektedir. şaşırtıcı olan husus, adalet üstadı ile isa arasındaki benzerliktir, çünkü adalet üstadı tanrı´dan direkt olarak vahiy alan kimse olarak gözükmektedir.

    yazmaların bulunması ve okunması, hıristiyanlığın orijinalliği konusunu da tartışmaya açmıştır. hıristiyanlık ile ilk defa söylendiği iddia edilen savların bu yazmalarda varolması bu dinin tarihinin yeniden yazılması gerektiğini ortaya koymaktadır.

    yazmalarda geçen ilginç bir terim de tanrı´nın oğlu terimidir. hıristiyanlıkla birlikte ortaya çıktığı sanılan bu terim yazmalarda mevcuttur. “o dünyada büyük olacak, ve o´nun adı tanrı´nın oğlu olacak ve o´nu en yüksek olan´ın oğlu diye çağıracaklar. o´ nun krallığı sonsuz krallık olacak ve yolu gerçeğin yolu olacak. o dünya yüzüne barış getirecek. yüce tanrı onun efendisi olacak. onun hükümdarlığı sonsuz hükümdarlık olacak.”

    luka incili´ne bakacak olursak bu metin ile büyük paralellik görürüz: “sen tanrının lütfüne eriştin. bak gebe kalıp bir oğul doğuracaksın, adını isa koyacaksın. o büyük olacak, kendisine en yüce olanın oğlu denecek. rab tanrı ona atası davut´un tahtını verecek. o da sonsuza dek yakub´un soyu üzerinde egemenlik sürecek ve egemenliğinin sonu gelmeyecektir.”

    isa´nın esensilerle olan ilişkisi hakkında daha bir çok ipucu vardır. incil´de isa hakkında geçen bir çok bölüm ile ölü deniz yazmaları arasında ilişki vardır.

    - isa´nın son yemeği esennilerin komünyon yemeği ile bağlantılıdır. ölü deniz yazmalarında şarap ve ekmekle nasıl yemek yendiği, yemeğe şarap ve ekmeğin kutsanması ile nasıl başlandığı ayrıntıları ile belirtilmiştir.

    - esensi takvimine göre yıl 364 gün idi ve 52 haftaya bölünmüştü. buna göre bayramlar her yıl aynı güne rastlamaktaydı. esenni geleneğine göre bayram (fısıh/hamursuz) çarşamba gününe düşmektedir. dolayısıyla da bayram yemeği salı akşamı yenmektedir. isa da salı akşamı paskalya yemeğini yemiş, aynı gece tutuklanmış ve cuma günü çarmıha gerilmiştir.

    - isa etrafında on iki havari toplamıştır. kumran topluluğunda da yüksek konsey on iki kişiden oluşmaktadır.bu aynı zamanda on iki kabilenin bir sembolüdür.

    - sayılarla ilgili bir başka benzerlik markos´ta geçer: “isa onlara, küme küme yeşil çayırların üzerine oturmalarını buyurdu. halk, yüzer, ellişer kişilik bölükler halinde oturdu.” aynı düzen ölü deniz yazmalarında da geçer: “ bütün herkes düzen haline geçecek, herkes birbiri arkasına yüzer yüzer, ellişer ellişer, onar onar ”

    isa´nın esseni gizli bilgilerine ulaştığı kuvvetle muhtemeldir, zira doğumundan 30 yıl sonra birden bire mesih olarak ortaya çıkan isa, vaazlarında, kendisinden 150 yıl önceki yazmalarda belirtilen hususların aynısını dile getirmektedir.

    ancak isa, peygamberlik döneminde esenni davranışlarına ters düşmüştür. “temiz olmayanlarla” ya da “günahkar”larla yemek yemesi, yemeği ritüel gibi gören ve temizlenmeyi şart koşan esenni düşüncesi ile çakışmıştır. diğer taraftan isa, vaazlarında esenni sırlarını toplumla paylaşmış ve esenni ritüellerine göre ölümcül suç işlemiştir. esenni düşüncesinin ezoterik ve inisiyasona dayalı olmasına rağmen, isa seçim yapmadan müritlerini toplamıştır. bu yüzden isa, esensiler tarafından, onların düşüncelerini ortaya koyan, ancak uygulamalarına karşı çıkan bir “sapkın” olarak nitelendirilmiştir.

    isa, 30 yaşlarında mesih olarak ortaya çıkmadan önce 2 yıl boyunca gezgin vaiz olarak faaliyet göstermiştir. isa´nın bir peygamber olarak geleceğini bildiren vaftizci yahya onu vaftiz etmiştir. vaftizci yahya´nın da esenni olduğu düşünülmektedir, zira vaftiz bu kavme öz bir adettir.

    esenni, isiyim kelimesinin çoğulu olup, isiyim ibranice “ ketum kişi” anlamına gelmektedir. eseniler kendilerine tıpkı luviler gibi “işığın çocukları” derken tüm haricileri, diğer yahudiler de dahil olmak üzere “ karanlığın çocukları” şeklinde tanımlarlar. dolayısıyla, ismini de isiyim mezhebinden alabileceği düşünülen isa, ezoterik bir eğitim görmüş, üstün zekası sayesinde mezhebin en üst derecesi olan “işığın oğlu” mertebesine ulaşmıştır.

    isa´nın öğretileri, mezhebin öğretileri ile çakışmaktadır: felsefeleri ahlak, fazilet ve uhuliyet üzerine kuruludur. savaşa karşıdırlar. yardıma muhtaç olan herkesin yardımına koşarlar, kesinlikle mal-mülk edinmezler, tüm varlıklarını toplum ile paylaşırlar, evleri tüm mezhep üyelerine açıktır. seyehate çıktıklarında yanlarına bir şeyler almazlar, zira ihtiyaçları gittikleri yerdeki diğer mezhep üyeleri tarafından karşılanır.

    esenni öğretisi, musa´nın ezoterik kabala doktirininden başka bir şey değildi. esenniler arasında en üst dereceye kadar çıkan isa, üstün zekası sayesinde bununla yetinmeyerek daha fazla şey öğrenmek istedi, vaftizci yahya ile birlikte iskenderiye´ye gitti, döneminin en güçlü ezoterik ekollerinin yaşadığı hindistan ve tibet´te öğrenim gördü.
  • "esseniler cemaatine ait tomarların bir kısmı, eski ahid metinlerine ait fragmanlardan meydana geldiği için kitab-ı mukaddes tarihinin yeniden değerlendirilmesinde önemli bir kaynak olmuştur. ayrıca, tarihlendirilmesi konusunda çeşitli görüşlerin ileri sürüldüğü eski ahid apokrifası kabul edilen bazı metinler de bu elyazmaları arasında bulunmuştur. bunun dışında, o güne kadar bilinmeyen bazı eserler de ortaya çıkmıştır. bunlar, kumran'da yaşayan cemaatin inanç ve ibadet esaslarının yer aldığı ve cemaat içinde kullanılan metinlerdir. ayrıca, bu metinler içerisinde, papiroloji uzmanı bir cizvit olan joseph o'calaghan'ın incelediği 7 numaralı mağarada tarihlendirilmesi 50 yılından sonra olmadığı kesin olan grekçe bir fragman bulunmuştur. bu fragmandaki yazının, yapılan araştırmalar sonucunda markos incili'nin 6/52-53 cümleleri olduğu ortaya konmuştur ki, bu durum esseniler'in sadece yahudi kutsal kitaplarını değil, aynı zamanda incil metinlerini de okuduklarını göstermektedir. bununla beraber, daha henüz kumran'dan çıkarılan metinlerin tamamı yayınlanmamıştır."

    http://www.koprudergisi.com/…goster=yazi&yazino=740
  • essennliler'e ait bilgileri 1947'de bedevi bir çocuk bulmuş. 66 yılında essennliler bir yahudi isyanına katılınca, kavimleri de kumran'ın 68'de romalıların şehri yok etmesiyle son bulmuş. hristiyanlıkla aralarında ciddi bir ilişki vardır ki, bazı kaynaklar isa'nın öğretilerini bu topluluktan aldığını iddia eder.
  • josephus'un farisi ve sadukilerin yaninda bahsettigu ucuncu ekol. esseniler hakkinda bilinen bilgilerin kaynagi josephus ve philon'dur. onlar hakkinda rabbanik kaynaklar hicbir bilgi vermez. onlara verilen hasaija ismi (dindar) aramicedir ve ibranice hasidim terimiyle ayni anlama gelmektedir. buradan anlasildigi uzere esseniler farisilerden kopma bir grubu temsil etmektedir. yemini redetmeleri, ahlaki degerlere duskunlukleri bu gorusu destekler. esseniler manastirlarini sehirde ve ozellikle filistin'in koylerinde kuran bir manastir tarikatidir. tarikata girecek uye, bir veya iki yil bir hazirlik doneminden sonra, tarikat uyeleri arasina kabul edilmekte ve manastir hayatinin kurallarina riayete baslamakta ve cemiyetin doktrinlerini ve yazilarini gizli tutmaya devam ediyordu. ancak o zaman, merkezi bir kult olusumunu gosteren kutsal yemege kabul ediliyordu. tarikata giren birisi, sahsi mal edinmekten vazgecerek, butun mulkunu ve calistigi birikimi cemaata teslim ediyordu. kendisine yasamak icin gereken seyleri hastalik halinde ihtiyaclarini cemaatten aliyordu.esseniler sosyal farkliliklari kaldirmisti. essenilerde ne efendi ne de kole vardi. asla evlenmezlerdi. cemaat kadinlara kapaliydi. evlilik, sadece ozel bir mezhep icinde kabul edilmekteydi. onlar da bunu irkin devami icin yapmislardir. basit beslenip beyaz giyinmislerdir. tarikata giren, kirli bir dunyadan geldigine inandigi icin temizlige cok onem vermistir. sayet bir esseni, yeni bir adaya veya esseni olmayan birisine dokunursa, banyo yapmak zorundadir. duzenli abdest alimislardir.(oglen yemeginden once soguk su ile yikanirlardi). sabbat kurallarina cok sert sekilde riayet etmislerdir. hayvan kurbanini red edip onun yerine kudus mabedine takdimeler sunarlardi. kutsal adetlerini en iyi ve gercek kurban olarak gorurlerdi
    genellikle zanaat ile ugrasan esseniler ticareti, gemiciligi ve savasi lanetlemislerdir. asla yemin etmezlerdi. bu durum josephus ve philon'a, onlari, butun felsefi ve sivil faziletlerin bir modeli olarak takdim etmelerine yol acmistir.
  • (bkz: ölü deniz cemaati) de denir.
    dünyaya önem vermeyip ruhu temizlemek için inzivaya çekilmek önemlidir.
    ruhun bedende hapsedilmiş olduğuna inanırlar.
    aslolan ruhun özgürleşmesidir.
    mülk edinmezler ve bekar hayatı sürmeye çalışırlar.
    kurban takdimini kabul etmezler.
    hayvan kurbanı yerine kendilerini tanrıya kurban adadıkkarını düşünürler.
    savaşa karşılar.
    hristiyanlık ile bu mezhep arasında bağlantı kurulmakta, hristiyanlığın doğuşu bu mezhebe bağlanılmaktafır. hatta hz. isa'nın bir esseni olduğu da iddia edilmektedir.
  • bugün hasidik yahudilerin davranış ve yaşam biçimini örnek aldığı topluluktur.
    hz. isa 'nın, ferisi bir yahudi olarak doğmuş olmasına karşın essenni bir toplumda eğitim gördügü kabul görür.
hesabın var mı? giriş yap