• ''senden sonra
    seni bile
    sevemedim''

    gibi bir üç satırı edebiyatımıza kazandırmış şahsiyet...
  • (bkz: erol seran)
  • çok iyi bir kanun sanatçısı olmasının yanı sıra, iyi de bir ressamdır.
  • 1937 yılında polatlı'da doğdu. istanbullu bir ailenin çocuğu olan erol deran, ilk müzik derslerini subay ve bestekâr babası burhanettin deran'dan aldı. 1957-60 yılları arasında devam ettiği devlet güzel sanatlar akademisi (mimar sinan üniversitesi güzel sanatlar fakültesi) yüksek dekoratif sanatlar bölümü sabih gözen'in kumaş desenleri atölyesi'nden mezun oldu. akademideki eğitimi döneminde prof. sabri berkel ve prof. gevher bozkurt atölyelerinde de çalışmalarda bulundu. aynı yıllarda istanbul radyosu'nda kanun sanatçısı olarak, 1963-68 yılları arasında da ankara radyosu'nda görev yaptı. 1968'de istanbul'a yerleşti ve istanbul radyosu'ndaki görevine geri döndü. 1975'te istanbul teknik üniversitesi'ne bağlı türk mûsikîsi devlet konservatuarı'na öğretim üyesi olarak atandı ve yönetim kurulu üyeliği, çalgı eğitim bölümü başkanlığı, mızraplı çalgılar ana sanat dalı başkanlığı görevlerini yaptı.

    resim ve müzik çalışmalarını birlikte yürüten sanatçı, irak kültür ve tanıtma bakanlığı'nın davetlisi olarak, 1982'de uluslararası bağdat müzik konferansı'nda türkiye'yi temsil etti. amerika, ispanya, fransa, belçika, hollanda, almanya, yunanistan, iran, irak, afganistan, mısır, tunus ve cezayir gibi yurt dışı ülkelerde ve yurt içinde sayısız konser ve resitaller verdi. birçok kişisel sergi açtı, resimleri yurt içi ve yurt dışında resmi ve özel koleksiyonlara girdi.

    (kaynak: biletix )
  • kanunda klasik üslubun son gerçek temsilcisidir denilebilir. yaptığı bir taksimi dinlemek insanın gerçekten boğazını düğümlendirir. aynı zamanda ressam olan erol deran için şu yorum yapılırsa herhalde ki abartıya kaçmaz: "o kanun sazında da bir icracı değil bir ressamdır. vurduğu her mızrap adeta bir ressamın tuvaline vurduğu bir fırça darbesi gibidir."

    keşke ahmet meter'in cambazlıklarına değil erol deran'ın sanatına kıymet verse gençlik...
  • çok sesli batı müziği mi, tek sesli türk müziği mi tartışmaları sorulduğunda şu anısını anlatıyor: istanbul'a gelen zubin mehta'ya özel bir toplantıda kanun çalmış. tek çizgiyle yapılmış çizgi filmi * de izliyoruz, walt disney'i de izliyoruz diye kendi kendine (hoş bir alegoriyle) gaz verip, en otantik üslupla ve en aristokrat makamlardan seçerek, taksimlerle süsleyerek çalgısını dinletmiş. zubin mehta gözleri nemli yanına gelmiş, kanunu incelemiş ve ertesi gün yapılacak konsere davet etmiş. erol deran konser sonrası kulise tebrik etmeye gitmiş, olmayan ingilizcesi ama dün geceden aldığı cesaretle (çünkü artık ortak bir dil konuşuyorlar):

    ed- kongraçuleyşın for dis nayt
    zm- kongraceyşın for last nayt

    nesli tükenen, tam bir istanbul beyefendisi olduğunu da eklemek lazım.
  • geçenlerde babası burhanettin deran hakkında yazdığı kitabı raflarda yerini alan ressam, bestekâr ve kanun üstâdı. daha 10 yaşındayken ağbisi ve kardeşiyle birlikte babasından mandolin çalmayı öğrenerek müzik eğitimi almaya başlamıştır. babalarının ağabey doğan’ı kemana, kardeşi yücel ile kendisini uda yönlendirmesiyle bu eğitim devam etmiştir. ancak erol deran erzurum’da yaşadıkları sırada radyodan duyduğu kanuna merak salmış, babasının alıp geldiği ilk sazıyla ustalığına ulaşacak yola ilk adımını atmıştır.

    yine daha 14 yaşındayken babası burhanettin bey, resim konusundaki yeteneğinin anlaşılması üzerine oğlu için bir stüdyo hazırlamış ve çalışmalarına burada devam etmesini sağlamıştır.
  • müthiş esprili resim ve musiki üstadıdır, ileri yaşına rağmen çok dinç ve çok karizmatik olmayı başarır. eğlenceli, eğlenceli olduğu kadar bilgili ve usta bir insandır
hesabın var mı? giriş yap