• açık radyo'da tad muhabbetleri isimli programı var.

    "engin akın yaklaşık 15 yıldır yurtiçinde ve yurtdışında yemek üzerine teorik ve pratik çalışmalar yapmış. yemek, kültür ve yaşam kalitesi üzerine 3 yıl yeni yüzyıl gazetesi "gusto" köşesinin yazarlığını yapmış, muhtelif dergilerde de yemek konulu yazıları yayınlanmış. araştırmalarını özellikle türk yemek kültürünün kaybolan unsurlarını ve lezzetlerini ortaya çıkarmak doğrultusunda gerçekleştirmekte. bunun yanısıra uluslararası yemek kültürleri de ilgi alanı içinde olduğundan yurtdışındaki yemek konulu kongrelere de katılmakta." (bkz: açık radyo)
  • adina ilk defa vatan da rastladigim (o da benim ayibim herhalde) gurme (en azindan kendisi oyle iddia ediyor). vatan da "bayan gurme" ko$esi, adeta bir mizah ko$esi. daginik anlatimi, yanli$ bilgiler (bilgi yok desem yeri var), anlamsiz cumleler ve kendisini "gurme" ilan eden $ahsin komik duruma du$mesi... hepsi pazar gunu bu ko$edeydi. hele balzamik sirkenin salatalar icin fazla "guclu" oldugu iddiasi (limon ile seyreltirsiniz, olur biter)! bu ayni zamanda rafinasyona onem veren $eflerin de iddiasiymi$. o zaman salata yapmazsiniz, marulu tuzlar yersiniz. ama o zaman o gurme ko$esini de ba$ka birisi (gercek bir gurme) yazar.
  • yunan meslektasi mirsini lambraki ile birlikte yazdigi "ayni sofrada iki ulke: turk-yunan mutfagi" adinda ve ansiklopedi tadinda bir kitabi vardir.
  • türkçesinin yapısı, kendini ifade ediş tarzına göre değişir. bir de heyecanlanmışsa, o kelimeler turpların, lahanaların arasına saklanır. program sayesinde yurdumuzun en nadide ahçılarıyla tanışmış, en iyi kasaplarıyla arkadaş olmuştur.

    (bkz: tat muhabbetleri)
  • yabanci birileri ile roportaj yaparken herseyi birbirine karıştırıyor, ana dilini de, ingilizceyi de ,mutfak terminolojisini de unutuyor. sanki yemek pişirirken de tuz yerine şeker koyuyordur gibi geldi bana.
  • nuri akin'ın esidir.
  • saveur dergisinin ilk 100'une 7. sıradan girmiş bir insan
  • 2010'da hâlâ vatan gazetesi'nde yemekle ilgili yazılar yazmakta ve hâlâ yazdığı cümleler arasında mantıklı bir bağ kurulamamaktadır:

    1. cümle - floransa’nın gıda pazarındaki derme çatma şartlarında mutlaka yediğim bu çeşidi bir de burada deneyeyim dedim.

    2. cümle (konu kendi içinde ilerliyor gibi bir şekilde, "şık - şıkça" kullanımı olmamış gerçi ama hadi bakalım) - şık bir tabağa, dana, kuzu ve paça haşlamasını şıkça yerleştirmişler. (açıkcası floransa’daki daha lezzetli idi...)

    3. cümle - ancak deniz mahsüllü makarna beni özlediğim bir tada kavuşturdu. (ne tadı? yazıda bir daha adı dahi geçmiyor makarnanın)

    4. cümle - pescarlıların sofraya oturduğumuzda hangi çeşit olursa olsun üzerine dövülmüş kuru kırmızı biber serpmelerini keyifle seyrettim. (aa ikinci paragraf bitmek üzere biberden bahsetmedik daha, hadi asıl konuya geçeyim bari, boşver makarnayı filan)

    5. cümle - roma’da türkçe kelimelerle konuşmasını süsleyen metre d’hotel’ı, bana bir acı biberlik uzatmaz mı... (ekler yanlış, imla yanlış, mantık bağlantısından artık vazgeçtim zaten)

    yazılarındaki, "diyerekten", "garsondan (...) getirtmişti" gibi ifadeler de cabası.

    uzun örnek için bknz: http://pazarvatan.gazetevatan.com/…2&yaz=engin ak�n
hesabın var mı? giriş yap