• asıl adı osman olan 1771-1824 yılları arasında yaşamış divan şairi.

    https://tr.wikipedia.org/wiki/enderunlu_vasıf
  • 200 sene. hiç bir şey değişmemiş. sokaklarda bağırarak koşmak istiyorum.

    erbâb-ı lûtf u himmet o da bir zamân imiş
    biz görmedük inâyet o da bir zamân imiş
    *
    yâr-i kadîmün itmez imiş dostân fedâ
    yârânda mürüvvet o da bir zamân imiş
    *
    şimdi münâfıkânedür ülfet zamânede
    ahbâb ile mahabbet o da bir zamân imiş
    *
    hâhiş ne bizde kaldı ne yâr ü yârânda
    cünbüş mahabbet ülfet o da bir zamân imiş
    *
    ne zevkler itdik leyle-i helvâda yâr ile
    ağız ağıza datlu sohbet o da bir zamân imiş
    *
    kim şimdi nazm u nesre ider vâsıf i'tibâr
    inşâ vü şi're rağbet o da bir zamân imiş

    açıklaması:

    iyilik ve gayret sahibi kimseler varmış, o da bir zamanlar imiş.
    biz görmedik ama yardımseverlik varmış, o da bir zamanlar imiş.
    *
    eski dostlarını etmezlermiş dostlar feda.
    dostlarda insaniyet; o da bir zamanlar imiş.
    *
    şimdi ikiyüzlü kimselerle ahbaplık edilir.
    ahbaplara sevgi göstermek; o da bir zamanlar imiş.
    *
    şimdi ne bizde, ne yarda, ne dostlarda heves kaldı.
    eğlenmek, muhabbet etmek, kaynaşmak. o da bir zamanlar imiş.
    *
    ne kadar zevkli idi helva gecelerinde yar ile,
    ağız ağıza tatlı sohbetler. o da bir zamanlar imiş.
    *
    kim şimdi nazım ve nesire itibar eder vasıf?
    güzel yazıya, şiire rağbet; o da bir zamanlar imiş.
  • ne beyân-ı hâle cüret ne figana takatim var
    ne recâ-yı vasla gayret ne firaka kudretim var

    yanaymı mı hasretinden geçeyim mi ülfetinden
    hele derd ü firkatinden sana bin şikâyetim var

    nice etmem âh ü efgan beni yâre geçdi yârân
    nigeh etmez oldu cânân buna pek kasavetim var

    düşüb ol cefâ-şiâre gönül oldu pare pare
    çekerim gamın ne çâre geçemem mahabbetim var

    geziyordun eşbeh eşbeh dedi kim ki gördü peh peh
    beri gel ki sana ey meh dahi çok hikâyetim var

    o meh işte bana nisbet idiyor seninle ülfet
    bana vâsıf açma sohbet sana pek adâvetim var
  • 19. yüzyılda gazel, şarkı ve muhammesleriyle tanınan divan şairimizdir. asıl adı osman olan sanatçı, enderunda yetiştiği için enderunlu ya da enderunî lakabıyla tanınmıştır. ııı. selim döneminin son yıllarından başlayarak saray çevresinde önemli görevlerde bulunmuş, en son haceganlık rütbesiyle saraydan ayrılmıştır.
  • ziya paşa, harabat adlı eserinin mukaddimesinde, vasıf'ın şairliğini takdir etmekle birlikte, onun kültür ve bilgi bakımından yetersiz olduğunu; buna karşılık doğuştan gelen şairlik kudretiyle, bazı güzel şiirler yazdığını söylemiştir.
    namık kemal ise, tahrib-i harabat adlı eserinde, vasıf'ın, yaşadığı dönemin konuşma diline meylettiğini; ancak aruz veznini bırakıp hece vezniyle yazmadığı için başarılı olamadığını belirtmiştir.
    “(karahan, 1995, c. 11, s. 190)”

    kendi dilini kendince yaratmış bir kimsedir. bilinen tek eseri olan divan'ında geçen, bazı kelimeler bu duruma örnek gösterilebilir.
    “arz-ı san'at eylemek”
    “lü'lü-i lafzı silk-i beyâna çekmek”
    “üzengi parlatmak”
    “târîh ü kasîde eyleyem inşâ”


    “o inatçı şûhu bir gazelle övsem ne olur? aşk müptelâları sevgiliyi över”

    beyitinde geçtiği üzere, kendisini pek bir güzel anlattığı büyülü kelimeleriyle, ruhuna şâd dileyip kendisini bu gece anmak istedim!
  • klasik türk edebiyatının önemsiz temsilcilerinden biri.
  • "hiçbir eğlenecek şey bulamazsam vâsıf
    kendi mecmu'a-i eş'ârim ile eğlenirim"

    19. asrın orta sınıf şehirli şairlerinden biri addediyorum vasıf'ı. zira klasik edebiyatın köklü kuralları ve skolastik geleneğini yaşadığı asrın hızlı değişen realitesinde ele almayı tatsız bulmuş, buna mukabil halk edebiyatını da zevki, estetiği ve edebi kıymeti bakımından ilkine göre daha bayağı bulmuş olacak ki tam anlamıyla bir eşik insanı hüviyeti kazanmış yahut kazanmaya mecbur olmuştur. bu yüzden onda mevcudiyeti aşmak isteyen fakat tam da mevcut olan yüzünden bunu mümkün kılamayan trajik bir taraf görüyorum. belki ironi ve mizahî malzemeye aşırı itiyadının sebeplerinden biri de budur. cumhuriyet sonrası dönemde yaşasaydı hiç olmazsa ercüment ekrem, ziya osman ve ümit yaşar oğuzcan terkibi bir edebi şahsiyete malik olabileceğini sanıyorum. edebiyatımızda nesrin güç kazandığı bir zamanda vasıf'ın nüktedan, çapkın ve hissî kişiliğinden ortaya pek çok orijinal eser çıkabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap