• 1969 dogumlu amerikalı yazar. ye dua et sev kitabinin yazari.

    http://www.elizabethgilbert.com/
  • verilen linklerde gorulecegi gibi gelecek hakkinda ciddi endiseleri olan bir insandir. buram buram shopenhauer kokan bir entry duzecek degilim buraya, ama soylemem gerekiyor ki bu kadin gelecekteki potansiyel hayal kirikliklarindan o kadar korkan bir insan ki kendisinin yaraticiliga bakis acisini degistirmistir, ama bu yetmezmis baskalarini da pesinden suruklemeyi beklemektedir(baskalarinin inanmadigi birseye inanmak kolay degil nasil olsa). boylece uzerindeki yuk azalacak, basarilari, dusunceleri, dolayisiyla hayatinin kayda deger bir kismi kendisiyle alakasiz gorunecek, boylece kendi ve baskalarinin beklentileri altinda ezilmeyecek ve hayal kirikliklari icinde dunyaya gozunu yummayacaktir.

    iyi bir plan, ama yemezler.
  • akıcı dili, sürükleyici anlatımı, beklenmedik yerlere serpiştirdiği çok güldüren mizahıyla, zekasına ve derinliğine hayran olduğum muhteşem yazar, muhteşem insan. eat pray loveda anlattığı kadarıyla yaşamın ve kendinin derinlerine inmekten, risk almaktan kaçmamış, anlattığı hikayelerle attığı adımlarla ilham vermiştir.
    yaratıcılığı beslemek üzerine olan konuşması (http://www.ted.com/…lizabeth_gilbert_on_genius.html) yaratıcılığın acılı, sancılı sürecinden kaçınma, onun karanlık soluğunu yadsıma değildir.. konuşması sırasında bunlara bolca yer vermiş zaten. daha ziyade yaratma eyleminin sadece kişisel olmadığı, yaratan kişinin yaratım sürecinin yegane öznesi olmadığı yönünde. çünkü bu egoik düşünce tarzı aslında yaratıcılığı bloke edebiliyor.. (tecrübeyle nasıl da sabit!) onun yerine, tüm yaratım sürecini aslında 'divine source'tan beslenme ve onunla bağlantıda olma hali olarak tanımlıyor.. bu divine source'a kendimizi açtığımız sürece de yaratılması gereken her ne ise ona adeta araç olduğumuzu söylüyor..
    bu düşünce tarzı özümsenebilir ve öz, kaynak, ruh, çekirdek, nasıl tanımlarsanız tanımlayın, onunla işte bağlantıda kalınabilirse eğer yaratım sürecinin önünü tıkayan ve 'ego'dan gelen, zihnin ürettiği değişik endişe yumakları açılabilir, onlarla güzel kazaklar örebiliriz..
  • kendisinin ted konusmasi epeyce gergin, kendine guvensiz ve baskalari adina utanmak hissini aciga cikaran bir paylasim olmus. dediklerine katilmak uzereyken teyzenin iki dakikada bir "bana daha iyi bir roman yazamayacaksin diyorlar, napam olem mi" tandansli sozleriyle adeta seyirciden onay beklemesi ve o onayi alamamasi sonucu (no gulusme, no alkis) daha da gerilmesi "kac kac kac" hissi yaratiyor.

    dedigi seyler onemli seyler amma ve lakin cikis noktasi bu kadar bireysel rahatlama amacli olunca "he canim, gecti" gibi bir tepkiden fazlasini veremedim. evet, samanlar, druidler, bardlar filan, evet kreatiflik ve ilhamin el ele olusu. so what. (zaten kitabini da okumadim, neyse ki holivut bizi de dusundu ve iki saatte izlenebilir bir filmini yapti.)
  • kendisi 5 yıl aradan sonra ted'te konuşmuş:

    http://www.ted.com/…_and_the_drive_to_keep_creating

    pek farklı şeyler söylemese de güzel konuşuyor. ses tonu, vurgusu ve akıcı konuşması bence vermek istediği mesajlardan daha başarılı. bu arada konuşmalarını takip edip ne kitabını okuyan ne de filmi izleyen bir ben varımdır herhalde.
  • bright side, kendisi ile ilgili bir animasyon hazırlamıştır.

    https://www.facebook.com/brightside/?fref=nf
  • "deha üzerine ( your elusive creative genius) " adlı ted konuşmasıyla ilham ve çaba ilişkisine anlamlı ve esprili bir üslupla değinen yazar.

    özellikle yaratıcılık gerektiren meslek ya da hobi alanlarıyla ilişkili olanların dinlemesi gerekir. kendisine göre "deha" kişinin elinde tutabileceği ve her an, her yaratıcı deneyimde orada olabilecek bir olgu değildir; aksine, deha dinamiktir ve ancak çaba gösteren ve işini yapmaya kararlılıkla devam edenler dolayısıyla ortaya çıkabilir. dehayı elde tutmaya ve ona sahip olmaya çalışmanın insanı bunalıma sürükleyebileceğini ve dehanın dinamizminin kişiden kişiye geçebileceği olgusunu kabul etmemiz gerektiğini iddia eder.
  • yakışıklı "felipe"mizi, yıllardır arkadaş olduğu kadın kankasına aşık olduğunu fark edip terk etmiştir.

    ardından bu ex-kanka, yeni sevgiliyle beraber olmaya başlamış, lakin kendisini kanser nedeniyle kaybetmiştir.

    ölümünün ardından bu kadının yıllarca ev arkadaşı/kankası olan simon macarthur'la beraber olduğunu açıklamıştır.

    ve son olarak onu da terk edip, solo takılmaya karar vermiştir.

    yeni kitabı, "ye dua et sev sev sev sev...."

    ben bu kadınla sevgili olsam, etrafında arkadaş namına kimseyi yaşatmam :) içimdeki piskopatı dürttü yeminle. "saçmalama aşkım, biz kankayız yea" dediği kim varsa çat diye sevgili olmuş kadın.

    evlerden ırak.

    tamam kalbin sesi, yaşasın özgürlük filan ama ne ayaksın sen elizabettin?
  • "the love which moves the sun and the other stars."

    "güneşi ve diğer yıldızları harekete geçiren aşk."

    eat pray love

    (bkz: la divina commedia) = (bkz: ilahi komedya)

    (bkz: dante alighieri)

    (bkz: eat pray love)= (bkz: ye dua et sev)

    thanks for reading my entry
hesabın var mı? giriş yap