• 40lar ve 50lerde amerikanın önde giden edebiyat eleştirmeniymiş edmund ağabey. polisiye dışında her türü severmiş. rus edebiyatı konusunda uzmanmış ve rusça konuşurmuş. vladimir nabokov berlin'den amerikaya ilk geldiğinde kendisine iş bulmuş, ilk kitaplarını, hikayelerini falanı feşmekanı yayınlamasında kendisine hep yardımcı olmuş, yayıncılar arasında hakkında iyi konuşmuş. nabokov ile uzun süre mektuplaşmışlar, yayınlandı mektuplar. daha arkadaşlıklarının ilk dönemlerinde bile arada birdenbire esen soğuk rüzgarlar göze çarpıyor. nabokov wilson'un rus dili ve edebiyatı hakkındaki cahilliğine, lenin ve komunizm sempatisine uyuz olurken, edmund'da nabokov'un hafifçene ukala tavırlarına uyuz olurmuş. tanıştıkları uzun yıllar boyunca gitgide yabancılaşıyorlar birbirlerine.

    sonra nabokov iyice ünlü olduktan sonra eugene onegin'in rusçadan ingilizceye çevirisini yapıyor. kelimesi kelimesine yapılan bu çeviri edebiyat çevrelerinde epeyce ses getiriyor. zira bir sürü bilinmeyen eskimiş kelime ve puşkin'in kulağa hoş gelen şiirini sikip atan bir tavır söz konusu. (nabokov rusçadan ingilizceye yapılan çevirilerdeki bu hataların peşini yıllar boyunca kovalamıştı. puşkin çevirisiyle ideal bir çevirinin nasıl olması gerektiğini göstermek istemişti). bu çeviri hakkında wilson uzun bir makale yazıyor. nabokov ile ortak geçmişlerine de hafifçe değinip, oldukça sert ve hatta eski de olsa bir arkadaşa yazılamayacak kadar kırıcı bir üslupla eleştiriyor nabokov'u. lakin kitaplarından da anlaşılacağı gibi birinci sınıf bir ayarmatör olan nabo, cevabında bütün eleştirileri tek tek sektirip, wilson'a geldiğinde atom bombası yolluyor, eleştirisinde yaptığı binbir hatadan yola çıkıp kendisini fena halde küçük düşürüyor. bir arkadaşlığın son noktası böylelikle koyuluyor.

    katharsisin ardından yaşanan ufak bir epilogda, yıllar sonra nabokov wilson'a eski günleri anan ve boşuna yapılmış kavgadan pişman bir mektup yazar. wilson cevap gönderir. "haklısın..." falan feşmekan der. lakin o sırada ny times'a mı ne, nabokov'la anılarını anlattığı bir makaleyi yazıp göndermiştir bile.
  • elimde lenin petrogırad'da 67 basim can babanın çevirisi bi kitabı mevcut. kitapta dikkatimi çeken profesör/purofesor devrim/devrin gibi böyle birçok kelime ağızdan nasıl çıkıyorsa öyle yazılmış. okurken ne kadar komik tuhaf gelse de gayet samimi ve tebessüm ettirdi.
  • amerikalı yazar ve edebiyat eleştirmeni. ernest hemingway , john dos passos , william faulkner , f. scott fitzgerald ve vladimir nabokov'un eserleri hakkında eleştiriler yayınlamıştır. yüzüklerin efendisini "çocuk çöpü" olarak değerlendirmiş. *
hesabın var mı? giriş yap