doğum günüm
-
yunus bulbul sarkisidir bu
-
sozlerinide vereyim tam olsun...
yanimda sen varsin gönlümde huzur
seven bir insanin serveti budur
hasreti tattirma bana ne olur
ben doğdum doğali şimdi mutluyum
doğum günüm bana geldiğin gündür
gönlümdeki özlem ateşi söndü
ağlayan gözlerim seninle güldü
ben doğdum doğali şimdi mutluyum
yalniz senin için yaşayacağim
mutlu olman için çalişacağim
sana hep sevgiyle sarilacağim
ben doğdum doğali şimdi mutluyum -
çocukluğumdur bu şarkı..bülent ersoy'dan dinlediğim tek şeydir.. hürriyet gazetesi'nin promosyon olarak verdiği bir bülent ersoy kasedinin içinden çıkan ve kaset çalarımızda durmadan döndürdüğüm şarkıdır..6-7 yaşlarında bir çocuğun kaset çaların başına oturup, defalarca dinleyip ağlama sebebidir..hala, playlistimde yer alan tek bülent ersoy şarkısıdır, çocukluk koktuğu bazı anlar bu sefer winamp'in başına geçmiş koskoca bir kız vardır, hala bilmez nedenini, hala çok sever bu şarkıyı, hala ağlar bazı bazı..bir gün bir dergide bir yazının içinden alınıp çerçevelenmiş şu sözleri kesip dergiden asar masasının tam karşısına:
''doğum günüm bana geldiğin gündü'' diye ağlıyor adam. içmiş zil zurna sarhoş. sevmiş, ''aşık'', nasıl ağlamasın ki? -
bir kisinin dogdugu günü belirtmesine yarayan cümlecik. pek gereksizdir.
-
bir türk sanat müziği eseri. bülent ersoy genelde diz çöküp terli göğsünü yumruklayarak söylemeyi pek sever bu şarkıyı.
doğum günüm bana geldiğin gündü
içimdeki özlem ateşi söndü
ağlayan gözlerim seninle güldü
ben doğdum doğalı şimdi mutluyum
diye bir nakaratı vardır. -
harun kolçak tarafından seslendirilen sözü eda özülkü müziği metin özülkü ye ait olan şarkı.
daha sonra metin özülkü kendi albümünde de nefis yorumlamıştır bu şarkıyı.
sözleri :
yavaş yavaş derinde boğuluyorum bile bile
gözlerim göre göre
ardından ağlıyor martılar
ağlıyor şarkılar
sormadan gel bana
canım benim doğum günüm yaklaş yanıma
büyük aşklar böyle bitermi bir çırpıda
daralıyorum,her baharda ağlıyorum
dön gel bana... -
bulent ersoy
yanımda sen varsın gönlümde huzur
seven bir insanın serveti budur
hasreti tattırma bana ne olur
ben doğdum doğalı şimdi mutluyum
doğum günüm bana geldiğin gündür
gönlümdeki özlem ateşi söndü
ağlayan gözlerim seninle güldü
ben doğdum doğalı şimdi mutluyum
yalnız senin için yaşayacağım
mutlu olman için çalışacağım
sana hep sevgiyle sarılacağım
ben doğdum doğalı şimdi mutluyum -
hayat çok tuhaf... çocukken zaman çok yavaş geçer. sonra bir bakmışsın otuzküsür olmuşsundur...ve çocukluğundan ne kaldıysa bir kutuya sığmıştır. tozlu bir kutuya...
işıkları söndürüp bir mum yakmışsındır. gözlerini kapatmış, yaşadıklarını düşünmeye başlamışsındır, geçmişinin hatrına. daha dün gibi hatırlıyorsundur evinin balkonunda şeftali yediğin günleri. balkonunun karşısındaki basketbol sahasında oynayan çocukları seyredip atılan basketleri... maç sonunda çıkan kavgaları seyretmeyi... bazen de teyzenin iş yerinden getirdiği çevirmeli kalem açma aletinde biriktirdiğin kalem artıklarını, yeterince birikince, balkonun bir köşesinde üzerine kolonya döküp yakmayı... garip bir tatmindir. belki de çocukluk keşfidir işte...
en önemli eserin, caddeye bakan balkonun duvarına kazıdığın küçük evdir. küçük ev... iki pencere, bir kapı, bir çatı. dumanı tüten bir baca... öyle kazımışsındır ki, aradan geçen onbeş seneden sonra, yaşadığın o evin önünden geçerken, gözün, kazıdığın o duvara ilişir. bina tekrar boyanmıştır. ama “küçük ev” hala oradadır. hayat henüz üzerinden geçememiştir hatıralarının. demek ki hala gençsindir.
bir keresinde de aldığın haftalık yüz liralık harçlığı, babana söz verdiğin gibi biriktireceğine, onbin lira biriktirdikten sonra tamamını atari salonunda harcamış, aradan bir kaç hafta geçtikten sonra, babanın “ne kadar birikmiş, göster bakalım.” lafı ile hayatının ilk sarsıntısını yaşamışsındır. boş kumbarayı göstermiş, hayatının ilk pişmanlığını yaşamış ve vicdanının önemini kavramışsındır. olgunlaşmışsındır çocuk yaşında... ertesi gün babanın eve getirdiği commodore 64 ile, bir oğulun babasından çıkarttığı dersi teyyit edercesine, büyümüş ve ailene bir daha asla yalan söylemeyeceğine yemin etmişsindir.
baban başında beri; “ben sana bisiklet almam. onsekiz ol. araba alıcam” demişdir ve belki de almıştır...
annen, yanından ayrıldığın üniversitenin ilk yılında, bir kutu prezervatif ile şaşırtmıştır seni; “oğluuumm. dikkat et. bunu kullan. yanlış yapma. ” demiştir.
seneler geçmiş ve sen, herşeye rağmen, bir iskelenin ucunda oturarak, bazı kararlarını kendin vermeye çalışmaktasındır veya verdiğin kararların arkasında durmaya çalışarak, hayatla mücadele etmeye kararlısındır.
seviyorsundur ve hatta seviliyorsundur doğum gününde ilk arayan kişi tarafından...
ama yine de, kendin bir kutuya girmeden önce, onsuz şu an ki duygularının, ancak geçmişin kuru bir kabuğu olabileceğini farketmenin verdiği huzur ile hatırlamaktasındır geçmişini, şeftalileri, basketleri, kumbarayı, anneni, babanı...
annem...
anneciğim...
babam...
babacığım...
allah uzun ömürler versin...
versin ki...
ödeyeyim borcumu.
olabildiğince ödeyeyim.
yetmez her şeye rağmen ama...
yine de...
ödeyebileceğim kadar ödemek isterim...
sevgilim,
nice sevgiler yaşadım güya
seveceklerdi sonsuza dek veya
seveceklerini sanmıştım
safça...
senmişsin sevdiceğim,
senmişsin hikayemin sonu.
gökten düşen elmamın sahibi.
bir senmişsin.
bir de ben.
bir de dualarını esirgemeyenler...
iyi ki doğmuşum be ya!!! -
canli ve uzun havali bayiltan vesionu icin .
http://www.youtube.com/watch?v=kr2vgptqone -
herşey çok güzel olacak adlı filmde altan* tarafından da bir kuple okunmuştur bu şarkı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap