• isim itibariyle "nazi almanyasinda kadinlarin durumu"nu anlattigini anlamak yerine daha cok, "nazi olan ve her daim hitler icin hasta olan yanip tutusan ucube kadin toplumu" anlamina gelmektedir. ama nitekim olay oyle degildir ve "nazi almanyasindaki kadinlarin durumu" anlatilmaktadir.
  • kitap cok yuzeysel olarak buyuk nazi lideri sayilabilecek ki$ilerin e$lerini, davaya olan hizmetlerini, bu i$in icine ne kadar girdiklerini, bazilarinin ne kadar uzak durduklarini, bazilarinin ise en onde ellerinde bayrakla ko$a ko$a gittiklerini anlatmakta.
    bu kitap yerine dr. goebbels`in gunlugu'nu almanizi tavsiye ederim.
  • anna maria sigmund'un türkiye'de nazi kadınları adıyla yayınlanan kitabı. nazi almanyası'ndaki kadınları değil sadece en tepedeki nazilerin kadınlarını dönemi de fona yerleştirerek anlatır. bu kadınlardan bazıları kocalarından bile hırslı, her işe burnunu sokan ön planda kadınlarken, bir kısmı dünyadan haberi olmayan, perde arkasında kalan, kocaları dünyayı birbirine katarken evde çocuk bakan tiplerdir. biyografisi öne çıkan iki kadın hermann goering'in ilk karısı carin goering ile joseph goebbels'in karısı magda goebbels.

    carin'le hermann'ın yaşadıkları aşk dönemin miti haline getirilmiş, carin erken yaşta ölünce görkemli bir devlet töreniyle gömülmüş, adına anıtlar yapılmış. hitler'e fazlasıyla yakın bir tipmiş. önde gelen bir nazi olan carin'in eski sevgililerinden birinin daha sonra filistin'de suikast sonucu öldürülen bir yahudi olduğundan da bahsediliyor. carin o aralar yahudi davası için aktivist takılıyormuş. yani gücün nerede olduğu önemli değil, carin bir şekilde her ortamda ön planda olmayı, ortamın popüler kimliklerine yakın olmayı seven bir tipmiş.

    magda ise malum, nazizme tapan ve hitler'in intiharının ardından önce altı çocuğunu zehirleyen sonra da kocasıyla birlikte intihar eden biri. bu çiftimiz de ideal alman ailesi olarak kutsanmışlar o devirde. sonuçta nazilerin bir aile politikası var, kadınlar evde otursun, bol bol alman çocuğu doğursun şeklinde. dönemin klasik kartpostalının goebbels ailesi olması normal. yazar, magda'nın kocasından çok hitler'e aşık olmuş olabileceğini iddia ediyor.

    aslında hepsi bir noktada çok sıradan insanlar, ama yaşamları tarihin öyle bir anında ve olayların merkezinde geçtiğinden hiçbirinin hayatı ve yaptıklarının sonuçları sıradan olmuyor. kitabın bu kadınlarla empati kurmanızı sağlamak gibi bir derdi elbette yok, ama düşmanca bir tavır da sergilemiyor. yazar, güzel hikayeleştirmiş, her bir biyografi kolayca okunuyor. hani normalde hep kocalarından bahsedilir ya, peki o sırada eşleri ne yapıyordu, nazilerin en tepesinde gündelik hayat nasıldı diye merak ediyorsanız, onu da gideriyor.
  • nazi karargahının orta yerindeki kadınlar. kimisi eş veya sevgili durumundan kimisi de yeteneklerini nazizmin hizmetine sunmaktan. leni riefenstahl gibi kafası her şeye bastığı halde orada olan da var eva braun gibi bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumda mı dünya tavrıyla olan da var. komik olan ise, nazi propagandasının sıradan kadınlara dayattığı yaşam tarzına uyan tek bir kadın bile olmaması. sıradan kadınlar iş hayatından el çektirilirken, lebensborn gibi çiftleşme çiftliklerine yollanıp bir sürü çocuk doğurmaya, süslenmemeye ve toplum hayatına fazla karışmamaya zorlanırken tepedeki nazi kadınları her türlü lüksü elinin altında buluyor, hesapsızca para harcayabiliyor, kendini hiç de bir sürü çocuk doğurmak zorunda hissetmiyor ve politikayla içli dışlı yaşıyordu.
    nazilerin kadınları eve hapsedip onları çocuk doğurmaya zorlamasının sebebi elbette kutsal aileye olan inançları ya da çeşitli ahlaki veya dini sebepler değildi. daha çok makine gibi bakılan toplumun, nazilerin istediği ve beklediği şekilde kendini yeniden üretmesini sağlamaktı. sonuçta lebensborn çiftliklerinde doğurulan çocuklar (ari özelliklere sahip kadınlara yine ari özelliklere sahip partnerler temin ediliyordu) evlilik dışı çocuklardı, ama sistemin talep ettiği insan tanımına uyuyorlardı. bu yola başvurulmasının sebebi ise almanya'daki kadın nüfusunun erkek nüfusundan bir hayli fazla olmasıydı.
    kitapta biyografisi verilen kadınlar sırasıyla şöyle.
    (bkz: carin goering)
    (bkz: emmy goering)
    (bkz: magda goebbels)
    (bkz: leni riefenstahl)
    (bkz: gertrud scholtz klink)
    (bkz: geli raubal)
    (bkz: eva braun)
    (bkz: henriette von schirach)
hesabın var mı? giriş yap