• eskişehir-kütahya muharebeleri'nin kaybedilmesinin ardından, başkentin ankara'dan kayseri'ye naklinin gündeme geldiği sıralarda mustafa kemal paşa'nın, dersim mebusu diyap ağa'ya sorduğu sorudur. istiklal mücadelesi'nin arkasındaki kararlılığı gösteren somut bir ifadedir. zira mücadele; ankara'nın doğusuna, tunceli dağları'na çekilmek zorunda kalınsa bile sürdürülmelidir.

    anadolu'yu aydınlatan bu kararlılık büyük bir ihtirasın ve çelikten bir iradenin yansımasıdır. ankara'da, bir ilkokuldan bozma kırık dökük meclis binasında mücadeleye olan inancını kaybeden vekillere, gazi şöyle sesleniyordu :

    "arkadaşlar, işittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlar. ben kimseyi zorla meclise davet etmedim. herkes kararında hürdür. bunlara başkaları da katılabilir. ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. arzu ederseniz hepiniz gidebilirsiniz. o takdirde asker mustafa kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, elmadağı'na çıkar orada tek kurşunu kalıncaya kadar vatanı müdafaa eder. kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. ben buna and içtim."
  • aslı "hazro dağları beni saklar mı" şeklinde de olabilir. m.kemal'in hazro'daki arkadaşlarından birine bu soruyu sorduğunu okumuşluğum var.
hesabın var mı? giriş yap