• alm: kızıl baron.

    post production aşamasında, alman yapımı, 1. dünya savaşı konulu film. flyboys, pearl harbor tipi filmlere inat; warmovie without disneystyle iddiasıyla sunuluyor.

    das boot tan aklımızda kalan "dünya savaşlarına alman tarafından bakan filmler genelde iyi olur" önkabulüyle bekliyoruz.
  • almanya'da 14 şubat 2008'de gösterime girecekmiş. sevgililer gününde çoğunlukla beş para etmez romantik filmlerin izlenceği düşünülürse gayet lahana turşusu bir pazarlama yöntemi seçilmiş. ki şöyle de bişi var bu film ne kadar az hasılat yaparsa o kadar geç ülkemize gelecektir.

    başrolünde matthias schweighöfer (isme bak hizaya gel) adlı bi velet var.
  • gizli esas oglan til schweiger 'in, "madem bana hollywood filmi cektirmiyorlar, ben de hollywood filmini almanya'da cekerim" temali filmi. tillcigim, filmin basrolünü oynayan kankasi matthias schweighöfer 'le -sarisin, bebeksurat filan degil bildigin efemine, her iki cinse de hitap etsin imajli, ne tür bir rol kabiliyeti oldugunu kac filmdir cözemedigim bir arkadas-, katildigi her tanitim programinda " efendim, us amerikalilar kahramanlarini övünce iyi de, biz niye kendi kahramanlarimizi övemeyelim, artik barisalim alman olmamizla, tarihimizle." ve dahi "tom cruise izledi,aglamaktan öldü" diyerek, yeri gögü inletmisse de, gise hezimetine engel olamamistir.

    neymis; o kadar para yatirip, evropa'nin en önemli özel efektcilerini tutup, joseph fiennes 'i filan kadroya katinca, araya savas filminin olmazsa olmaz güzel civirini da katip, filmi de ingilizce cekince, harika bir film cekmis olmuyormussun. trailleri bile mantik hatalariyla dolu bu güzide filmi seyretmeyin, seyrettirmeyin. bir dünyayi kurtaran adam gibi kült olma sansi bile yok, diyeyim ben, gerisini siz anlayin.
  • ömrümün en büyük hayalkırıklıklarından. flyboys için yazdığım yazı ve o sıralarda pre-production aşamasında olan bu "şey"e övgü babında düştüğüm dipnotla (bkz: #10127886) yanılttığım okuyuculardan özür diliyorum. 1964 tarihli the blue max halen en iyi birinci dünya savaşı alman tarafı filmi olmayı sürdürmekte bu milyon euroluk rezalet sayesinde.
  • çok güzel olabilecek bir film nasıl olur da berbat edilebilire örnek gösterilebilecek bir film. o kadar çok kopukluklar var ki bir ara acaba indirdiğim torrentte sahneler mi eksik dedim. uçaktan uçağa nasıl kesişilir merak ediyorsanız izleyin.
  • keyifle izlediğim bir film oldu. sinema filmi olarak, daha doğrusu bir film olarak güzel diyemeceğim ancak benim gibi direk bu konuyla fazla ilgili birisi için izlemesi keyifliydi.

    senaryo olarak iyi değil, aksiyon sahneleri az ama olanlar güzel, tarihsel gerçekçilik genelde iyi olsada küçük detaylarda yanlışlıklar var. birkaç efsane olabilecek (örnek voss* un destansı ölümü, dr1* lerin cepheye sürülmesi, wolf*un red baronun da kullandığı uçak ile düşmesi, ernst udet...vs...) hikaye örneği gerçekte varken bunların hiçbiri kullanılmamış. bunun yerine anlamsızca, yahudi pilot ile ilgili bölüm yapılmış.

    ayrıca olaya almanların tarafından bakması ve nispeten objektif olması bile benim için flyboys dan daha iyi olması için yeterli idi. ancak hem görsel hem tarihsel, hemde senaryo olarak (mesela illa bir aşk hikayesi koymadan, das boot gibi olacak) ww1 hava savaşları bunlardan çok daha iyi bir filmi hakediyor. ancak başta da dediğim gibi, hiç yoktan iyidir ve izlerken yine de keyif aldım.
  • michael schumacher'in lakaplarından biri aynı zamanda.
  • dünyanın gelmiş geçmiş en büyük savaş pilotunun hikayesinin mahvedildiği film.

    entry'nin devamında spoiler vardır.

    prodüksiyon mekanlar, araçlar ve kostümler açısından iyiydi. lakin, hikayenin anlatılmasında kopuklar var, kurgu sizi alıp götürmüyor. tarihi gerçeklerden de kopuyor gibi bazen. o değil, werner voss var, ama onu da bayağı bir es geçmişler, voss'un en son çarpışması sadece bir mesaj olarak geçiyor filmde. ve en kötüsü, gelmiş geçmiş en büyük savaş pilotunun filmini yapıyorsun, ama topu topu üç tane it dalaşı var, hem de uçakların it dalaşı yapmaktan başka doğru dürüst bir görevi olmayan dönemde!

    bir de aşk hikayesi... aynı haltı michael collins'de de yemişlerdi. gerçek ya da değil, hiç hoş değil. tamam biyografi veriyorsun, varsa böyle bir şey içine koy, ama adam 4 tane birliğin komutanı, ölmeden önceki son gününde hemşire hanım onun çadırında kalıyor, gecelikle dışarı çıkıyor, uğurluyor falan... hiç ama hiç olmamış.

    diğer yandan kardeşi, lothar... yahu, adamın lakabı kasap! hiç kimsenin cesaret edemediği çılgınlıklar yapıyor ve o da werner voss gibi akrobatik uçuş yapabilen bir pilot. öyle bir karakter çizmişler ki, sorumsuz, abisinin gölgesinde, yeteneksiz biri sanki.

    ve gelelim politik olarak rahatsız eden durumlara. iki tane rezillik var filmde. birincisi, almanların hiç bir şekilde ırkçı olmamalıyız kasıntısı. ırkçılık nasıl rahatsız ediyorsa, ırkçı değilim diye körün gözüne sokar gibi yapay mesajlar vermek de o kadar rahatsız ediyor. bu almanları nasıl programladılarsa, gelmiş geçmiş en büyük savaş pilotunun filmini çoğu zaman savaş karşıtı film haline sokmuşlar. o kadar saçma ve abartı duruyor ki. hatta, kesmemiş, manfred'i saçma sapan konuşturmuşlar.

    ikinci rezillik ise, alman savaş kahramınını anlatırken ırkçı olmamak için yapılanlar yetmez bir de antisemitizm damgası yemeyelim tavrı. filme, birinci dünya savaşı'nda almanya tarafında savaşan yahudi pilotları temsilen kurgu bir yahudi pilot eklenmiş.

    kısacası... savaşı, ırkçılığı ve antisemitizmi övmüyorum. lakin, çok güzel olabilecek bir film, werner voss ve lothar von richthofen gibi diğer ace'lerin hikayelerinin gereksiz kesilmesi ya da verilmesi, illa da aşk olsun ticari kaygısı ile almanlar yaptıysa ırkçılık karşıtlığı ve semitizm olsun* yavşak politik tavrı yüzünden mahvolmuş.

    bir savaşı ve bu savaş içinde gelmiş geçmiş en fazla uçağı düşürmüş, adam öldürmüş pilotu anlatırken böyle hatalar yapılması affedilebilir bir şey değil.

    yine de izleyin, hiç olmazsa richthofen bu saygıyı hakediyor.
hesabın var mı? giriş yap