• yeni girilen bir ortamda sizden daha eskilere saygı duymayı öngeren oluşum.
    bu şekilde oluşumlarla hayatın her alanında, farklı isimler altında karşılaşırız. bunun en güzel örneklerinden biri askeriyedeki tertipçilikdir. fakat dede torunun bu gibi oluşumlardan bazı farkları vardır. bu oluşum sevgi ve saygıyı içerir. bir amaç birlikteği gerektirir ve dışarıya biraz daha kapalı bir oluşumdur. dışardaki insanlar kimin dede kimin torun olduğunu bilmez. dışardaki insanlara karşı grup tam olarak bir birliktelik gösterir. dedeler torunları korumakla yükümlüdür. torunlar ise dedeleri sayarlar ve ortamı daha iyi tanımaya ortama ayak uydurmaya çalışırlar.
    (bkz: bakırkoy meydan tayfası)
  • torun şehre okumaya yollanır. dede ile kalacaktır artık. yolda hüngür hüngür ağlar torun . yep yeni bir okul, şehir, arkadaşlar..
    herşey yeniden alışmak içindir. dedesinden harçlık alması bile. önceleri utana sıkıla alır. sonraları babasından harçlık koparmayı unuttuğunu farkeder..
    okulun ilk gününde dedesi yanındadır
    ve hafta sonları bir yere gitmek istediğinde
    ve gerektiği her yerde
    koca şehirde sanki sadece onun torunu vardır
    torun küçük yerin büyük ailesinden gelip önemsiz hissedilme denen şeyi pek yaşamaz bu yüzden
    torununu büyük şehirden korumak kollamak ister dede, emanettir torun ona
    ama aynı zamanda da can parçasıdır
    torun dedesine o kadar çok bağlanır ki okuldan sonra yaptığı istasyon caddesi kaçamaklarında bile vicdan azabı duyar dedesine haber vermediği için. zaten bir süre sonra oraya kitapçılara beraber giderler
    bir gün bir toplulukta dedesi; torunu için " bu benim tertibim" der,"onca zamandır yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez"der."ahir ömrümde yoldaş oldu bana"der.
    torun bu bir duyar bir daha unutamaz. kocaman olsa da, lise anıları bile başka bir boyutta kalsa da dedesi hep vardır.
  • dede torunun en sevdiği oyun arkadaşı da olabilir, vardır örnekleri.

    torun sadece beş yaşındadır, başka şehirde yaşamaktadır, ama her gidişte dede evine uyku dışındaki her dakikasını dedesi ile geçirmek için can atar. sabahtan geceye kadar birlikte evcilik oynamalar, bisiklete binmeler, gezmeler, parklar, salıncakları, oyun hamurları, çizgi filmler, neler neler.
    sadece bir iki günlük ziyaretler değildir söz konusu olan. yaz tatilinde 45 günlük ziyarette bile, 45 gün et tırnak gibi geçer. imrenerek izler tanıyanlar 60'ındaki dede ile 5 yaşındaki torunu.

    ilginç olan dede kendi çocukları ile böyle bir ilişki kurmamıştır eskiden, ilgilenmemiştir doyasıya. belki şimdi günah çıkarmaktadır, ama ne iyi yapmaktadır. 5 yaşındaki torun unutulmaz çocukluk anıları biriktirmektedir.
  • benim tontonum en son geldiğinde uzun kalmıştı. ayrılırken kardeşime "biraz sen kafa buldun benimle biraz ben zaman işte geçti gitti" demişti. bir sonraki görüşmemiz kabristanda olmuştu...
  • bambaşkadır
  • - dede yea canim sikiliyor, ne yapsak?
    - * cilvelooy nanayda...
    - yaa ben cilveloy oynamak istemiyorum.
    - naydana hoy ninayda hoy nanay daa, cilveloooy nanay da...

    dedeyle el ele cilveloy esliginde odalar tavaf edilir.*
    samida
  • babam, ilgisiz, her açıdan sorumsuz bir adamdı. bunlar için elbette bir yaşıma kadar kötü hissettim; ancak bunlarla kazanımlarım fazla oldu. tabi bunun için de oh ne iyi yapmış, erken yaşta ayaklarımın üzerinde durmamı sağlamış falan demeyeceğim.
    öyle çok kötü bir çocukluk yaşamadıysam da, kendimi güvende hissettiğim muhteşem bir ailem olmadı hani.
    ancak babam, dede olduktan sonra tümüyle değişti.
    hayatımın hiçbir döneminde yanımda olmayan adam, ufak bir ateşi çıktığında üşenmeden 100 km yol geliyor, istanbul'da olmadığı her gün en az 3 kere arıyor, istanbul'daysa da günün 18 saati veletle birlikte.
    bazı insanlar baba olmak için değil de, dede olmak için dünyada bulunuyorlar sanırım.
  • askere gidince duymaktan yorulacağınız iki kelime.
  • sene 2016, dedemin yazlığında kalıyorum. bir sabah uyandım bizimki çiçekleri sularken dalmış, havuzu suluyor. önce ilgimi çekti tabi bahçe hortumuyla havuzu sulayan dedem ve balkondan onu izleyen ben. sonra gittim yanına günaydın vs faslından sonra biraz muhabbet ettik, bizimki hala havuzu sulamaya devam ediyor. en son dayanamadım, gülerek 'dede ne yapıyorsun? ' diye sordum, 'yaşlılık işte dalmışım' gibi cevap beklerken 'ev benim, havuz benim sanane lan ?' cevabını alıp oturdum aşağı. bu hikayenin devamı da var, üşenmeyip bir gün onu da yazayım. :)
hesabın var mı? giriş yap