• (bkz: kıprasmak)
  • (bkz: kasmak)*
  • başını elleri arasına alarak ve dizlerini burnuna mümkün olduğunca çekerek iyice büzüşüp kapanan insanın, herhangi bir raslantısal yörüngede devinmesi, en somut halidir.
  • (bkz: yaşamak)
  • dabınmak fethiye'de aynı anlamda kullanılır.

    (bkz: dapınmak)
    (bkz: ağnamak)
  • bizden beklenen şekliyle daha mutlu, daha paralı, daha güzel yaşamamız için sürekli bilinçsizce yaptığımız eylem.

    fakat ne biliyor musunuz? yoruluyoruz. eğer cipralex bir yaşam biçimi değilse tüm bu toplumsal dayatmaları yıkıp yeniden başlayabilmek için kuvvet aramalıyız. sanırım bunun birinci basamağı da debelenmekten yorulmayı kabul etmek.

    siz hiç yorulmuyor musunuz? sabahtan akşama kadar türlü manyakla uğraş, günde 10+ saatini iş denen şeye ver, hayallerinden şeytan görüyormuşçasına kaç, sana sadece izin verilen kırıntılarla yaşa. mesela sekiz gün tatile çıkama. yedi gün çıkabil. huzurla doktora gideme, sağlığına bakama, hep koş. hep bir yerlere yetiş. aldığın nefesi anlama, algılama. saatin kölesi ol; vaktini sat; ama karşılığında sadece yaşamak için kazan. kendini sınırlamak, kendi üzerine çizgi çekebilmek için.

    geniş, güzel bir tv, gereğinden akıllı bir telefonla hep aynı vizyonda kal. kendin için öğrenme, para kazanmak için öğren. rüzgarı özle, denizi özle; ancak kısıtlı zamanlarda kavuş onlara. plazalarda soyutlan doğadan. ağaç görünce gözlerin yaşarsın, boğazın düğümlensin o balık istifi araçların dumanından. eskaza birine bakma yükümlüğün olursa kendini hepten unut. başkaları için yaşa.

    yeteneklerin varsa hobi olarak yap. bunlar sonsuza kadar içinde kalsın. çünkü biliyorsun, para kazanılamıyor onlardan. karnın doymuyor yani ki kendisi biraz önemli sanki. ama mesela bir adam çıkar, sıfır birikim ve taşan özgüvenle röportajlar verir boy boy. hiç şaşırma. dayı mevzusu bu. senelerdir okudun, çalıştın; ama bunlar bir dayı etmiyor.

    en büyük istifamız kendimiz olamamaktan istifa etmemiz olacak. çocuk değiliz; ama kabul ettiğimizi sandığımız şeyleri kabul edebilmiş de değiliz; içinde hunharca yaşamamıza rağmen.

    auctioned'ın dediği gibi:

    where did i sign?
    did i miss the auction where my life went under the club?
  • debe listesine hızlı bir giriş yapma hali. aka çok beğenilmek, öyle böyle beğenilmemek.
  • hiç bu geceki kadar anlamlı olmamış ve olamayacak hal, oluş. he ama kopirayt mopirayt ağa; tam doğrusu debe™lenmek.*
  • son 3 senedir içinde bulunduğum durum. belki arada 1 seneye yakın bir zamanda rahatlamıştım ama şimdi yine başa döndüm. aynı sebeplerden!

    bir gün birisi bana bak kızım nevrin dönecek, beynini yiyeceksin onu düşünmekten, söylediklerine anlam yüklemekten, onu beklemekten deseydi ben hangi kameraya el sallıyoruz derdim sanırım. öyle bi inanamamazlık bende ki şu anda. ama gel gör ki ne haldeyim. ne haldeyim? anlatayım.

    kendi duygularımı kabullendiğimden beri sürekli bir beklenti içindeyim, beni arasa sorsa gibi...onun bana bir şeyler ima etmesiyle birlikte ise tamamen beynim benden bağımsız yaşıyor gibi hissediyorum. 3 sene az bi zaman değil, çokta değil belki biliyorum, sadece ben biraz fazla anlam yüklüyorum-yükledim belki, o yüzden bu kadar fazla debeleniyorum.

    her şeyde ama her şeyde onun aklıma gelmesi nasıl mümkün oluyor gerçekten bilmiyorum. mesela sabah otobüse biniyorum onunla birlikte otobüsteyken bana söylediği bir şey aklıma geliyor ya da bir kafenin önünden geçiyorum onunla oturduğumuz bir zaman geliyor aklıma, çalıştığımız yerin önünden geçiyorum yanımda oturduğu zaman aklıma geliyor, bu liste o kadar uzuyor ki... şarkılara falan hiç girmiyorum bile, sanki tüm şarkılar onunla ilgiliymiş gibi! ha ofisimizde aynı isimli 2 kişinin olmasını da geçemeyeceğim. birisinden duyduğumda ya da ben telaffuz ettiğimde asla benimle aynı tarafta olmayan beynim adeta can suyu bulmuş gibi kafamın içinde binbir düşünce içinde kayboluyor!!

    en son 10 gün önce konuştuk seninle... ya benim aramamı bekliyorsun yine ya da artık görüşmek istemiyorsun, bilmiyorum. keşke seninle bu 2 ihtimali de konuşabilseydi, neyse.kalbim istiyor ki biraz çabalasın bu sefer o arasın sorsun. gayet güzel kararlı gidiyorum, bu kararın böyle olması gerektiğine kesin karar veriyorum ama bir şey oluyor ve ben kendimi arasam mi acaba diye düşünürken buluyorum. aklıma ise sadece kesin aramama kararım geliyor ama bu kararı vermeme sebep olan şey/şeyler neydi onu hatırlamıyorum. işte bende ki böyle bir cebelleşme kendi kendimle. bu ne kadar yorucu bir şey biliyor musunuz? mesela az önce debeye giren bir entry i okudum. bir er kişisi yazmıştı. merak etmiş ve kız arkadaşını denemiş bakalım ben aramazsam o beni arayacak mı diye... kız aramamış o da iletişimi kesmiş. biz erkekler de sevildiğimizi hissetmek istiyoruz bizim de bir gururumuz var yazmış. ben yine tabi haklı o da dedim ve yine hooopp nereye geldik tahmin edin! bildiniz, tebrikler! en son hangi gün arasam uzun uzun konuşuruz diye düşünüyordum! tüm bunların, anıların, düşüncelerin her gün böyle beyninizi yediğini düşünün, ne kadar yorucu bir şey tahmin edemezsiniz... yazarken yoruldum resmen!

    bazen de diyorum ki sen acı çekmeyi seviyorsun azizim, sonra da bunun psikolojik açıklamasını merak ediyorum ve kapanış. velhasıl kelam böyle sözlük. bakalım bu debelenme daha ne kadar devam edecek.

    t: yukarıda anlatıldığı gibi duygular arasında kaybolmaktır, hayatını düzene koymak için çırpınmaktır, unutmak için çabalamaktır ama tüm bunların bir kişi veya kişilerin davranışları yüzünden işe yaramamasıdır.
  • debeye girme durumu.
hesabın var mı? giriş yap