*

  • avrupa birliginin ortak tarim politikasi. ab'nin en problematik sorunlarindan biridir.
    (bkz: cap)
  • ingilizcesi "common agricultural policy" olan, avrupa birligi butcesinden en cok parayi alan, amerika ve diger dunya ulkeleri tarafindan serbest ticaret anlayisina karsi oldugu dusunulen avrupa birligi politikasi. bu politikayla amac ab nin kendine yeten bi birlik olmasi amaclanmistir, ama ciftciler olayi abartip 1970 de fazla uretmeye baslayinca cok cesitli sorunlar ortaya cikmistir. bu ciftcilere cok buyuk garantiler saglanmistir tabiki parasal olarak, bu isten de en cok kar eden fransizlardir.
  • ingilterenin ab uyesi olma kapsaminda en sikayetci oldugu uygulama
  • su anda ab butcesinin yarısını somuren, çeşitli yıllarda reformlar geçirmiş, süt gölleri yağ dağları oluşturduğu için geçmişte çok eleştirilmiş, yeni genişleme ile birlikte daha da cetrefillenmiş politikası.
    2. dunya savası sonrası avrupada yiyecek sıkıntısını onlemek için uygulanmaya başlanmıştır ancak gunumuzde temel ilgi alanı kırsal kesimin kalkınması; sağlıklı ve çevre dostu urunlerin uretimini sağlamak ve belli standartlar getirmektir.
    ayrıntılı bilgi için; http://www.europa.eu.int/…/agriculture/index_en.htm
  • 1990'lı yıllar dünyanın bir kez daha yeniden düzenlenmesine girişildiği süreçtir. bu süreçte gelişme yolundaki ülkeler , en az gelişen ülkelerin tarımları da gelişmiş ülkeler ve onların çokuluslu şirketlerine göre yeniden yapılandırılmaktadır. belirlenen yeni kapitalist politikalar doğrultusunda ab de 1992 yılında ''ortak tarım politikası'' nı (otp) düzenlemiş ve uygulamaya koymuştur. ab'nin uygulamaya koyduğu yeni otp dünyadaki küreselleşen kapitalizmin yeni politikalarına uyum oluşturmasının yanında, abd'nin tarımında uyguladığı süregelen politikalarına da karşılık olabilecek bazı değişikliklere de gitmiştir. böylece, avrupa birliği önceki dönemlerde uygulanan politikalarından vazgeçmiştir. ab'deki bu yeniden yapılandırma politikaları abd benzeri; çiftçiliği ortadan kaldıran, yerine şirket tarımcılığını daha hızlı ikame edecek şekilde işletilecek bir durumdur. söz konusu yeni otp ile birlikte bir yandan ab'de de her üç dakikada bir, yılda ise 200 bin çiftçi iflas edip çiftçiliği bırakır duruma gelmiş, diğer yandan da ticaret savaşlarının başlamasına neden olmuş, dünya pazarlarında yapay düşük fiyatlar ve spekülasyonlara hız katmış. dünyanın önde gelen ihracatçıları arasında çatışmalar başlatmıştır.
    ortak tarım politikası'nın avrupalı çiftçilere oluşturduğu durumdan sonra ülkemizde tarımın tasviyesiyle birlikte yakın zamanda olabilecekleri düşünmek korkutucudur.
  • cap, yani common agricultural policy. bugünkü adıyla avrupa birliği'nin tarımsal üretimi artırmak, ve buna paralel olarak gerek tarımsal üretimde devamlılığı sağlamak gerekse tarım sektöründe çalışanlara gelir desteği sağlamak suretiyle refah seviyelerini yükseltmek ve şehirlere göç etmelerine engel olmak amacıyla oluşturduğu, çok ciddi, acayip korumacı, ve korkunç bütçeli bir politikasıdır. tarım ürünlerinde ortak pazar oluşturmak, piyasa ekonomisi uygulamak vb amaçlarla oluşturulmamıştır.

    1950'li yıllar.. ab (o zamanki adıyla aet) tarımsal üretimi artırmak istemektedir. zira savaş sonrasında avrupa ülkelerinde insanlar açlıktan ölmeye başlamıştır. mesela hollanda abd'nin gıda yardımı sayesinde bugün somali'de yaşanana benzer bir açlık tehlikesinden kurtulmuştur. avrupa, tarımsal üretimin salt kapitalist bakış açısıyla, serbest piyasa mekanizmasıyla ele alınmaması gerektiğini anlamış ve topluluğu kuran roma anlaşmasında belirtilen tarım ürünlerinin üretimini açıkça desteklemeye başlamıştır. yani avrupa, tarım sektörünü basit piyasa mantığıyla ele almamış, korunması ve geliştirilmesi gereken stratejik bir sektör olarak kabul etmiştir.

    aynı zamanda, verimliliği düşük olan tarım ürünlerinin dış ticaretini serbest bırakırsa, kendi üreticilerinin çok düşük dünya fiyatlarıyla rekabet edemeyeceğini, üretemeyeceğini, tarlalarını bırakıp şehirlere göç edeceğini, üretmeye devam edenlerin de karınlarını doyuramayacağını görmüş, ve tarım sektörünün çok önemli bir sosyal olgu olduğunu da kabul etmiştir.

    bu sebeplerle, bütçesinin büyük bir kısmını tarımı desteklemek için ayırmıştır ve bu politikadan nerdeyse 50 yıldır hiç vazgeçmemiştir.

    ab bu politikayı çeşitli vasıtalarla uygular. örneğin bazı tarım ürünlerinde eşik fiyat belirler. yani bir ürünün belli bir dönemde ab içine piyasa değerini belirler. üreticiler 'board' denilen, bizdeki kooperatiflere benzer bir yapı aracılığıyla mallarını piyasaya sürer. ancak burada gerçekleşen fiyat, ab'nin belirlediği eşik fiyatın altındaysa, aradaki fark destek olarak çiftiçilere ödenir.

    tarım ürünlerinin uluslarası ticaretteki fiyatları, hemen her ülkenin sübvansiyon uygulamasından da kaynaklanan sebeplerle, çoğu kez iç piyasa fiyatlarının çok çok altındadır. ab, kendi üreticilerinin bu düşük fiyatlı ithal mallardan olumsuz etkilenmemesi için, bu ürünlere yıl içinde birkaç kez yeniden tespit edilmek üzere çok ciddi gümrük vergisi uygular.

    bazı ürünlerde ise, üretici malını hiç satamasa bile (board'un elinde kalsa bile), bizde bir zamanlar yapılan destekleme alımları gibi, ab çiftçiye ürettiği malın değerini doğrudan öder.

    ab ülkelerinde tarım alanları çok ciddi şekilde korunur. tarım arazisi olarak belirlenmiş bir yere, ev, fabrika, otel vs yapamazsınız (ama türkiye'de cargill gelip tarım arazisi üzerine fabrika konduruverir. recep tayyip erdoğan da cargill'den desteğini esirgemez). hatta, miras hukukunu da buna göre düzenlemiştir. bir çiftçi öldüğünde tarlası varisleri tarafından bölünüp paylaşılamaz. bir bütün olarak korunur. bu da verimliliğin düşmesini engeller ve endüstriyel üretim yapacak ölçekte tarım arazisi olmasını sağlar.

    yine ab, cap bütçesinden, tarımsal üretimde verimliliği artırmak için her türlü ar-ge girişimini destekler. bu sayede, örneğin güneş yüzü görmeyen irlanda buğday üretiminde verimlilik açısından türkiye'nin çok çok ilerisindedir.

    cap nedeniyle şu an ab'nin elinde süt denizleri, tereyağı dağları bulunmaktadır. ihtiyaç fazlası olmasına rağmen bu ürünlerin üretimini desteklemeye devam etmektedir. çünkü konuya sadece ekonomik açıdan değil, stratejik ve sosyal boyutlarını dikkate alarak yaklaşmaktadır. ve cap sayesinde ab ülkelerinde gelir dağılımında dengenin sağlandığını, sosyal gelişime çok öenmli katkılar sağladığını ve bir daha 2nci dünya savaşı yıllarında olduğu gibi bir açlık sorunuyla karşılaşmayacağını bilmektedir. artık tarımsal ürünlerde net ithalatçı konumunda değil, net ihracatçı konumundadır. o yüzden de destekten vazgeçmemektedir.

    nitekim, benzer politikalar güden abd ile ab arsında tarım ürünleri alanında adeta bir savaş yaşanmaktadır. ikisi de ne gümrük duvarlarını indirmeye, ne de sübvansiyonları kaldırmaya yanaşmamaktadır. ama ellerindeki stokları da bir şekilde eritmek istemektedir.

    dünya ticaret örgütü çerçevesinde imzalanan anlaşmalara göre, sanayi ürünlerinde sübvansiyonlar yasaklanmıştır. ama tarım sektörü bunun dışında tutulmuştur. böylece abd ve ab'nin uyguladığı sübvansiyonlar meşruiyetini korumaktadır. ama bir başka anlaşmaya göre, gelişmekte olan ülkelerin tarım ürünleri ihtiyacının belirli bir kısmını ithalata açma zorunluluğu getirilmiştir. buna göre, mesela tarım üretiminde kendi kendine yeterli hale gelebilmek için yıllardır çabalayan hindistan gibi ülkeler her yıl ciddi boyutta buğday ithal etmek zorunda kalacak. peki kimden? abd ve ab'den tabii ki...

    işte ab'nin ortak tarım politikası böyle birşeydir. serbest ticaretle uzaktan yakından alakası yoktur. ama ab bu politikasına çok şey borçludur.

    türkiye ise imf ve dünya bankası direktifleriyle tarımı destekleme politikasından vazgeçmiştir.

    türkiye bir gün ab'ye üye olsa bile, bu ortak tarım politikası uygulanmayacaktır. bu karar çoktan alınmıştır. zira türkiye'nin mevcut tarımsal üretim yapısı ve tarım sektöründe çalışanların (çiftçilerin, köylülerin) durumu içler acısıdır ve ab standartlarına uyum sağlayabilmesi için ab'nin tüm kaynaklarını türkiye'ye aktarması gerekecektir.
  • 2010 yılında bütçesi 57 milyar € olan ve european agricultural guarantee fund (eagf) ile european agricultural fund for rural development (eafrd) tarafından fonlanan (ab genel bütçesi içerisinde yer alır bu kalemler) ortak tarım politikalarıdır. komisyonun sorumluluğunda olan bu politikalar, direkt olarak komisyon tarafından fonlanmaz ve üye ülkelerde yer alan ödeme ajansları aracılığıyla ödemeler gerçekleştirilir. ödeme kuruluşları sadece ödeme yapmakla kalmaz, ayrıca yapılacak yardımdan fayda sağlayacak olanların yeterlilikleri konusunda tatmin olmalıdır. üye ülkelerin ödeme kuruluşları tarafından yapılan ödemeler, eagf bütçesi ile ilgili olanlar aylık olarak, eafrd bütçesi ile ilgili olan ödemeler ise 3'er aylık dönemler itibariyle olmak üzere komisyon tarafından bu kuruluşlara aktarılır.
  • avrupa birliği’nin tarımda izlediği korumacılığın bir örneğidir. ab’nin merkezi bütçesinin yüzde 60’ından fazlası ortak tarım politikasına ayrılmıştır. ortak tarım politikası çiftçilerin gelirini üç yolla yükseltiyor: tarımsal fiyatları yüksek düzeyde tutmak, fiyatlar belli bir düzeyin altına indiğinde alımlar yapmak ve dış ürünlere ithalat gümrük vergisi koymak. bu uygulama tarımsal mallarını daha zengin ülkelere kârlı biçimde ihraç edemedikleri için karşılaştırmalı üstünlükten yararlanamayan gelişmekte olan ülkeler açısından yıkıcı sorunlar doğuruyor. vergilerle doğrudan sübvansiyonları karşılamakta kalmayıp ürünlere daha yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalan ab’deki tüketicilere zarar veriyor.
hesabın var mı? giriş yap