• fransa'nin alsace yoresindeki kucuk guzel ve hos sehir. cocukluk anilarimin sahnesi.
  • otobusle almanya'ya gecebileceginiz gezilesi sehir.
    ayrica ozgurluk aniti gibi onemli eserlere imza atmis heykeltras frédéric auguste bartholdi'nin de dogdugu kent.
  • minyatür bir şehir merkezine, fütursuzca "küçük venedik" olarak adlandırılmış, içinde 8 kişilik kayıklarla gezinti düzenlenen, çoğunlukla kirli bir kanal bölgesine, 15. yüzyıldan kalma evlerin sıralandığı sakin sokaklara sahip, alsace bölgesinin tipik özelliklerini barındıran bir fransız şehri. ayrıca, haut-rhin departement'ının başşehridir.

    her yeri çiçeklerle kaplı ara sokaklarındaki kahveler ve ilginç küçük dükkanlar sayesinde birkaç saatliğine görülmeye değer. diğer taraftan, özellikle kanal kıyısındaki restoranların tam bir turist kazığı zihniyetiyle işletilmesi dikkat çekicidir.
  • bünyesinde çok güzel bir oyuncak müzesi barındıran, pazar günleri artan turist sayısına rağmen açık dükkan bulmakta zorlanabileceğiniz; yöresel şarabını ve onu yanına çok yakışan alsace spesyali tarte flambée'yi tatmadan ayrılmamak lazım gelen şehir.
  • strasbourg'daki petite france'ın büyüyüp şehir olmuş hali. pek tatlı, pek hoş.. özellikle baharda gezilmeli.
  • çok sevdiğim fransız şehri. ufaktır ama aradığınız her şeyi bulursunuz. hani derler ya fransa güzel memleket ama bir de üzerinde yaşanlar olmasa diye. hah işte burada o güzel fransa havasını çok fazla fransız olmayan fransızlar sayesinde alabilirsiniz. içi dolu fıçıcık.
  • masallardan çıkmış gibi duran, şekerden evlere benzer evleri olan şehir.
  • iz tv'de yayınlanan bir gezi programında tanıtılan şeker gibi yer.
    program arada tekrarlanıyor, adı gezi rehberi.
  • istanbul'dan hareket ettiğimizi varsayacak olursak stuttgart ya da basel'den kolaylıkla ulaşılabilecek sevimli fransız kenti. zaten elin avrupasında en sevdiğim konulardan bir tanesi, sadece o ülkenin büyük şehri değil, diğer küçük şehirlerinde de yaşamın tam kıvamında ve tadında devam ediyor oluşu; mimarisi, yaşam tarzı, lezzeti her şeyiyle büyük bir şehre ihtiyaç duymadan kendi yağıyla kavrulabiliyor o şehrin insanları.

    colmar o sevimli mimarisi, sakin yaşam döngüsü ile mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yerdir. hele ki buralara kadar gelmişken yol üstünde riquewihr ve haut koeningsbourg mutlaka ama mutlaka görülmelidir. biz gittiğimizde sarkozy aleyhine bir yürüyüşe denk gelmiştik, sakin sakin tepkilerini dile getiriyordu insancıklar ama genelde çok daha sakin bir yer olduğu su götürmez.

    civarda zaten bir ton başka yer de var, geziniz, keşfediniz...
  • biraz hatta baya sakin, ama huzur veren kucuk fransiz kasabasiymis burasi. strassburg´dan sonra biraz uvey evlat muamelesi gormus gibi. ama pek farki yok hatta daha sirin. ancaaaak fransizlara 2 kentlik minicik tecrubemden ve duyduklarimdan sonra acaaayip bir gicigim var benim. yahu bi yerde oturalim dedik bir degil iki degil nereye gitsek kimse ingilizce konusmuyor, (almanca bilen cikti bi kac yerde ama ) orali olmuyor bilse de fransizca konusuyor, oglum senin beni anlaman onemli degil ki benim anlamam onemli demek istiyor insan boyle. servisler berbat. mesela arkadaslardan biri uc kere kolami getirmeyi unuttunuz dedi garsona. bunu buraya yaziyorum cunku 2-3 kere basima geldi.

    halbuki git turkiye`ye adam senle anlasabilmek icin kafayi yer. konusmaya cabalar hatta her dilden 2 kelime bilir yani, sempatiklik falan bile yapar(ki hic hosuma gitmezdi bu bunlari tecrube edene kadar).

    turkiye`nin gozunu seveyim ben be.
hesabın var mı? giriş yap