clover over dover
-
(bkz: hoover supurur dover)
-
(bkz: the white cliffs of dover)
-
(bkz: no leaf clover)
-
başında martı sesleri vardır. çok güzel sabaha karşı şarkısı..
(bkz: gece 3 mü sabaha karşı 3 mü ikilemi) -
"bir yandan huzur, bir yandan kalp sızısı..." (evet papağanım, yankı yapıyorum)
düzenlemesinin ve ayrı ayrı ezgilerinin güzelliğine ağlamak, adına böyle arabesk entryleri sıra sıra dizmek, harold and maude'un ve quadrophenia'nın son sahnelerine soundtrack yapmak, yetmedi bütün hüzünlü kırların resmi müziği ilân etmek, ha bir de sadece kendim beğeneceğimi bile bile resmini yapmak istediğim kıymetlimiss. -
i'm on the white cliffs of dover
thinking it over and over
but if i jump it's all over
a cautionary tale for you
i'd like to roll in the clover
with you over and over
on the white cliffs of dover
and then i let you push me over
if that is the fact
then in actual fact
i'm not where it's at
and it's over
and now the bluebirds are over
(i'm floating away)
over the white cliffs of dover
(spent twenty years upon the sea)
and when you push me over
(and when i come back)
don't bury me, i'm not worth anything
(i found that you took care to me) -
başındaki martı seslerine ragmen bende gece, boş bir yolda araba kullanma istegi uyandıran, sakin, huzurlu blur şarkısı.
-
sabahlandığında, sabahın ilk ışıklarıyla dinlendiğinde "bugün güzel bir gün olacak" düşüncesiyle uyumadan güne devam etmeyi sağlar bu şarkı.. ya da kötü bir günde "haydi toparlan bakalım her şey güzel olacak" diye fısıldar insanın kulağına
-
haftasonu aile ile denize gitmek gibi bir şey. havluları plaja serip girmeden önce ortalığı bir kolaçan etmek, annenin hemen uyuklamaya koyulması, babanın suya atlar atlamaz açılması, kardeşin kumlarda bir şeyler eşelemesi... bizim ise kumsalda olmanın heyecanına rağmen yanımızda olmasını dilediğimiz, belki de aklımızdan çıkmayan birinin yokluğu ile hüzünlenmemiz. girip girmemek arasında gidip gelmemiz. kayalıklardan denize atladığımızı (itildiğimizi) hayal ederek sulara dalmamız. bu ritüel sonucu huzur dolmamız. suyun içinden kıyıdaki insaları izlememiz.
(bkz: parklife) -
"don't bury me, i'm not worth anything" bölümüyle değersiz, sıradan ve moralsiz bir zamanınızda dinlediğinizde daha da kötü olabiliyor. girişi umut dolu gibiyse de devamı hiç öyle değil.
uykusuz geçen bir geceden sonra sabaha karşı dinlenmesinin uygun olacağını düşünüyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap