• citroen'in 2002 yılı itibariyle üretimden kaldırdığı orta sınıf otomobil.

    sınıfına göre vasat bir kalite ve işçilik sergileyen otomobilin, asıl cezbedici tarafı karoserinin altında citroen tarafından keşfedilen çeşitli teknolojik yenilikler barındırmasıydı. hidro pnomatik süspansiyon ve ön tekerleklerin tersi istikametine, hafif bir açıyla dönen arka tekerlekler bu yeniliklerin en dikkat çekicileridir.

    yerini citroen c5'e bırakmıştır.
  • üç tekerlekle gidebilen otomobil.
  • hidro pnomatik süspansiyon ile birlikte kullanıcısına zeminden yüksekliğini ayarlayabilme olanağı tanıyan, her ne kadar üstün yol tutuşu ile keyifli bir kullanım sunsa da, iç mekanındaki düşük malzeme ve işçilik kalitesi ile birlikte bu keyfi tırpanlayan otomobil.

    ayrıca bir başka sinir bozucu bir durum da citroen'in o dönemki modellerinde bulunan "şifreli çalıştırma"dan bu otomobil de nasiplenmiş olduğudur. bu yüzden kontağı çevirmeden evvel şifreyi girmenizi gerekmektedir.
  • dönmezdi. en basit manevraları bile üç-dört seferde tamamlardınız.
  • zamanın, bir lastiği olmadan diğer üçü üzerinde gidebilen aracıdır.
  • kontağı çevirdikten sonra bekleme süresi (ısıtma bujisi vb.) nedir bilmeyen türk şoförünü şifre girme ekranıyla eğiten araç.

    bugün bakıldığında çağ ötesi güzellemeleri yapılsa da arka aksı çeviren teknolojisine rağmen dönemeyen, alçaklıkta aşırıya kaçmakla bize ters gelen; bir d sınıfı araçtı, tıpkı abisi peugeot 406 ve emmoğlu renault manager gibi. geyik testinde de her ne kadar başarılı olsa da o bir fransız kütüğü. pist değil de aile kullanımına yönelik olduğundan konfor kullanışlılık değerlendirmesi daha doğru olacaktır.
  • hakkında bolca şehir efsanesi olan ve söz konusu şehir efsanelerini bitirmenin epey zor olduğu bir araç. bunun bir sebebi milletçe kullanma kılavuzlarını okumaktan imtina etmemiz olabilir, emin değilim.

    aşırı alçak bir yükseklik kademesi olduğu doğrudur, fakat bu kademe sürüş için değil, servis içindir. en alçak ve en yüksek konumlar, normal sürüş ve yüksek sürüş konumları olmak üzere 4 kademe vardır toplamda; bunlardan en alçak ve en yüksek konumlar sadece servis/tamir için, yüksek sürüş kademesi de engebeli, bozuk bir yolda 1. viteste ve yanlış hatırlamıyorsam maksimum 30km/s ile sürüş için. memleketin neredeyse bütün şoförleri ya dominic toretto ya da brian o'conner olduğu ve yollarımız da kusursuz düzlükte olduğu için genelde çoğu xantia en alçak servis konumunda hunharca sürülmüş olabilir, fakat bu pek tabii süspansiyonun belini kırmakta.

    bekleme modu ısıtma bujisinden ziyade hidropnömatik sistemin dolaşıma başlaması için; marşa bastıktan sonra lhm sistem içinde dolaşmaya başlayıp ideal basınca gelmeden hareket etmek yine süspansiyona zarar verebilir. ısıtma bujisi daha çok soğuk iklime sahip coğrafyalarda önemli, hatta bazı kuzey ülkeleri için "winter pack" denilen bir ilaveyle satılmışlar vaktiyle.

    98'deki makyaj öncesi(x1) xantia'ların en temel problemi ön amortisör kulelerinin karoseri bağlantısının zayıf olması, pas ve yıpranma/zorlama/yanlış seviyede kullanım neticesinde koparak kaputu bükmesiydi; ilave bir parçayla durum düzeltildi, x2'de de farklı ve daha sağlam bir tip takıldı.

    şifre ekranı dönemin immobilizer'ıydı daha çok, çünkü sadece türkiye'de değil, dünyada da şifre ekranlı satıldı -meğer bütün şoförler türkmüş*-, x2'lerin, yani 1998 sonrası makyajlı kasalarda kullanılmadı diye biliyorum-benimkinde yok misal-.

    günlük yol aracı olarak tasarlandığından, çılgın driftler atmayı beklememek lazım tabii; -her ne kadar activa'nın bakımlarını/problemlerini halledip şimdi emekli formula pistinde çılgın atmayı istesem de*-, 2.0 hdi'in turbo beslemesi bile performansa/hıza değil, torka takviye için konulmuştur.

    xantia'nın -ve genel olarak citroën'in- en büyük problemi, satış sonrası servisin, özellikle hidropnömatik sistemler için sıkıntılı ve pahalı olmasıydı. maliyeti düşürmek için normal süspansiyona geçmek yerine bütün ürün gamını hidractive'le donatsa ve sürümden kazanma yoluna gitseydi -tabii ki bana göre- daha mantıklı olabilirdi, yedek parça fiyatları da bir nebze normalleşirdi o vakit(tabii burada psa grubu içinde ne kadar bağımsız olduğu sorusu da var). tabii özellikle bizim otomobillerimize süsleme dışında pek de bakmamamızın, yollarımızın elin fransızının "bozuk arazi" diye tanımladığı yollara rahmet okutması ve aslında bozuk olup normal yol muamelesi ettiğimiz yollarda bozuk yol ayarı yerine normal sürüş -ve hatta servis alçak- konumunda kullanmamız da bu otomobilin yanlış olarak kötü/dandik diye adlandırılmasına sebep oldu. yoksa 1955'ten beri(traction avant, ds) işlemeyen veya kötü bir süspansiyon sistemini kaç kişiye iteleyebilirdi ki citroën?
  • km77.com'da günümüz arabalarına yol tutuşuyla haddini bildirmektedir.
  • süspansiyonlarını yarım saniye içerisinde sert moddan yumuşak moda alabilen; diğer yarım saniyede yeniden sert moda alabilecek, 90'lı yılların zel modellerinden biri.

    sürekli değişken süspansiyon sistemi tecrübesini, hydractive 3+ ismiyle abisi citroen c5'e bırakmıştır ki kendisi benim için üretilmiş en iyi citroen'dir.
hesabın var mı? giriş yap