• herkesin eksper olduğu konudur bu.

    "efendim polis nasıl gözaltına alınır bankayı korumuş ateş etmiş" derler. gözaltı süreci nedir, polisin yetkisi, görevi nedir önemli değildir onlara.
    "gözaltına alıp alıp bırakıyorlar suçlar engellenmiyor" derler. polisin yakaladığı her insanı suçlu kabul etsek zaten mahkemeye, yargıya ihtiyacımız olmazdı diye düşünmeden.
    "senin babanı öldürseler idam istemez miydin?" derler. yüzlerce yıldır insanların bu konuda akıl yürüttüğünü, şu anki sistemin bir sürecin ürünü olduğunu akıl etmeden.
    baklava çalan çocuk hortumcudan çok ceza yedi diye vırvır ederler. ikisinin aynı suç olmadığını, birinin mala diğerinin kişiye karşı işlendiğini bilmeden karşılaştırırlar.

    sanki bu fikirler ilk bu cengaverin aklına gelmiştir de beyimiz bütün hukuk sistemini çözüvermiştir hürriyet gazetesinden okuduğu üç haberle, atv'den izlediği iki programla.
  • iddia, savunma ve yargılamadan oluşan üçlü bir faaliyettir.

    (bkz: ceza muhakemesi hukuku)
  • türkiye'de çeşitli vasıtalarla (örneğin basın yoluyla) yönlendirilebilen bir muhakemedir. açıkça kanunda yargılama ile ilgili bazı hususlarda haber yapılamayacağı yazılı olmasına rağmen, toplumsal kışkırtı yaratarak karar verecek mercii üzerinde baskı kurmak şeklinde olur. ceza muhakemesi sonucu suçlara göre verilecek cezalar yazılıdır ve mahkeme bunlar ile bağlıdır. ancak tek bir nokta vardır, hakimin takdiri. yani cezada belli bir oranda indirim yapabilecekken, bu baskı sonucu bu yola başvurması engellenir. bu şekilde de bir ülkede adalet herkese aynı uygulanmaz.
  • evvel zaman içinde suç sayılan fiillerin yalnızca bireyleri ilgilendirdiği kabul ediliyordu. bireyler kendi aralarında hallediyorlardı, öç alıyorlardı birbirlerinden. zamanla toplumu yönetenler "ben bu işe el atayım, olmuyor böyle her gün gürültü kavga, en iyisi ben çekeyim bunların kulaklarını" dedi. bireylerin birbirlerini cezalandırması yasaklandı, cezalandırma hakkı ve yetkisi toplumun tekeline alındı. mahkemeler kuruldu. "muhakemesiz ceza olmaz" ilkesi ortaya çıktı. velhasıl ceza muhakemesi iddia, savunma ve yargılama makamlarını işgal edenlerin katıldığı bir faaliyettir. ama bu faaliyet nasıl olacak? kimin rolü ne? rol dağılımına ilişkin birbirinden kesin olarak ayrılabilen üç sistem söz konusudur. bunlar itham, tahkik ve işbirliği sistemleridir.

    itham sisteminde yargıcın (yargılama makamının) harekete geçebilmesi için birinin ispiyonlaması pardon itham etmesi gerekir. bu itham eden iddia makamı rolündedir, itham edilen de savunma makamı. tüm sistemlerde rol dağılımı bu şekilde ancak önemli olan aralarındaki ilişkidir. itham sisteminde yargıç biraz geri plandadır. ne kendi kendine harekete geçebilir ne delil toplayabilir ne de delilleri seçebilir. iddia ve savunma makamı koyar delilleri önüne, bıdı bıdı dertlerini anlatırlar yargıç da hakem edasıyla karar verir. bu sistemde muhakeme çelişme, sözlülük ve açıklık ilkelerine göre yapılır.

    otoriter devletlerin kurulmasıyla itham sisteminin yerini tahkik sistemi alır. toplum menfaatlerinin birey menfaatlerine üstün tutulmasını fırsat bilen yargılama makamı geri planda kaldığı günlerin acısını çıkararak öne atar kendini. eli kolu bağlı, çilekeş günleri sona erer. artık yargıç olaya kendiliğinden el koyabilmektedir. birinin itham etmesine gerek yoktur. böylece ithamcı ve yargıç rolü de aynı kişide toplanmış oldu. yargıç delil toplayabilmekte ve serbestçe değerlendirebilmektedir. bireysel savunma makamı yani sanık afedersiniz biraz ezik bi konumda kalmıştır. yargıç itham ediyor sonra bak bu delilleri de buldum ama senin delillerini hiç sevmedim o yüzden kendi bulduğum delilleri kullanacağım zaten boşa delil getirmişsin kim sana getirebileceğini söyledi ki diyor. sanık da orada çaresiz kaderine boyun eğiyor. ayrıca muhakemenin her aşaması yazılı ve gizli yapılıyor.

    modern devletlerin doğuşuyla birlikte, ceza muhakemesi hukuk devleti anlayışına uydurulmak isteniyor. itham ve tahkik sisteminin iyi yönleri alınarak işbirliği sistemi ortaya çıkarılıyor. makamlara, hiçbiriniz geri planda olmayın, işbirliği içinde ve eşit konumda olun ama şu görev konusunu bi gözden geçirelim deniyor. sonra diyorlar ki; evet, muhakeme yapılabilmesi için ithama gerek var ama yargıç sen kendiliğinden elkoyma bu işe, savcılık makamını (iddia makamı) oluşturalım, toplum adına o itham etsin ki sen tarafsız ol. ayrıca yargıca "sen itham sistemindekinin aksine sadece iddia ve savunmaya göre karar vermek zorunda değilsin bunu bil ama tahkik sistemindeki gibi araştırma ve delil toplama tekeli de sende değil haberin ola" diyerek son bi ayar çekiyorlar.
  • insanlar somut yaşamdan uzaklaştırılıp fail ve mağdur olarak soyutlaştırılır, bunun üzerine fail cezalandırılır, mağdurun da mağduriyeti giderilir. işte bu sürece ceza muhakemesi(yargılaması) denir.

    soyutlaştırılmanın bir sonucu olarak, yargılama sürecinde kişi ne kadar servete sahip, başına neler geldi, nasıl yetiştirildi gibi sorulara bakılmaz. manevi dünyaya girilmez. taraflara rasyonel insan gibi yaklaşılır. karmaşık yapıdaki insan göz ardı edilir.
hesabın var mı? giriş yap