• türk kadinlari kültür dernegi istanbul subesi baskani mürşide... kenan rifai silsilesindendir. birkaç kez sohbetlerinde bulunma şerefine eriştim. bir pınardan coşan serin su misali insanın gönlünü açar, ferahlatır. kafanızdaki soruları sanki duyuyormuşçasına cevaplar. daima gülen yüzünün ardındaki yoğun mücahede ve müşahadeyi gözlerinden anlarsınız.
  • kendisine ilk olarak trt'de bir sabah programında rastladığım, bir ay susmadan konuşsa konuşmadan susarım, dinlerim dediğim güzel insan. hani insanın hayatında şimşek çaktıran insanlar vardır. bulutlar yağmurla dolmuştur, sadece bi'şimşek bekler, işte kendisi bende bu etkiyi yapmıştır.
  • ilk gordugum anda "cok sukur ki tanimiyorum" diye dusundugum konusmaci kadin. yarabbim coluguna cocuguna esine dostuna sabir versin. benim etrafimdaki herhangi birisi o tonlamalarla ve o ses tonuyla 2 dakika konussa, ya ben olurum ya o..en son gordugumde konusan bir ceylandan bahsediyordu ki, soz konusu hikayeyi cocuk programlarinda, masal saatlerinde anlatsalar anca dinlersin. bu ne ya.. bu nasil bir sevgi kelebekligi, bu nasil bir tahammul zorlamak, bu nasil bir yuz ifadesi, bilemedim.

    geç gelen edit:
    kaaaaç sene geçmiş ben bu entariyi yazalı. aynı nickle de uçtum geri geldim. bir sürü şey değişti, karmam, beğenilenlerim, başuçlarım, zöelerim, ama bu entri hiç değişmeden hep zöelerin arasına giriyor. ve ben bundan aşırı derecede mutluluk duyuyorum. eksileyin. çok memnun oluyorum. çünkü söylediği şeyler öyle saçma ki. zaman içinde görüşlerimde hiç bir değişme olmadı. budaya secde edenler allah'a secde ediyor aslında gibi şeyler söylemesi nedeniyle islamcılar da sevmiyor artık kendisini. oh olsun.
    dini sevimlileştirmeye çalışmak sonunda kişiyi küfre sokar, şirke düşürür. din böyle demişse böyledir. soramazsın, kendince yorum katamazsın. millet niye dinleri terkediyor? baskılar ve dogmalar yüzünden. bin tane soru sorarsın, mantıklı cevaplar beklersin, ama sonunda: "çünkü o öyle" der din ve biter. sorgulamak küfre gider. he dersen ki ama ben islamı öyle bilmiyorum, o zaman deist olursun, ayrı bir konsepte girersin. hiç bir dine ve tanrıya inanmıyorsan da zaten hepsi aşırı komiktir, izler dinler gülersin.
    böyle sevgi kelebekliğinin sonu delirmek, cinnet.
    kedi alsın bence bir tane. ben de delirdiydim, tam kapatılacaktım ki mestan geldi toparladım. tavsiyem budur.
  • 2 defa izleme fırsatım oldu kendisini.son olarak trt'de katıldığı sabah programında aramızda yaşayan evliyaların olduğundan bahsetti ve ben; neden bilmiyorum; kayıtsız şartsız inandım.insanları inceliyorum. hayatımda bulunan herkesi inceliyorum; evliya arıyorum.
  • anlattığı şeylerle değil de, sesinin tonuna göre fikir beyan edildiğine üzüldüğüm kişidir.
    kulaklar açıkken de kalp sağır olabiliyormuş demek.
  • anladığım kadarıyla kenan rifai'nin öğrencisi samiha ayverdi'nin öğrencisi. kenan rifai'nin hocası ise seyyid hamza rifai. sonra tee ahmed rifai'ye kadar gidiyor.
    silsilesi bu şekilde.
  • lisede kimya hocam olan ufak tefek teyze. tv de ne anlatıyor bilmem. okul zamanı da dinelemzdim...

    (bkz: üsküdar cumhuriyet lisesi)
  • en büyük kadın islam mutasavvıflarından biridir.

    cemalnur hoca'mızı anlatmak için sadece şunu yazmak yetecekti aslında. o hiç olma gayreti içindedir, yaşanır fakat anlatılamaz. kendisi sadece ve sadece allah'ın bendesi olarak anılmak istemektedir.

    3 kasım 1952 istanbul doğumludur. kardeşi asuman sargut ile birlikte, annesi meşkûre sargut hanımefendinin manevi terbiyesi ve babası ömer faruk sargut beyin engin kültürü ile yoğrularak sürekli maddi manevi eğitim alarak yetiştirilmiştir. kadıköy kız koleji'nden mezun olduktan sonra mühendis olmak üzere devlet mimarlık mühendislik akademisi kimya fakültesi'ne devam etmiştir. kendi deyişiyle ‘duaları ile dünyaya geldiği' nazlı anne'sinin daha ilkokulda okurken ‘cemalnur'cuğum, sen öğretmen olacaksın' tebliği icabı da mezuniyetinden sonra 2 sene güneş koleji'nde, daha sonra da üsküdar cumhuriyet lisesi'nde tam 18 sene kimya öğretmeni olarak görev yapmış, sayısız öğrenciyi, kendisine verilen terbiye doğrultusunda hem maddi hem de manevi ilimlerle donatmış, bilimin onları nasıl hakikate götüreceğini öğretmiştir.

    çok küçük yaşlarından beri hem annesinden, hem de sâmiha ayverdi hanımefendiden aldığı manevi eğitim ve irşada ilave olarak, lise ve üniversite çağlarında eflatun'dan sokrat'a, nietzsche'den shopenhauer'a, pisagor'dan buda'ya, çok sayıda doğulu ve batılı felsefecinin ve mutasavvıfın hayatını ve felsefî öğretilerini incelemiştir. hocalarının hocası ken'an rifâî hazretlerinin ‘...onlarda da hakikat payı olduğu için bir kenara itemeyiz. işte onun içindir ki biz de geçmiş devir tasavvuflarından bahsetmekte bulunuyoruz...'(*) dediği gibi. nihayetinde fikri çalışma sahası olarak islâm tasavvufu'nda karar kılmıştır.

    cemalnur sargut, sevgili annesi meşkûre sargut ve mürşidi sâmiha ayverdi'den aldığı eğitime ilaveten hayri bilecik beyden kur'an dersleri almış , nermin suner pekin hanımefendi ile de uzun yıllar mesnevi ve kur'an üzerinde mukayese çalışmaları yapmıştır. 25 yılı aşkın süredir, islâm tarihinin altın sayfaları olan ve kütleleri peşlerinden sürükleyen büyük islâm mutasavvıfları'ndan hz. ahmed-er rifâî, hz. ken'an rifâî ve hz. mevlâna celâleddin rumi başta olmak üzere, hz. ibn-i arabi, hz. mısrî niyazi, hz. şibli, hz. konevi ve hz. cilli hakkında inceleme ve araştırma faaliyetleri devam etmektedir.

    bir yandan ‘seni hakkı ile bilemedim allah'ım' diyen peygamberimizin yolunda, bitmek bilmeyen bir iştiyakla çalışmaya devam ederken bir yandan da, ‘gönüllerini uzatıp bana da'(**) diyen herkese, hem öğrenip hem hal ettiği gerçekleri 25 yıl boyunca kah sohbetler adı altında, kah radyolardan yaptığı konuşmalarda, kah ise avrupa'da, amerika'da ve ülkemizde katıldığı seminer, panel ve ve festivallerde anlatmıştır.

    bunların arasında amerika'da, duke üniversitesi'nde ve kuzey carolina üniversitesi'nde ‘islâm' konusunda verdiği dersler, ayrıca 2000 yılında kuzey carolina'da, 2001 yılında new york'ta ve 2002 yılında yine kuzey carolina'da düzenlenen mevlana festivallerine konuşmacı olarak katılması ve katıldığı televizyon programları sayılabilir.

    özellikle avrupa'da yaptığı konuşmalar, cemalnur sargut hanımefendi'nin islâm dini'nin bütün dinleri ve inanışları kucaklayan evrensel çağrısını 21. yüzyılda da yineler niteliktedir. almanya'nın frankfurt şehrinde frau liebe (kutsal kadın) kilisesi'nde 2002 yılının mayıs ayında yaptığı ‘hz yusuf' konulu, aynı yılın kasım ayında yaptığı ‘hz. meryem' konulu konferanslar dinleyenleri bunca yıldır özledikleri birliğin atmosferinde derin bir nefes aldırmıştır. frankfurt'ta verdiği ‘islâm'da tasavvuf' konulu konferansında bu birliğin cezbedici çağrısı ayakta alkışlanmıştır. o'na sorarsanız ‘....efendim, itibarım varsa sendendir. meyan-ı aşıkanda iştiharım varsa sendendir...' derse de bizler biliyoruz ki, bu birliğin husule gelmesi için o'nun gibi yoklukta kemalini bulmuş bir öğretmenin lisanından dökülecek bir insan-ı kâmil kelamına ihtiyaç duyulmaktadır.

    kendisi ayrıca frankfurt üniversitesi ilâhiyat bölümü doktora talebelerine ‘tasavvufta hz. adem' konulu bir ders vermişlerdir.

    cemalnur sargut hanımefendi halen türk kadınları kültür derneği istanbul şubesi başkanıdır. ülkemizde çeşitli radyo ve televizyon programlarına halen katılmakta olup paneller ve seminerler düzenlemeye devam etmektedir.

    sevgili hocamız'ı bu birkaç sayfada anlatmak imkansız. tesellimiz ise, sultanı sâmiha ayverdi'nin ‘benim için o bir hiçti deyiniz.' diyen sesine uyarak, kendisinin de muhteşem bir tevazu ile ‘yazmayın, bu kadar yazmayın, o büyükler karşısında neyim ki bir hiç.' diyecek olmasıdır.

    (*) : ‘sohbetler', ken'an rifai, sayfa 365, kubbealtı neşriyatı, ii.baskı
    (**) : ‘hancı, samiha ayverdi, kubbealtı neşriyatı, ..
  • durmaksızın gülümseyerek kendini mevlana'ya, şems'e, insanı kamil'e, kenan rüfai efendisine vermiş bir hanım. akla göre konuşmayı güzel beceren hatibe. (yanılmıyorsam öğretmenlik-kimyacı olabilir- geçmişi de vardı.) ülkemizin akıl seviye standartı da malumunuzdur. konuları zor ve derin, hedef kitlenin idraki kısıtlı ve görüşü dar olunca ortaya karışık, süper ilginç bir dil çıkabiliyor:

    sunucu - hocam namaz hakkında vs. vs.

    cemalnur hanım - (durmaksızın gülümseme) namaz bence şeriatın en şeker tarzıdır (durmaksızın gülümseme).
  • bu hanımefendi hakkında nasıl söze başlayacağımı bilemedim açıkcası. bilgili mi desem, mevlana dostu mu desem, kinden uzak dini bilgisi fazla bir insan mı desem bilemiyorum. fakat bir olay var ki ne zaman bir kanalda rastlasam ve izlemeye başlasam bana özel program yapıyor. o sıralar neyi sorguluyorsam dünya yada yaşamla ilgili bir şekilde beni cevaplıyor.
hesabın var mı? giriş yap