• bir grubun dışa -belirli bir oranda da olsa- kapanıp kendi normlarını ve dayanışma bağlarını oluşturarak cemaat haline gelmesi.
  • halihazırda dışa kapalı bir yapı olarak ekşi sözlükte de birinci nesil, ikinci nesil, üçüncü nesil, dördüncü nesil, beşinci nesilve altıncı nesil gibi cemaatçikler bulunmaktadır. hatta sözlüğün kendisi de sözlükten olmayanlara karşı cemaatleşmiş bir yapı görünümü arz etmektedir. bu nesiller ve suserler cemaatleşerek, diğer nesiller ile sözlükten olmayanlara, farklı siyasi gruplar birbirlerine karşı tavır almaktadırlar ve bu hayra alamet değildir. çünkü sözlük cemaatleşmiş bir yapı oluşturmayı değil, esprili bir biçimde fikir belirtmenin aracı olarak ortaya çıkmıştır.
  • """ deniz feneri olayı alman mahkemesinde sonuçlandı.

    savcının savları kanıtlandı. suçlananlara cezaları verildi.

    ancak bağış yapan 21 bin kişiden ‘kimsenin şikâyeti yok’.

    kendi rızasıyla yoksullara yardım amacıyla bağış yapanların kandırıldıkları ortaya çıkıyor. bağış yapanların biri bile ‘şikâyetçi değil’.

    çok dikkat çekici değil mi?

    konya’da yıkılıp öğrencilerin ölümüne yol açan olayda da veliler şikâyetçi olmamıştı. hatta yaralılardan birisinin babası ‘kızım balede mi, diskoda mı idi? allah’ın rızası için oradaydı, olayı büyütmeyin’ diye tutumunu açıklamıştı.

    şaban dişli olayı belgelendi de ne oldu?

    sadece akp üst yönetiminden -o da zoraki- ayrıldı. dişli gene milletvekili ve akp’nin vekili olarak milleti temsil görevini sürdürüyor.

    üzerinde durulması gereken önemli yan bu değil mi?

    insanlar akp’ye oy vermiş olabilir.

    insanlar akp’yi destekliyor da olabilir.

    insanlar parti başkanına hayran olabilir.

    insanlar parti yönetimini çok beğeniyor olabilir.

    ama ortaya bir yolsuzluk, bir aldatma, bir kandırma olayı çıkınca duralamaz mı?

    ‘iyi de burada neler oluyor?’ diye kuşku duymaz mı?

    ‘biz ne yapıyoruz, bunlar nerelerde geziyor?’ demez mi?

    ‘başbakan neden bunları görmezden geliyor’ diye merak etmez mi?

    başına ne gelirse gelsin, ‘ne yapalım allah yolunda olur böyle şeyler’ mi der?

    ortada olan bitene, içine sinmese de ‘yalandır canım, ötekilerin uydurmasıdır’ diye başını mı çevirir?

    hadi, akp’nin yandaşı olan medya böyle yapıyor; işi bu da ondan.

    akp’den beslenen işadamları böyle yapıyor, çıkarı orda da ondan.

    ama akp’ye oy veren, akp’ye ‘dindar onlar, çalmazlar’ diye yandaş olan vatandaş neden ‘şikâyetçi olmuyor’?

    insan neden canı yandığı halde şikâyetçi olmaz? ona bakalım.

    ya canı yansa da sonunda bir ödülü vardır.

    ya şikâyetçi olmaktan korkuyordur.

    şikâyetçi olmaktan korkuyorsa onun da nedenleri vardır.

    ya cemaatin baskısından korkuyordur.

    ya da şikâyet etmeyi ‘allaha karşı gelmek’ olarak kabul ediyordur.

    belki de tuttuğu tarafın karşıtlarının eline koz vermekten kaçınıyordur.

    hangisi olursa olsun, bu tutum, açık bir ‘cemaat tutumu’dur.

    cemaate bağlı olmak’ işte budur.

    bir ulusun yurttaşı olmak ile bir cemaate bağlı olmak arasındaki fark da budur.

    bir ulusun yurttaşı, hakkını var olan yasalarla korkusuzca arar.

    şikâyet eder, dava açar, davasını izler, haklarını sonuna kadar kovalar.

    bir cemaate bağlı olan ise, ancak cemaatin iç kurallarına bağlıdır; cemaat büyükleri ne derse onu yapar.

    bir cemaate bağlı olan kendini var olan yasalara bağlı saymaz.

    onun kendini bağlı saydığı yasalar, cemaatin iç kurallarıdır.

    olabildiğince genel yasalarla çatışmaz, olabildiğince içine çekilmiştir.

    ama kendisini asla bunlarla sınırlandırmaz.

    onun sınırları cemaatinin sınırlarıdır, yasaları kendi cemaatinin iç kurallarıdır.

    bu olayların ortaya koyduğu da şudur:

    akp, ulusu cemaatleştirmektedir.

    bunda büyük ölçüde başarı sağlamıştır.

    cemaatleri bünyesinde temsil etmektedir.

    cemaatleri, tarikatları sivil toplum örgütü saymaktadır.

    toplum içindeki rollerini geri vermektedir.

    onun için de, kendi içlerindeki yanlışları kabul etmeye yanaşmamaktadır.

    çok zorda kalıp da kabul etmekten kaçınamazlarsa küçültmek ve geçiştirmek yolunu seçmektedirler.

    daha da sıkışırlarsa, bunları ortaya koymaya çalışanlara her yolla saldırmaktadırlar.

    saldırılarında hiçbir ölçü söz konusu değildir.

    cemaatleştirilen türkiye’nin ‘manzara-i umumiyesi’ budur.

    biline... """

    erdal atabek / cumhuriyet
  • birey olmanın onurunu unutturan, insanları biat kültürüne alıştıran şey. hani devlet bazen özelleştirme ihaleleri açar ya. cemaatleşme de bireylerin, beyinlerini özelleştirip taşeron olarak başkasına devreden bir şey. nasılsa düşünen birileri var, onlar bizi yönlendirir nasılsa değil mi?
hesabın var mı? giriş yap