• yönetmenliğini fellipe barbosa 'nın yaptığı, 2014 yılı yapımı, bol ödüllü brezilya filmi. film, zenginlerin oturduğu semtte milyonlarca dolarlık bir malikanede yaşayan ancak ekonomik durumları yıkıma doğru giden ailenin 17 yaşındaki oğullarının hikayesi. sıradan insanlarla iyi ilişkiler kuran kahramanımızla, otoriter ve şiddet eğilimli babanın çatışmasını temel alan filmimiz, aynı zamanda da brezilyada ki sınıf farklılıklarına ve üstü kapalı ırkçılığa dikkat çekmeyi başarıyor.
  • bir filmde, yalnız oyunculukları beğendiğimi, çevreme o filmdeki oyunculukları övdüğümü görürsem, beğenimde bir şeylerin yanlış olduğu hissiyatına kapılırım. şüphelenirim o türdeki bir beğeniden. az da mevzuyu beğenmek isterim ve şayet filmin biçimini de beğenmişsem, beğenimden emin olurum. yalnız oyunculuklar ve mevzuyu beğenmişsem, olsun, bu da bana yeter deyip, vaktimin boşa geçmediğine karar veririm.

    tek başına, tek bir kişinin oyunculuğunu beğenip, filmi sırtlamış, helal olsun benzeri düşüncelere kapılarak bir beğeni hissedersem, beğenime oracıkta müdahale ederim. hazır beğenmeye başlamışken, birkaç eklenti daha bulayım ve böylece kendime ayıp etmiş olmayayım diye düşünürüm; filmin sonunu, girişini, diğer oyunculukları, kamera hareketlerini, diyalogları, mevzuyu ve tüm bunlardan bağıntısızca, güzel başka ne vardı diye zihnimi bi kolaçan ederim. bulamazsam, çekerim beğenimi geri, çevreme filmi aşağılarım.

    casa grande filminde, ergen kişinin oyunculuğunu beğendim sadece. diğer oyuncuları kötü bulduğum anlamına gelmiyor bu tabii, onlar da ekmeklerinin peşinde, oynamışlar, fakat benim gözümde çok sivrilmediler. bir buzdolabının rengini ne kadar beğenebilirsem, o kadar beğendim onları da. yani öyle mel mel baktım, iyi yahut kötü bir şey hissetmedim.

    bunun dışında, elle tutulur, dişe dokunur bir şey göremedim filmde. nasıldı film diye bir dostum sorsa, işte ergenlik psikolojisi, ırkçılık eleştirisi filan deyip, hemen konuyu değiştirir, dayısına verdiği borcu geri alıp alamadığını sorarım. yani spoiler parantezi içinde şurası şöyleydi diyesim dahi gelmedi, şimdi bir düşündüm. salamı üçüncü ısırıkta gelen bir ekmek arası kadar yavandı.
  • harika bir film.

    --- spoiler ---

    her şeyden önce, ailenin çocuklarına olan etkisi çok iyi işlenmiş. filmin iyi bir gözlemin ürünü olduğu çok belli. herkesin ayrı bir birey olduğu gerçeğini ebeveynlerin kabul etmesi gerekiyor. ayrıca, büyüklerin de küçüklere aynı derecede saygı duyması lazım.

    otoriter görünümlü baba, oğlunun hem eğitimine, hem sosyal yaşamına müdahale etmek isterken, onun düşüncelerini ve isteklerini zerre önemsemiyor. sadece bir sahnede, kız arkadaşına şarkı söylerken tebessüm ederken yakalıyoruz babayı. oysa babanın böyle bir sahneyi görmesine gerek yok. hepimizin hata yapma özgürlüğü olmalı. müzik kariyerinde başarısız olacak olsa dahi, yıllar sonra geriye baktığında kendi seçimini yapmış olmanın tesellisiyle avutabilir kendisini ama sırf matematiği iyi olduğu için babasının istediği ekonomi bölümünde okuması, çok büyük ihtimalle hiç istemediği bir hayatı yaşamasını sağlayacak. su gibi olmalıyız hayatta. başkasının zoruyla açılan yapay kanallara ihtiyacımız yok. su akar, yolunu bulur...

    --- spoiler ---

    bunların dışında, sınıf farklılıklarına yaptığı göndermeler de başarılıydı. hiçbir vurguyu yüksek dozda yapmadan, hem politik hem de toplumsal mesajları izleyiciye aktaran bir film olmayı başarmış casa grande. bence izlemeye değer.
  • brezilya'da gecen 2014 yapımı bagımsız sinema filmi.
    filmde bircok mesaj vardı benim en cok ilgimi erkek ya da kadın olsun ten rengi acık olan koyu olana nazaran her konuda (is bulmak, es bulmak, guven vermek, iyi izlenim bırakmak vs) avantajlı oldugu. bu tum dunyada gecerli, ama dillendirilince antipatik ya da nazi yanlısı olarak gorulmenize neden olur. bu konu modern zamanların en buyuk ikiyuzlulugudur.

    --- spoiler ---

    filmde basroldeki ergen karakterin, evin soforu maddi sebeblerden dolayı kovulduktan sonra okula otobusle gitmesi gerektiginde, babasının verdigi harclıgın yanı sıra gaspcılar icinde para vermesi ve bunu "ayrı bir yerde tut ve sakın harcama" demesi brezilya'daki siddet olaylarının ne kadar cok oldugunu gosteriyor.
    evde kimsenin dinlemeyip onemsemedigi nataly karakterinde de, cassandra sendromu gibi bir durum vardı sanki, ve bundan dolayı son sahnede cıldırıyordu ergen kız.
    --- spoiler ---
  • filmi izlerken ister istemez türkiye'deki gelir dağılımı adaletsizliği aklıma geldi. bir yanda zengin hayatlar ve kendilerine kurdukları akvasyum çevresinde yaşamaları. bir yandan ise fakir hayatlar ve arada olan bulanık sınırlar.

    brezilya sinemasına başlayacaklar için güzel bir başlangıç filmi olabilir.
hesabın var mı? giriş yap