• ocak 2009 da türkiye için (bildiğim kadarıyla) ilk kez gerçekleşerek bu başlığın açılmasına sebep olmuş cari işlemler hesabı durumu.
    roketleyen dolar sonucu boktan çin mallarının pazar istilası biraz durulmuş görünüyor. umarım böyle devam eder.
  • temmuz 2009'da da 286 milyon dolar ile gercekle$en hede.
  • bir ulke dis ticaret acigi vermesine ragmen cari fazla verebilir.

    ornegin,

    (bkz: cari açık/#8850270)
    (bkz: japonya/#37049578)
  • cari fazla vermek ve sağlıklı cari fazla vermek arasında büyük bir fark vardır.

    örneğin, halihazırda cari fazla verme sebebimiz: cari işlemler hesabı denge modellerinden toplam harcama yaklaşımıdır. bu yaklaşıma göre: 3 yöntemle cari denge sağlanabilir..

    1-harcamaları azaltarak.
    2- harcamalardan daha hızlı ve daha yüksek bir üretim sağlamak.
    3- bu iki yöntemin karması şeklinde politikalar uygulamak.

    biz bunlardan sadece ilkini kullanıyoruz. nasıl mı?
    sürekli olarak gelen elektrik doğalgaz zamları ile. devlet bu zamları yaptıkça toplum "zorunlu olarak" tasarrufa yöneliyor. çünkü cari açığın nedenlerinden birisi tasarruf yetersizliğidir. fakat farkedeceğiniz gibi 2.ve 3.madde çok daha istikrarlı ve sağlıklı bir cari fazla verilmesine yardımcı olur.

    bu arada genellikle tasarruf yetersizliğinin olduğu ülkelere, çin gibi tasarruf eğilimi dünya ortalamasının (%23,9) üzerinde olan tasarruf fazlası olan asya ülkelerinden sermaye akışı olur.

    fakat ne yazık ki, hanehalkının tasarrufuna karşı kamu harcamalarında bir tasarruf göremiyoruz. en azından ben, kârlı olmayan ölü yatırımlar dışında bir şey göremiyorum. gören varsa aydınlatsın.

    tasarruf yetersizliğinden kaynaklanan bu durum, halka zam ve vergi olarak yansıtıldıktan sonra hâlâ kamu harcamaları karşılanamadığında ise ortaya bütçe açığı çıkar.

    bütçe açığı: kamu harcamaları, vergi gelirlerinden yüksek olduğunda ortaya çıkan negatif bakiyeye verilen isimdir.

    cari açığın diğer bir sebebi olan bütçe açıkları da iç borçlanmayla karşılanmaya çalışılır. merkez bankasına ve diğer bankalara borçlanılır. merkez bankasından alınan borç enflasyon baskısı ve sonrasında enflasyonu yaratır. aynı zamanda faizler de artar. artan faizlerle beraber borç, ödenemez duruma gelmeye başlar. bir zaman sonra borç borçla ödenirken daha sonraları borcun sadece faizi ödenmeye başlar. en nihayetinde aşırı artan faizler yabancı sermayeyi ( hızlı likidite edilebilir sıcak para - portföy yatırımları) getirir. aşırı artan iç ve dış borçlanmayla beraber devalüasyon meydana gelir. yani ulusal para değer kaybeder. reel kur artar. döviz kuru artarsa ne olur? ithalata olan iç talep azalır. ihracat artar. doğal olarak ucuzlayan iş gücümüzü değerlendirmek isteyenler olur ve dış talep artar. aynı bizim çin'i düşük fiyatlı ürünler için tercih etmemiz gibi düşünebilirsiniz.

    buraya kadar her şey çok güzel, ihracatımız artıyordu fakat kur arttı ne yapmamız lazım? can çekiyoruz. adamlar bize mineral yakıtlarını ve mineral yağlarını satıyor. ithalatımızın %50'si bunlardan oluşuyor. örneğin doğalgaz, elektrik üretiminin neredeyse %90'ını oluşturuyor. bunları ithal etmek zorundayız. işte sorunun kaynağına iniyoruz.

    kuru baskılamak için ülkeye tekrar döviz sokmamız gerekiyor. çünkü cari işlemler denge hesabının hizmetler dengesi kaleminden gelen turist gelirleri açığımızı kapatmaya yetmiyor, keza cari transfer hesabı da yetmiyor. napıyoruz? faizi artırıyoruz ve tekrar ülkeye para sokmaya çalışıyoruz. bunu yapmak her zaman doğru değildir. özellikle bizim durumumuzda..

    farkettiyseniz sürekli bir şekilde dışa bağlanıyoruz.

    dış ticaret açığı: ithal edilen malların ihraç edilen mallardan fazla olması.

    cari işlemler dengesinin en önemli kalemi olan dış ticaret açığına engel olamıyoruz. nasıl engel olacağız? nasıl sağlıklı biçimde cari fazla vereceğiz?

    bu yazının sonunda hep duyulan o klişe çözüm önerisine geliyoruz: üretim! kömür gibi kaynaklar ile en azından enerjinin bir kısmını üretmek ve buna teşvik gerekiyor. bakın yenilenebilir enerji kaynaklarından bahsetmiyorum bile. amaç dışa bağımlılığı yok etmek. aksi takdirde hiçbir zaman gün yüzü göremez bu ülke..

    edit: yanlış anlaşılmayı önleyecek kelime düzeltmeleri.
  • ekim ayında son 3 yılın en yüksek cari fazlası verildi. yani ihracatçı kur avantajıyla elinde avucunda ne varsa bir avuç dolar için sattı. şimdi kara kara ürünün yerine yenisini nasıl koyacağını düşünüyor. kasım rakamları paylaşılınca anlaşılır zaten.
  • anladığım kadarı ile genç cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan doğru yatırımlar, sanayileşme hamleleri sayesinde 1930 ile 1945 arasında ihracatımız ithalatımızı geçmiş. ne yazık ki sonraki yıllarda hiçbir zaman aynı iradeyi gösterip tükettigimizden fazlasını üretememişiz. wiki linki

    (bkz: cari açık)
  • reisi canlı pronter konuşmasında hayranlıkla izledim. bal akıttı, o dercede.
    lakin, konuşmasında cari fazla verdiğimizi de söyleyince, muhtemel konuşmasını yazdığını düşündüğüm eski maliye bakanlığında bütçeyi hazırlayanlar arasında yer alan ağabeyimi aradım, meşguldu, iki defa sonra cevap verdi, tebrikleri kabul ediyordun anladım; tamam, konuşmayı hayranlıkla izledim, ama cari fazla verdiğimizi yazmayacaktın, öyle olsaydı dolar bugün 30 tl değil, 1. tl karşısında 30 kuruş olurdu herhalde dedim, akışı bozmamak gerekiyordu, dedi.
    hak verdim, bekliyoruz artık peri masalının gerisini!
  • eylülde son iki yılın en yüksek cari fazlası verildi. (1,876 milyar usd)
hesabın var mı? giriş yap