• schumpeter kitabına, marksist doktrinin farklı açılardan değerlendirmesiyle başlar. ilk bölümü marx the prophet-peygamber marx, şu kışkırtıcı sözlerle başlar:

    "it was not a slip that an analogy from the world of religion was permitted to intrude into the title of this chapter. there is more than analogy. in one important sense, marxism is a religion. to the believer it presents, first, a system of ultimate ends that embody the meaning of life and are absolute standards by which to judge events and actions; and, secondly, a guide to those ends which implies a plan of salvation and the indication of the evil from which mankind, or a chosen section of mankind, is to be saved. we may specify still further: marxist socialism also belongs to that subgroup which promises paradise on this side of the grave.”*
    "bu bölümün başlığında dini bir benzerliğin kurulmasına izin verilmesi bir hata değildir. benzerlikten daha fazlası vardır. önemli bir anlamda, marksizm bir dindir. inanana, öncelikle; olayları değerlendirecek standartlar ve hayatın anlamını oluşturan nihai amaçlar sistemi sağlar, ikinci olarak, insanoğlunun veya seçilmiş bir kısmının gösterilen şeytandan kurtulması için bir plan sunar. biraz daha açık belirtirsek, marksist sosyalizm yeryüzünde cennet vadeden altgruba dahildir." (bu kötü çevirinin sorumluluğu ve hataları bana aittir)

    bir materyaliste peygamber sıfatı yakıştırmasını bir kenara bırakırsak, schumpeter bir ideolojinin, marksist sosyalizmin kurduğu sistem ile birlikte dinden farksız bir kurtuluş, ama mezarın öte tarafında değil, vaad ettiğini iddia eder. kitabın içinde insanın insan tarafından sömürüsünün ortadan kalması, özgürlük, eşitlik vs. gibi sloganları 'biraz bentham ile karışmış rousseau' diyerek alaya alır ve sosyalizmin neden çalışabileceğine dair doğru düzgün bir açıklama yapılması gerektiğini söyler.

    açıklamasında temel noktalardan biri olan creative destruction, yaratıcı yıkım terimi neo-klasik mikro iktisat açıklamalarını temelden sarsacak kadar kuvvetli ve inandırıcı bir argümandır. kapitalizmde rekabet, mevcut mallar arasında maliyet ayarlamaları ile yapılan bir rekabet değildir. yeni mal için, yeni piyasa için, ilk sahip olanın bir süre monopollükten faydalandığı bir rekabettir. kapitalizmin oldukça canlı bir şekilde devam edebilmesini bu yaratıcı yıkıma bağlayan schumpeter, aslında katı olan herşey buharlaşıyor demektedir. bu buharlaşma içindeki belirsizlikte kapitalist girişimcinin şevki vardır, ama bu süreç gittikçe bilinir hale gelmiş ve elde edilen rantlar gittikçe düşmeye başlamıştır. kapitalizmin ayrıca feodal yapıları bozduğu ölçüde kendi mezarını kazdığı iddiası ve mülkiyetin sermaye piyasası araçlarıyla birlikte girişimcinin dönemindeki halinden farklılaştığı iddiaları da oldukça çarpıcıdır. schumpeter burada ciddi bir şekilde beyaz yakalı maaşlı yöneticiye geçilmesini ve yaratıcı yıkım sürecinin standartlaşmasını vurgulayarak girişimci kapitalistten uzaklaşıldığını, veyahut ona ihtiyaç kalmadığını ortaya koyar. geçiş problemlerini kenara bırakırsak, sosyalizmin işlemesi için yarı tanrılara veya başmeleklere (demigod and archangels) ihtiyaç duyulmadığını, sosyalizmde, kapitalist girişimcinin maruz kalacağı belirsizlik ortamı olmayacağı için kararların daha kolay bir şekilde alınacağını ileri sürer. kamusal ile özel alan arasındaki ikiliğin ortadan kalkacağı için, sosyalizmde, mevcut kapitalist hali ve anlamında bir devlet olmayacağını söyler. kamu ve özel alan (moda olduğu üzere sivil toplum mu desem?) arasındaki sürtüşme nedeniyle ısraf edilen kaynaktan tasarruf edileceğini de hatırlatır.

    peki neden schumpeter'in yaratıcı yıkım süreci standardize olup kapitalizmin sonunu yaklaştırmadı? bu konuda bulabildiğim en akademik cevap giovanni arrighi'den geliyor:

    "contrary to schumpeter's expectation, however, big business capitalism was given a change to demonstrate all its growth potential precisely because of the horrors and glories of the second world war. big business seized the chance, but the chance itself was created by (us) big government, which had grown big through and because of the war, and grew even bigger in response to the challenges posed by communist revolution in eurasia."**
    "schumpeter'in beklentisinin tersine, büyük ticaret kapitalizmine bütün büyüme potansiyelini gösterebilmesi şansı ikinci dünya savaşının bütün korkunçluğu ve şanı tarafından verilmiştir. büyük ticaret bu şansı ele geçirdi, fakat şansın kendisi büyük devlet (birleşik devletler) tarafından yaratılmış, savaş sayesinde ve sebebiyle büyümüş ve avrasyadaki komünist devriminin meydan okumasına verilen tepkiyle daha da büyümüştür." (bu kötü çevirinin de sorumluluğu ve hataları bana aittir)

    arrighi'nin iddiası military keynesianism olarak tanımlanabilen, ki bu vahşeti keynes'in adıyla kullanmak kanımca haksızlık olsa da, bir açıdan hayatımızı büyük ölçüde hala etkileyen kapitalizmin belkide en vahşi özelliği, en acımasız yaratıcı yıkımıdır. şu anda kullandığımız interneti veya nükleer enerjiyi bu gücün yaratıcılığına borçluyuz. karanlık tarafına bakarsak ise, şu anda komşumuz olan ıraktaki durum, yani hobbescu herkesin herkese karşı savaşı, bu gücün yıkımının en acı ifadesidir.

    * schumpeter, j. (1974) capitalism, socialism and democracy, unwin university books, london, s. 5.
    ** arrighi, g. (1996) the long twentieth century. money, power, and the origins of our times, verso, london, s. 327.
hesabın var mı? giriş yap