• the big lebowski tadında esprileri olan, eğlenceli bir film. görselliği de michel gondry filmlerini andırıyor.
  • zorlama esprilerin sağdan soldan fışkırdığı, orijinalliği ve komikliği tam yakalayamamış iyi bir deneme olarak düşünebiliriz.
    görsel açıdan emek verilmiş fakat yine tekrarlamak gerekirse daha önce kerelerce kullanılmış teknikler ve görseller,
    sinema dünyasına yepyeni bir şey katamamış. gerçi öyle bir iddiası olduğundan da emin olmadığımıza göre,
    on üzerinden altı veriyor ve emeğe saygı gösteriyoruz.

    --- spoiler ---

    senaryomuz,
    süper fucker bir arkadaşla, çabuk açılamayan,doktoralı mektepli arkadaşın yolculuk hikayesini kafada canlanan anılarla anlatır.
    fucker arkadaş, herkesle yatar açılamayan arkadaşın birşeyler hissettiği esas kızımızla da yatar, sonra biz de filmin
    sonuna kadar esas oğlanla esas kız ne zaman sevişecek onu bekleriz (orijinallikle sarpa sarılıyoruz). bu sırada da masalımsı anlatım sağolsun bizi filmde tutmaya çabalar, biz de sipariş alırken telefona gidip çok ağır küfürler edip gelen garson gibi, köpekle cinsel ilişki esprisi gibi şeylere gülmeye çabalarız. espriler nadiren komiktir. film öyle geçer gider. esas oğlanımızın kafasında sık sık canlanan karmaşık görüntülü kötü anısı da filmin sonunun ipucunu verir.

    filmin ilk sahnesi güzeldir. göremediğimiz sevişme sahnesindeki detay sesler güzeldir. bin bereket...

    --- spoiler ---
  • 2009 ingiltere yapımı bu filmde görsellik mörsellik iyidir güzeldir, anlatımı masalsıdır falan filan ama bu film gerçekten çok sıkıcı.
    vakti bol olanlar belki bi göz atabilir. ben şahsen sonuna kadar dayanamadım valla. (bkz: shift+del)

    imdb: http://www.imdb.com/title/tt1251725/
    trailer: http://www.youtube.com/watch?v=0l9vlgjitma
    afiş: http://www.movieposterdb.com/poster/ede0d9c7
  • festival filmlerinin genelde kendine has bir tadı oluyor (herhangi bir festivalden bahsediyorum). farklı bir yerde duruyorlar. kötü olsalarda izliyorsun. farklı olduğunu biliyorsun çünkü. klişe olan ya da bir özelliği olmayan bir filmi festival seçkisine almazlar yani.

    bu açıdan bunny and the bull'un neden gösterildiğini anlıyorum festivalde. genç bir film. eğlenceli. bolca renkli. değişik yerler, yaratılan mekanlar ve değişik görsellik. ama bunca kritere rağmen sıkıcı ya film. hem de öyle böyle değil. 90 dakka bile olmamasına rağmen 3 kere ara verdim. yani belli bir amaca hizmet etmeyen görsel efekt ve zihinsel oyunlar sakilliğiyle yoruyor insanı. bir michel gondry havası olsa da çekici olmuyor olamıyor.

    ama bu bir yol filmi değil. bu bunny'nin filmi de değil.

    *
  • --- spoiler ---

    stephan* ile eloise'in* yattığı günün sabahı. stephan, bunny'i* istasyona bırakıp geri eloise'in yanına döner. eloise, "bunny'le konuştum" der ve yumruğu stephan'ın gözüne çakıverir.

    şimdi, olay şu ki; eloise'in yumruğu sağ eliyle, e dolayısıyla stephan'ın sol gözüne doğru çakmış olmasına rağmen bi sonraki trende sahnesinde stephan'ın sağ gözü morarmıştır.

    --- spoiler ---

    madem ayrıntılarla bezenmiş bi film, zerre umrumda olmamasına rağmen ben de böyle bi ayrıntıyı fark ettiğimi belirteyim dedim.
  • 2009 yapımı paul king filmi. aslında çok trajik olan hikayeyi, çok eğlenceli ve değişik anlatmış. müziklerine de bittim.
  • verilen emeğin izlenirliğe yansımadığı film.
hesabın var mı? giriş yap