• her ne kadar farkında olmasak da çok yakınımızda olan, boyacılığı kendine zoraki meslek edinmiş kişi
  • her gün defalarca umursamaz olup yanından geçip gittiğimiz çocuklardır. insan hatta çocuk türünün şanssız olanlarıdandır.
  • sigara isteme bahanesiyle yanaşır, yok dersin, tehditkar bir tavırla "anlatamadım galiba..." ile başlayan cümleler kurarlar, başından savmak için verirsin, "saol abi ver ayakkabını siliym artık" der, dur demeye vakit kalmadan ayağınızı kapar boyamaya başlar, boyarken de yok ben sara hastasıyım, yok kızkardeşim kanser gibisinden türlü duygu sömürüsü yapıp en son sonunda 8 buçuk milyon para ister, yok para falan dersin "ben hakkımı istiyorum" der, siktir dersin cebinden çakı çıkarır...

    tabi bütün genellemeler yanlıştır ama en azından benim rastladıklarım bu ve bunun gibilerdi. hele bunların sabit değil de gezginlerininden boşu boşuna canını sıkmamak için derhal uzaklaşılmalıdır.
  • kemal kılıçdaroğlunun kurban bayramında, bayram tebriği için kendisini aradığı küçük çocuktur. samimiyetten oldukça uzak bir şekilde ve ısrarla "efendim" diye hitap edildi bu çocuğa. "bayramınız kutlu olsun efendim.", "ailenize selamlar efendim." halbuki efendiden ziyade, daha çok evlat olabilirdi kendisi.
  • pek ayakkabımı boyatmam ama nedense bir anda boyacıları meydanda görünce çalışan gençlere ufak bir katkım olsun dedim.on tane civarı boyacı yanyana dizilmiş beklerken, ben liseli yaşlarda olan iki tanesi arasında hızlıca seçim yapıp birinin önüne oturdum.çocuk abi senin ayakkabının derisi farklı dedi, benim ayakkabının boyası onda olmadığını anlayınca ayağımda terlikle hızlı bir manevra yaptım ve ayağa kalktıp yandaki çocuğa sen boyala o zaman dedim.yandaki çocuk:"abi sen orda otur,herkes kısmetini boyar sen onun müşterisisin" diyip benim ayakkabı boyamı ilk başta önüne oturduğum çocuğa verdi.benim suratımda hafif tebesüm "helal lan" dedim.sonra ayakkabılar boyanırken biraz muhabbet ettik anadolu lisesinde okuyan pırlanta gibi gençler, herşeyden önemlisi adam gibi adamlar..
  • gözünüzde masum, eli yüzü boya olmuş, kendinden büyük ve ağır boya sandığı taşıyan çelimsiz bir çocuk canlandı değil mi?

    kayseri'de meydandaki cami önündeki parkta dururdu bu çocuklar. arkanızdan gelip ayakkabiniza boya sürer ve para isterdi. para vermeyince veya çocuğu azarlayinca bi ıslık patlatırdi boyacı çocuk, birden sağdan soldan 5-6 tanesi daha gelirdi. benim zihnimde her zaman canlanan boyacı çocuk budur.
  • bir zamanlar kennedy'e borsada yatırım tavsiyesi veren çocuktur. adı warren olan bu çocuk ileride çok önemli mevkilere gelmiştir.
  • seldağ bağcan

    dört köşe bir sandığım ben
    üstümde aynalar, boyalar var
    üstümde fırçalar cilalar
    dört köşe bir sandığım ben
    on yaşında bir çocuk
    taşır beni yarım gün
    en az on kiloyum ben
    boyum onunkinden büyük
    çocuk okula da gider
    boyam çıkmaz ellerinden
    utanır arkadaşlarından
    çocuk saklar ellerini
    rüyalarında yıkanır
    yıkanır hep yıkanır
    söyleyemez ellerini
    kır o utancını çocuk
    eğer olur büyükleri de
    duysaydı benim kadar
    bu dünyada çocuklar ellerinden utanmazlar
    utanmazlar, utanmazlar
hesabın var mı? giriş yap