• insanların birbirine saygıda kusur etmediği, havanın/suyun tertemiz olduğu, savaşların yaşanmadığı zaman...

    aralık olarak; akıl baliğ olmakla, hayattan yenilmiş kazıkların vitaminini ruha güzelce yedirebildiğimiz sıkıntı dönemleri arasında bir yerler. tam değer vermek zor, hak etmiyor da zaten. aynı zamanda sıkılabilir de ama.

    misal... pişmanlık anlarını hatırlayan bir insan, yaptığı yanlış uygulamanın doğrusunu tavsiye olarak henüz "denememiş" birine sunabilir. kendi zamanının doğru yansımasını, yıllar sonra yanlış bir insanın üzerinde görebilir. olgunlaştığını düşündüğü kadar, kendi deneyimleyen halini düşünmemiştir ama. o ayrı...

    en güzeli hayallardeki kararları adamın. ne yapsın? "bizim zamanımızda böyle değildi..." diyerek ayakta kalabiliyor insanlar.

    bizim zamanımızda hep öyleydi be birader. pişman olmak köylük yerdeki gibi kolay değildi. bedellerine 12 taksit yapıp devlete yavaş yavaş ödeyemedik. diyeceğim odur yani. sizin zamanınınız yedik biz, bütün çıkardık.
  • geçen gün durağa yürürken önümde yürüyen mavi önlüklü küçük arkadaşların konuşmalarına kulak kesildim ve bir şeylerin gerçekten ne kadar hızlı değiştiğini anladım..
    birisi crysis 2'yi alacağından bahsederken diğeri playstaionda single oyunları sevmediğini futbol ve basketbol oyunlarını bir şeye değişmeyeceğini söylüyorudu.(evet single kelimesini kullandı bu arkadaş! )

    otobüse binip kulaklığı taktıktan sonra direkt çocukluğuma indim..bizim zamanımızda hiçbir şey böyle değildi(oha lan bizim zamanımızı ilk defa cümle içinde kullandım ne oluyor ! )

    bizim için en büyük sanal macera mario'da prensesi kurtarmaktan ibaretti..8.bölümü geçip prensesi kurtaran arkadaş bir kahramandı benim için,hep ona özenirdim.onun gibi olabilmek için kıvırcık saçlarımı ona benzetmek için mutfaktan çaldığım limonlarla saçlarımı kirpi gibi yapıp (günümüzdeki apaçi saçının biraz küçüğünü düşünün ) kıkırdamaları duymazdan gelerek okula giderdim.

    ulan bir de beslenme çantaları olurdu o zamanlar.çok utanıyordum ben beslenme çantamdan.böyle zengin gibi olanlar açma,poğaça,sarelleli ekmek kola falan çıkarıp yerlerdi..çok özeniyordum ben bunlara..onlar saydıklarımı yerken bense en arkaya gizli gizli gidip haşlanmış leş gibi soğuk yumurta,reçelli terayağlı ekmek yer yanında da kağıtları yırtık küçük pet şişesine konmuş süt içerdim..

    bir defasında hiç unutmam benim de arkadaşlarıma hava atacak bir şeyim olmuştu.''halamın üniversiteden erzurumdan getirdiği kalem''..hani önden çıkan kurşunu arkaya sokarsın itersin.sonra yeniden yeniden..(tam anlatamadım evet)hiç elimden bırakmıyordum o kalemi,çok değerliydi benim için 1.sınıf aşkımla onun sayesinde konuşmuştum ilk.3 günde kırmıştım ama olsun,kirpi saça bile hava atmıştım..

    suluğumu hatırlıyorum bir de..bir suluğum olmuştu bir de,ama nasıl sevinmiştim evden doldurduğum kağıdı yırtılmış pet şişeden kurtulduğum için..en değerli şeyimdi o benim hiç bırakmıyordum elimden..simiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii...t oynarken bil,ve evet kırmıştı onu arkadaş daha ilk günden kırılmıştı oynarken..otobüs son durağa geldiğimde simitçinin sesiyle kendime geldim.

    gözüme bir şey kaçmıştı...
  • tatlı bir şarkı.

    "atlı karınca, canı sıkılınca
    canlandı bir gece
    dağıldı tüm şehre...."

    http://www.youtube.com/…lnazh-s_ce&feature=youtu.be
  • biz istiklal caddesi'nde küresel bir tekstil mağazasının üç şubesi, onun tıpkısının aynısı bir başka küresel tekstil mağazasının bir iki şubesi, dünyaya açılmak isteyen yerli bir tekstil mağazasının üç şubesi, yerel kitapçılar tek tek kapanırken yerlerine konan bir zincir mağaza, arap turistler için özel mallar getirten bambaşka bir küresel tekstil mağazasının şubesi, walter benjamin'i kahredercesine kendisine pasaj süs vermeye çalışan bir alışveriş merkezi, her şubesi birbirinin aynı olan ve yetmezmiş gibi her masasında birbirinin aynı müşteriler oturan zincir restoranlar arasında, dünyanın en çirkin arabistan'ında kaybolurken; kadıköy'de bir yerlere saklanarak ruhumuzu sakinleştiren müzikler yapan adamlar'ın şarkısı.

    kimse sözlerini kopyalayıp yapıştırmamış, bana düşmüş.

    bulaşıklar birikmiş, yüzümde minder sıcağı
    neresinden başlasam sen söyle
    sen gitmişsin, o da gitmiş, ayna bana iyi bakmış
    ağzımdan çıkan duvar aşmış
    ham, yan, piş misali
    atlıkarınca
    canı sıkılınca
    canlandı bi gece, dağıldı tüm şehre
    tribünlerin sesi
    yağmurla birlikte
    ne eksik ne tamız
    bu bizim zamanımız
    gün bugündür abicim, benim yerim benim yanım
    bi söner bin yanarım ne de olsa kökü bende
    o konuşmuş bu konuşmuş, eski dostum tankla gelmiş
    komşu teyze dama çıkmış..öyle şekiller
    atlıkarınca
    canı sıkılınca
    canlandı bi gece, dağıldı tüm şehre
    tribünlerin sesi
    yağmurla birlikte
    ne eksik ne tamız
    bu bizim zamanımız
  • yenikapı mitingini en iyi özetleyen şarkı. hahah
  • sabahlara kadar bağırmak istediğim bazı sözleri var. aksi gibi insanın içine pozitiflik, bir kabullenmişlik, bir tebessüm vaadediyor bu şarkı. yaşadığımız zamanı kabullenmeyi.
    "atlıkarınca
    canı sıkılınca
    canlandı bi gece, dağıldı tüm şehre.."
    ..
    "ne eksik ne tamız
    bu bizim zamanımız"
  • heeeeeeöööööööeeeeyyyy !

    "atlı karınca canı sıkılınca canlandı bir gece dağıldı tüm şehre.."

    keşke gerçek olsa!

    atlara biz de atlar giderdik geceleri, tüm şehirde gezerdik kimsecikler yokken. ama ışıklar falan da olsun şıkır şıkır böyle hayalinde canlandı mı ?

    la la laaaaa.
  • adamlar grubunun güzel bir şarkısı gün bugündür abicim benim yerim benim yanım bi söner bin yanarım ne de olsa kökü bende
  • adamlar’ın aşırı hoş şarkısı, tınısı bana seven samurai’nin film müziğini andırıyor. filmden esinlenerek yapıldıysa alınlarından öperim iyi yapmışlar hoş yapmışlar.
    müzik
  • darararatdaradarapparaddaradarapdaraaaaam
hesabın var mı? giriş yap