• birkaç çanak çömlek bu kadar zamana mal oluyorsa "sonu iki metre kefenlik bez olan bir hayatta, bir başkanlık koltuğu için uğraşmak acaba ülkem için kaç seneye mal olur" diyerek cevaplamak istediğim beyanattır.
    not:korkarım ki 100 yıl kaybettirecektir. hem de geriye doğru 100 yıl.
  • işi verdiğimiz yandaş işadamı bir türlü tünelin ucunu beceripte birbirine denk getirip bitiremedi demenin sıktığı zamanda, yine vur elitistlere, vur cehape zihniyetine, vur okumuş kültürlü kesime.
    biz bitiremedik değil, onlar engelledi. ben yapmadım miki yaptı

    ey türkiyenin okumuş, kültürlü, ahlaklı insanları, şu ülkenin ayağındaki pranga sizsiniz, üretiyorsunuz, en çok vergiyi siz veriyorsunuz ama, hala geri kalmışlığımızın tek nedeni, tek sebebi sizsiniz. bir siktir olup gidemediniz.

    tanım: halkın diliyle, etkin politika yapma örneği.

    edit2: merak edenler için okuma parçası.
  • enteresan bir adamın enteresan başka bir lafı...

    şimdi bu parti ve partinin türevleri kaç senedir istanbul'u yönetiyor? 20 senedir.
    bu enteresan insan kaç sene yönetti? 4 sene.
    istanbul'un silüeti bok oldu mu? oldu.
    buna geçenlerde kim ağladı? bu enteresan kişilik.

    hem de öyle bir içten söyledi ki sanarsın ben bozdum silüeti verilen abuk izinlerle...

    böyle işte.

    yarın marmaray projesinden sonra yok olan tarihi eserler ortaya çıkınca da ilk bu enteresan kişi ağlar aynen şöyle;

    o kadar dedik istanbul tarihi bir kent, tarih fişkırıyor yerden diye. bak, ne oldu şimdi???

    milletimiz de yer.
  • herhangi bir fikrî çalışması olamayan, herhangi bir konuda düşüncesi, bilgisi olmadığı halde her şey hakkında konuşmak zorunda kalan insan beyanatı. sonra yok almanlar onu oraya kaçırdılar, ingilizler onu çaldılar. iyi ediyorlar, çalsınlar en azından dünyanın bir yerlerinde korunuyor, sergileniyor ve gün ışığına çıkıyorlar.
  • salak bir kaya parçasını almak için kaç sene kaybeden almanları güldüren beyanattır.

    (bkz: zeus sunağı)
    (bkz: carl humann)
  • okuyunca onu anlayamadığımızı düşündüğü için üzüldüğüm sözler.
    bir anlığına kendimden bile şüpheye düşüren yorumlar. sanki eski binasından çıkmak istemeyen yaşlı ev sahibiyim oysa kapımdaki adam buraya kocaman,yepyeni,modernötesi bir bina yapacak. hepimizi refaha kavuşturacak da ben o yaşlı tozlu kafamla ileriyi göremiyorum. birileri doğru bir yol çiziyor da ben mi körüm diyorum kendime.
    şimdi yanına gidip haklısın demek istiyorum, sakin ol onlar anlamaz, yani senin kafanda bir plan var, o hayalleri güdüyorsun acele ediyorsun başarı için, radikal olsa da, devrim niteliğinde adımların bedeli olsa da ilerlemek istiyorsun. ondan bu engellenmeye karşı tepkilerin, ondan kimselere derdini anlatamayışın. hoş senin yanında durup alkış tutanların da algıladığına inanmıyorum.
    onlar sadece bir bilenin, gücün arkasından gitmenin refahıyla tekrar ediyorlar sözlerini. bu da bir şey en azından muhalefet etmiyorlar yükses sesle.

    aslında ülkenin değil de kendi hayallerindeki ülkenin önündeki engellere dayanamıyorsun. aradaki o ince çizgi var ya işte o kızdırıyor bazen seni. kendini anlatamayan insanlara özgü bir agresiflik sarıyor her yanını. o zaman da hiç planlamadığın kelimeler çıkıyor ağzından. büyük adamlar anlaşılmaz hemen, ya da herkes sana karşı çıkıyorsa doğru yoldasın sözleri geliyor kulağına, allahın izniyle yola devam diyorsun.
    işte o hayaller var ya senin hayallerin o kafandaki şekiller, hesaplar, öngörüler. onlar sana ait, yani bazılarımız o hayalleri paylaşmıyor, güvenmiyor , anlamıyor. ondan bu zoraki dayatmalar daha büyük tepkiler doğuruyor. ondan bir gün doğru bile anlatsan anlamak istemiyor, duymak istemiyoruz. zorlamaların getirdiği önyargılar sarıyor her yanımızı.
    tıpkı sendeki gibi, şunlar, bunlar,muhalefettekiler diye etiketleyip duruyorsun. kendi hayalindeki projeyi gerçekleştirmek için diğer projelerdeki tepkileri anlamıyorsun. mantığa bürüyorsun hemencecik;" bak o tarihi korudunuz da bunu korumuyorsunuz sizi ezbere muhalefetler sizi" diye.
    oysa kendi güdülerinin ardında yatanları biz bilemediğimiz için, oradaki tarihi bize daha iyi anlatabilmen öğretmen gerekirken, yeniden canlandırıp residance yapacagız demenin çelişkisini pek anlayamıyoruz.
    kafamız karışıyor.
    zamana karşı durulmaz, yenilikler engellenemez evet biliyoruz. ama değişimin kaybettirdikleri de yenilenemez aynı zamanda. değişim ile dejenerasyon, başkalaşımı yabancılaşmayı, karakter kaybını da beraberinde getirir toplumun ruhunda.
    dönem dönem ortak yoldan gittiğini duyuyoruz m.kemal ile, hani devrimlerin, değişimin toplumdaki zorlayıcılığının paralel olduğuna, o devirde de insanların tepkiler gösterdiğine ama atatürk'ün bildiği yoldan giittiğine dair benzetmeler fısıldanıyor kulaklarımıza. elbette değişim zordur, zaruri ise katlanılır. fiziksel değişimlerin ruha etkisi, toplumdaki dalgaları zamana yayılır. yüzyıllara dayanan ruhun değişimi de kolay olmaz. olmamıştır da. ondandır ki tarih için kısa olan 90 yıllık sürenin bu değişim rüzgarlarının etkisini sindirmesi yenidir. oturmamıştır bazı bazı. ama sevgi ile sadakat ile inanç ile sürdürülür. tarihe tutunup bugünü sürdürebiliriz az da olsa. oysa henüz bir değişimi daha yeni atlatmışken ikincisini zorlamayla, kalp kazanmadan yapmaya çalışmak daha zor. hele ki zaruriyeti, hususi isteklere dayatılıyorsa.
    sıkıntı büyük, sıkıntın da büyük o nedenle. ondan ki kaba kuvvetle, asabiyetle, korkuyla değişmiyor fikirler.
    kitleler takılmıyor peşine en azından içten sorgulama yapabilenler ayrı duruyorlar bir köşede.
    herkes bir lider ister, ardında yürüyebileceği bir fikre bir öncüye ihtiyaç duyabilir. duymayabilir de elbette, zamanlar değişti. ama çıkarsa da dikkate alır mutlaka,izler. peşinden gelenler de azımsanacak gibi değil görüyoruz okuyoruz. lakin ardından yürüyenlerin ne kadar içselleştirmiş,ne kadar farkında, ne kadar hesapsız olduklarından emin misin?
    biz o etiketsiz kalmayı tercih etmişler, ötekinin berikisi gruptakiler tepkisel de olmamak, sürüye de katılmamak için izliyoruz.
    anlamaya çalışsak da olmuyor bazen ondan sen bildiğini yap yine , görelim biz de...

    birisi gelip diyecek nasılsa sana;;

    "aman boşver çanakları at denize,
    dik aynalı kuleleri en, en derine "
  • ayranı fazla kaçıran insan beyanatı.
    (bkz: içme ananı bacını sikeyim içme)
hesabın var mı? giriş yap