• 75 bin liralık bütçesiyle türk sinemasının ilk üstün yapımı kabul edilen, geri kalmış köye gelen idealist öğretmenin yaşadıklarını anlatan reşat nuri güntekin uyarlaması 1947 yapımı turgut demirağ filmidir.
  • ilk kez babamdan duyduğum şu an tvde denk gelince oturup izlediğim film. annemle babam hep okul zamanlarını anlatır özlemle, pikniğe gitmeleri, şarkı söylemeleri, müsamerede canlandırdığı karakterleri, okudukları şiirleri bile akıllarında ikisinin. filme de böyle eğlenceler serpiştirilmiş.

    film reşat nuri diye dile geliyor zaten. murat soydan tam doktor olmuş, türkan şoray ziyadesiyle hoca hanım. bir de erol tezeren var mazlum köylü genci oynayan. hayırsız eski nişanlı rolünde kuzey vargın falan. valla hepsi türkan diyor.
  • aşka yoğunlaşmayanlar için de güzel hikayeler barındıran film.

    çocukluktan beri sevdim çocukken daha çok çalıkuşundan esintiler bulmamın sebebini yıllar sonra reşat nuri'nin başka eserinden uyarlama olunca anlıyorum.

    eğitim adına, eğitimli insanların halka ulaşması adına güzel replikler barındırır. modern insanla, kırsal insanın hayata bakışı arasındaki benzerlik ve tezatlıkları izleriz. doktor ile sadece aşk değil, iki okumuş insan olarak muhabbeti de güzeldir.
  • şu sıralar 360 tv de sık sık yayınlanan, öğretmen hanımın üzgün olduğu bir sahnede çocukları evlerine göndermesi esnasında türkiye haritası çizilmiş olduğunu gördüğümüz tahtanın, çocuklar dışarı çıkıp müfettiş hanımla ali şen'in sınıfa girmesiyle yerini toplama işlemlerine bıraktığını gördüğümüz güzel bir film.
  • 1967 yılında gösterime girmiş film.

    konusu itibariyle öğretmen kemal'i hatırlatsa da onun kadar çarpıcı bir film değildir ancak verdiği mesaj olsun, türkan şoray'ın oyunculuğu olsun keyifle izlenebilecek bir filmdir.
  • bugün ilk kez denk geldigim, türkan şoray'ın 22 yasindayken oynadigi ve cok guzel oldugu, 1967 yilina ait film.

    selvi boylum al yazmalim 1967'de cekilseymis daha farkli olurmus.
  • soğuk bir kış akşamını bahara çeviren sıcacık seyirlik bir masal. reşat nuri'nin bir öyküsünden esinlenilmiş; yemin ederim o kadar belliydi ki.. hatta filmin başlarında aklıma çalıkuşu'nda feride'nin zeyniler köyüne gönderildiği kısımlar geldi de gözlerim munise'yi aradı. ali şen'in şükrü efendi rolünde müfettiş hanımla olan diyaloğu doğrusu beni hem üzdü hem de gülümsetti.

    + bu yılanları bulmalı, başlarını ezmeli.
    - amanın!
    + noldu şükrü efendi?
    - yılanların başlarının ezilmesinden korktum da. ben de varım içlerinde. ben anlamadığım şeyin evvela aleyhinde bulunurum. açık konuşmayı tehlikeli görürsem; gizli gizli fiskos eder, el altından dedikoduyu kaynaştırırım. velakin aklım erince de pişman olur, tövbe ederim. meşrutiyette de böyle yaptım, cumhuriyette de böyle yaptım, şapkada da, yazıda da böyle yaptım. ben bu okulun çocuklarını okutuyor, kıt kanaat geçiniyordum. derken günün birinde yerime genç bir öğretmen hanım geldi. şükrü efendi ne yapsın, başladım alttan alttan kuyusunu kazmaya. ben dolap çeviredurayım, bana kızacağına bilakis şefkatle muamele etti. ve beni kendine dört elle sarılmaya mecbur etti. marifet benim kötü adam olduğumu değil, sadece cahil, gafil adam olduğumu anlatmaktı.
    + sen kimsin şükrü efendi?
    - adım şükrü olmuş, ali olmuş, veli olmuş, ne çıkar. halk diye bir şey vardır ya, ben oyum işte. sizin yılanlar dediğiniz insanlar, hava gibi her yerde. onları sizin gibi okumuş insanların sözlerinin doğruluğu, bilgileriyle uyarıp yola getirmeli.
  • cok guze bir filmdir. kitabini okumak lazim gelir.
  • an itibari ile tv4'te yayinlanan turkan soray,murat soydan ve ali sen'kn oynadigi film.
hesabın var mı? giriş yap