• herhangi bir çobanın yaşaması pek muhtemel olan basit bir hikayenin kurgusal temelde özelleştirilerek anlatılmasıdır bu şiir.. zaten kemalettin kamu nun dahil oldugu şiirde toplumsal olguları işleme ekolunden oldugunu bilmek, acaba bu şiirin bir öyküsü var mıdır yoksa bingol kelimesi yerine hayvancılık ile meşgul herhangi bir anadolu ili kemalettin bey kullanabilir miydi sorularını akıllara getirir.. her ne kadar yüce dağları ve yükses dorukları olsa da, bingolun sıcak insanları pek bir sever bu şiiri.. hatta polislik mulakatlarında bingollu adaylaradan bu şiiri ezbere okumaları istenir.. okuyamayanlar direkt olarak elenirler.. bu ornek bingol un şiiri ne kadar sahiplendiklerini de gösterir.. bu noktada kemalettin kamu nun varlıgının bingol iline bir armagan oldugunu ve zemane akımlarının bingol gibi bir ile bir parça da olsa sahiplecek bir şiir bıraktıgı için bir bingollu olarak müteşekkir oldugumu iletirim..
  • en sevdiğim şiir değil ama son bir aydır hemen hemen her gün okuyorum. bir tür deşarj.
  • kalbe yürüyen şiirdir.

    bingöl çobanları
    daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum,
    bu dağların eskiden âşinasıdır soyum,
    bekçileri gibiyiz ebenced buraların.
    bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
    görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
    her gün aynı pınardan doldurup testimizi
    kırlara açılırız çıngıraklarımızla;
    kırlarda buluşuruz kızımız, karımızla.
    okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni,
    kuzular bize söyler yılların geçtiğini.
    arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
    önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
    dolaştırıp dururuz aynı daüssılayı.
    her adım uyandırır acı bir hatırayı:
    anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burada;
    bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam,
    şu karşıki bayırda verdim kuzuyu kurda.
    ‘suna’mın başka köye gelin gittiği akşam.
    gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla
    çoban hicranlarını basar bağrına yayla.
    - kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
    diye hıçkırır kaval;
    bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,
    daima eğeceksin başkalarına boyun.
    hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı;
    yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı
    uçan kuşları düşün, geçen kervanları an.
    mademki kara bahtın adını koydu çoban!
    … nasıl yaşadığından, ne içip yediğinden,
    çıngırak seslerinin dağlara değdiğinden
    anlattı, uzun uzun
    şehrin uğultusundan usanmış ruhumuzun
    nadir duyabildiği taze bir heyecanla.
    karıştım o gün bugün, bu zavallı çobanla
    bingöl yaylalarının mavi dumanlarına,
    gönlümü yayla yaptım bingöl çobanlarına.
    kemalettin kâmi kamu
  • edebiyat, sevgili dostlarım, söz söyleme sanatıdır. ve dilimizin sınırı, dünyamızın sınırıdır. yani her şey edebiyatla başlar, edebiyatla devam eder, edebiyatla biter. mesela bir ülkede bilimin gelişmesi edebiyatın gelişmesiyle doğru orantılıdır. hayır sadece arthur clarke gibi yazarlar bilimsel şeyler yazar da sonra bilim gelişir değil. edebiyatçıların dilde yaptığı reformlar, yeni kelimeler, cümle yapıları, anlam ve anlatım biçimleri; yapılan işleri toplumun geniş kesimlerine silsile yoluyla nakletmenin ve bu kesimlerden yapılan işe destek almanın, bu kesimlere yapılan işin ne anlama geldiğini anlatmanın tek ve en etkili yoludur. hemen bir örnek, neil armstrong ayda yürümesini anlatırken diyor ki 'benim için büyük insanlık için küçük bir adımdı. ne oluyor, bu lafı anlayanlar, anlamayanlara anlatmak için canla başla mücadele ediyor ve nasa daha çok anlam kazanıyor. onun yerine deseydi ki 'zordu ama milletimin desteğiyle yürüdüm' desiktir lo, aya maya çıkılmadı deyip geçerdik. hoş yine diyenler var ama bence şu cümle tek başına aya çıkmaktır.

    şimdi, biz neden aya çıkamadık? söz söyleme sanatlarındaki yanlışlığımızdan. edebiyatımızın olgunlaşamamasından. meyve veren bir bahçe olup diğer disiplinleri vitaminle donatamamasından. meyve veriyor yanlış olmasın. ama güney şehirlerinde caddelerde renk renk görüp aaa ne güzel portakal deyip kopardığınız turunçlar vardır ya hani, rengi falan güzel ama yenmez, öyle meyve veriyor. ıslah edilmemiş portakallar. bu şiir de tam olarak öyle bir şiir.

    yapısal olarak güzel mi? güzel. şiir kurallarına uyuyor mu? evet. sosyolojik eğilim var mı? var. ne yok peki? toplumsal gerçekçilik. şair bir çobanı görüp empati yapmış ve kendisi çoban olsa ne hissederse onları yazmış. bunun zararı ne? zararı şu ki; bu şiiri okuyan batılı (örneğin) sinemacı bingöl'deki çobanı böyle bir şey sanıyor. içli, duygulu, varoluş sancısı çeken, şehirdeki adamın kasketlisi. ondan sebep de yeşilçam denen kadük oluşum yıllarca kendi toplumuna yabancı filmler yapıyor. ya da işte erke dönergeci gibi bilimsel isimler bulunuyor. batılılara oryantalist deniyor ama en büyük oryantalizmi kendileri yapıyor. kemalettin kamu zannediyor ki bingöllü çoban'ın en büyük derdi yalnızlık ve can sıkıntısı.

    bu şiiri bu konuya örneklem olarak seçmem, onun kötü olduğu için değil, bilakis kaale alınacak kadar iyi olmasındandır. ama doğru değildir. bingöl çobanları şiirde anlatılanlardan daha çok koyunları, kuzuları, yağmuru ve allah'ı düşünürler. ya da kurtları. suna gelin olduktan sonra akıllarına bile gelmez. akıllarına suna'yı getirecek kadar gamsız değillerdir. kurdun yediği bir koyun daha çok üzer onları. eğer bu şiir ve benzerleri bir şairin romantik merhametiyle değil de toplumsal gerçekçiliğiyle, çözümleme yapar gibi anadolu'yu anlatsalardı şimdi (kabaca) ülkenin batısıyla doğusu arasında bu kadar büyük bir anlam karmaşası yaşanmazdı diye düşünüyorum.

    ve yine, burada kemalettin kamu'yu suçlamıyorum. bu, toplumumuzun panoramasıdır. biz de merhamet gerçeklikten, rasyonellikten her zaman daha geçer akçe olmuştur. edebiyatımız da (şimdiye kadar) bu minvalde şekillenmiştir. umarım ki buradan sonra ıskaladığımız yalın gerçeğe daha çok eğilir ve zararın neresinden dönelim diye düşünürüz. edebiyatın (bence) bir kolu olan sinema buna başladı gibi görünüyor nuri bilge ceylan önderliğinde. şiir ve roman da onu takip ederse bir şeyler değişir. belki biz de aya gidemeyiz.

    teşekkürler kemalettin kamu.
  • okuması insanın içini ferahlatan bir şiirdir.
hesabın var mı? giriş yap