*

  • oldukça iyi bir filmdir. 1964 tarihlidir ve bertolucci'nin uluslararası sinema alanında ilgi uyandıran ilk filmidir. günümüzde artık belki de klişe olmuş bir konu olan bir burjuvanın entelleşip birden sosyalizmi keşfestmesi ve hayatının değişmesi meselesi üzerinde oldukça başarılı bir erken dönem örneği sergilemiştir. bir diğer ilginç yanı ise italyan sinemasında luchino visconti ve nicelerinin işlediği muhafazakar italya ve ensest konusuna değinir ve filmin başrol oyuncusunun teyzesine yakınlaşmasını anlatır.
  • --- spoiler ---

    fabrizio tipik bir burjuva ailesinden gelen, 20 yaşında, entellektüel bir gençtir. marksist ideolojiyle flört ettikten sonra böylesi bir çelişkinin doğal sonucu olarak politik ikilemle karşı karşıya kalır. varlıklı bir ailenin kızı olan sevgilisinden ayrılır. ailesi ile çatışır. iki dostu vardır. bunlardan biri kendisine marksist ideoloji konusunda yol gösteren öğretmen cesare’dir. diğeri ise zengin bir fabrikatörün dikbaşlı oğlu olan agostino’dur. bu arada ailesi oğullarıyla aralarını düzeltmesi umuduyla fabrizio’nun genç teyzesi gina’yı evlerine davet ederler. avrupa politikası ve marksizm üzerine etkileyici bir çalışma olan “devrimden önce” bertolucci’nin uluslararası arenada ilgi uyandıran ilk film olam özelliğini taşıyor.

    --- spoiler ---

    [http://www.kulturmecmuasi.com/…a-della-rivoluzione/ http://www.kulturmecmuasi.com/…a-della-rivoluzione/]
  • devrimden önce/prima della rivoluzione filminin stendhal'in la chartreuse de parme romanına yaslandığı bilgi/yorumu var.
  • yönetmen bernardo bertolucci'nin la commare secca filminden sonra 23 yaşında çektiği özgün ikinci filmidir. yeni dalga akımının zamanında en diri yönetmenlerinden birinin hassas olduğu iki materyal bu filmde fazlasıyla kendini belli etmiştir. biri perspektif; fazlasıyla zihin içerisine görüntülerin yansımalarını yerleştirme imkanı mevcut, diğeri ise cine-eye olarak kameranın benim gözüm gibi film içerisinde yer yer canlanma hali ki, bu film bazında düşünürsek fazlasıyla mevcut. yalnızca kinegöz değil, konstrüktivist teoriye uygun biçimde hem fikren hem de kamera çekim açıları ve sahne yönleriyle şu an bertolucci sineması diyebiliyorsak, bu deyişin temelini doldurma da fazlasıyla veriye sahip bir filmi izlemiş oluyoruz.

    yarım asır önce sinema dünyasına yeni bir form getiren ve eleştirilerinde haksız sayılmayan yönetmenleri yaşadığımız an itibariyle değerlendirmek biraz güç olur. 'sinema öldü mü', 'sinema artık yok mu oldu' gibi soruları şu ara sormak pek mümkün. hatta dokunaklı ve içi dolu cevaplar bile verilebilir ama 'video çağında' sinemaya öldü demek biraz haksızca yaklaşım olur. etkileşim yönüyle, bizim mayamızı inşaa yolunda * sinema istemeyeceğimiz yönüyle bir forma bürünüyor. ancak koşulları her ne kadar değişmiş olsa da; kameranın, lensin bir yıl içerisinde daha iyisinin üretildiği bir zamanda yaşıyor da olsak bu türden iyi filmlerin ölüm zamanı olmuyor. elbette burada iyi, hem teknik hem de oyuncu yönüyle değerlendirme yaptığınız da gerçeklik payını koruyor. düz bir sinema izleyicisi için 'bu ne ya, siyah beyaz film' veya 'kadın yeğeniyle mi sevişti şimdi, sapık bu' diyerek değerlendirmeye tabii tutulacak filmlerin analog yönüyle bile değeri pek ayrıdır.

    bu arada senaryo yönüyle stendhal'in parma manastırı kitabıyla benzeşen pek çok yönü vardır. bir tarafta eleştirilen kilise iken, diğer tarafta bu aristokrat uzamı burjuvanın tohumlarına ve sonra da onun var ettiği bunalıma kadar uzanmaktadır. film içerisinde fabrizio teyzesi gina ile seviştikleri gecenin sabahında mekanı tanıtırken, bulundukları yerin eski bir matbaa olduğunu görüyoruz. sonra fabrizio kibrit aleviyle duvarda yazılanları okuyor: 'bodoni...eskiden bu isme çok gülerdim. aklıma laurel ve hardy geliyordu. şişman bir adam olarak hayal etmiştim onu. bay bodoni...'

    laurel and hardy ismini bile bu film içerisinde görmek bir anlık tebessüm ettiriyor.

    ve gina' nın dediği gibi diyeyim:

    -acının tek bir ilacı var: başkaları.

    bu filmde benim için o başkalarından biridir.
hesabın var mı? giriş yap