• fransız devriminin başlangıcı kabul edilen olaydır.
  • bastille hapishanesi baskını, fransa'daki mutlak monarşinin yıkılıp, yerine anayasal bir rejiminin kurulmasını ve kiliseyi önemli reformlara gitmeye zorlayan fransız devrimi için başlangıç noktasıdır.
    amerikan iç savaşında bağımsızlık mücadelesi veren kolonilere sağlanan maddi destek ve saray masrafları fransa'nın hazinesi tüketmişti. bu duruma çare arayan kral 16. louis, uzun süredir toplanmayan üçlü meclis'i (etats generaux) topladı. meclis ; soylular, din adamları ve halktan seçilen üç kamaradan oluşuyordu. toplandıktan kısa bir süre sonra soylular ve din adamları ile halk temsilcileri arasında çatışmalar, fikir ayrılıkları başladı. halk temsilcileri kendi aralarında bir kurucu meclis topladılar. tabi bu meclis kral tarafından tanınmadı. fransa’da dış ticaretin artması ile orta sınıf güç kazanmış bunun sonucunda zengin bir burjuva sınıfı ortaya çıkmıştı. halk temsilcileri bu sınıftandı ve giderek artan güçleri sonucunda soylular ve din adamları gibi ülke yönetiminde söz sahibi olmayı istiyorlardı. bu amaçla oluşturdukları kurucu mecliste mutlak monarşinin kaldırılmasını ve bir anayasal düzenleme talep ettiler. talepleri reddedilen burjuvalar, baskılardan bıkmış olan halkında desteğini alarak 14 temmuz 1789 günü bastille hapishanesini bastı ve tutuklu mahkumları serbest bıraktı.
    bastille baskınının ardından 1791 yılında resmi bir kurucu meclis toplandı ve "insan ve yurtdaş hakları bildirisi ( declaration of rights of man and the citizen" yayınladı. sonrada ulusal egemenliğe dayanan bir anayasa hazırlanarak kralın ve kilisenin yetkileri sınırlandırıldı. anayasal monarşi, halk tarafından seçilecek bir meclisin yasama ve yürütme yetkilerini kralla paylaşmasını içermekteydi. soylu sınıf halkın öfkesinden korkup kaçınca framsada feodalite yıkıldı. bu gelişmeler, sadece fransada değil tüm dünyada yaşanacak köklü değişimlerin başlangıcıydı.
    feodalizmim zincirlerinden kurtulan fransa ekonomisi büyük bir gelişim gösterecek, bu ise fransa’yı, uluslararası ticaret ve güç rekabetinde önemli bir yere taşıyacaktı. ayrıca ortaya çıkan, insan hakları, eşitlik, özgürlük ve milliyetçilik gibi düşünce hareketleri önce avrupaya ardından dünyaya yayılacak ve mutlak monarşilerin, soylu sınıfların, ruhban sınıflarının sonunu getirecekti.
  • bastille olarak bilinen bir ortaçağ kalesi, cephaneliği ve siyasi hapishanesi, paris'in merkezindeki kraliyet otoritesini temsil ediyordu. hapishane, baskın sırasında sadece yedi mahkum içeriyordu, ancak devrimciler tarafından monarşinin iktidarı kötüye kullanmasının bir sembolü olarak görülüyordu ve çok ihtiyaç duyulan barut ile doluydu; düşüşü fransız devrimi'nin parlama noktasıydı.

    fransız ihtilali serisinde vol. xi: uzun yıllardır varolan, son zamanlarda ise artık taşma noktasına ulan buhranın harekete dönüştüğü baskın

    ihtilalin eyleme dönüştüğü, dramatik olan bu ilk aşaması çok iyi bilinir. iki aydan kısa bir süre içinde -5 mayıs'tan 27 haziran 1789'a kadar- üç etat versay'daki aynalar salonu'nda açılış seremonileri için toplandı. ertesi gün, soylu sınıfı ve ruhban sınıfı ile tek bir organda birlikte oy kullanmak isteyen tiers etat'ya*, etat'ların ayrı ayrı toplanmalarını isteyen, uymayı kesinlikle reddedeceği bir emir ulaştı. soylu sınıfı kendi ayrı kimlik iddiasında bulunarak bu konuda uzlaşmaz kaldı, kralın değişmez biçimde mutabık kalacağı bir duruştu bu. tiers etat'nın cevabı, diğer tabakalardaki destekçilerine kendisiyle toplanma çağrısında bulunmak oldu ve bu toplantı 17 haziran'da ulusal kurucu meclis olarak gerçekleşti. bu nedenle, fransa için bir anayasa yazmaya doğru giden bir görüş ile geçici yasa kurucu egemenlik iddiasında bulundu. kral, iktidarın bu görünüşte zorla alınışına izin vermeyi reddettiğinde, yeni ulusal meclis (tiers etat genelikle böyle adlandırılıyordu), 20 haziran'da toplantı yerini dışarıya kapattı, cüretkarca hemen yan tarafta bulunan bir tenis kortunda toplandı, orada fransa için bir anayasa yazana kadar dağılmama yemini etti.* dört gün sonra, ruhban sınıfının çoğunluğu -özellikle fakir kesimin büyük bir kısmı- tiers etat'ya katıldı, onları ertesi gün kırk yedi soylu takip etti. her ne kadar istemese de, kral boyun eğmek zorunda kaldı: reddederse paris'ten üç bin kişilik bir kalabalığın sarayı işgal etmeye geleceğini duyan kral, 27 haziran'da kraliyet ruhban sınıfını ve kraliyet soylu sınıfını, ulusal meclis ile toplanmaya davet etti.

    yine de, louis'nin üç etat'nın birleşmesini kabul etmesi, ulusal meclisi güç kullanarak dağıtmak için -ve kraliyet askerlerini toplamak için- zaman kazanmaya yönelik açık bir hileydi. henüz bir hafta önce görünüşte boyun eğmiş olan kral, askerlerin paris'e getirilmesi için hareket emrini imzalamıştı; 26 haziran'da, ulusal meclis'in varlığını açıkça kabul etmesinden bir gün önce, versay ve paris etrafındaki güçlerin artırılması için daha fazla asker istedi. 7 temmuz kadar erken bir tarihte, kentin eteklerinde görünen askeri birlikler kitlesel bir şaşkınlık yarattı, kralın başkenti işgal edeceği ve ele geçireceği konusunda halkta haklı bir kuşku ortaya çıkardı.

    haziran'ın son günleri, kral louis'ye başkentteki askerlerinin, özellikle mavi üniformalı fransız muhafız birlikleri'nin* tamamen güvenilmez olduğu hakkında yeterli kanıt sağlamış olmalıdır. bu birliğin subayları, kentin giderek artan isyancı nüfusuyla sürekli ilişki halindeki askerlerine, onları tamamen soğutan katı askeri kurallar ve prusya disiplini uygulamıştı. muhafızların halkın duyguları karşısında savunmasız olduğunun farkında olan louis, temelde halkın davasında daha az taraf olan yabancı paralı askerlere güvenmeye karar verdi. yine de, kumandanlarının onu uyardığı üzere, genellikle sadık isviçreli paralı askerlerin içinde yer aldığı yabancı alaylar bile güvenilmezdi. kralın amaçlarına karşı gittikçe kuşkulanan ve hiddetlenen paris daha da huzursuz hale gelirken, askerler de konakladıkları yerlerde aynı duruma gelmişti; 24 ve 28 haziran arasında birçok bölük, halka ve subaylarına karşı davranışlarıyla, isyancıların gerçekleştireceği herhangi bir kargaşayı bastırmayı reddedeceklerini açıkça ortaya koydu. neredeyse isyan sayılabilecek bu hareketin elebaşıları tutuklandı, fakat üç yüz kişilik heyecanlı bir kalabalık, cesur bir kurtarma hareketiyle onları hapisten çıkardı, bu olaydan sonra, kraliyet otoritelerine açık meydan okumaları nedeniyle onurlandılar ve selamlandılar. bu sırada, başkentte yeni bir politik güç şekillenmekteydi. altmış bölge meclisinde tiers etat'ya parisli temsilcileri seçmek için toplanmış olan dört yüz seçmen, kendi temsil yetkilerini kullandıktan sonra zorla dağıtılmak için toplanmasına rağmen, meclisler, etats généraux'nun toplanmasından sonra dahi yerlerinde kaldı. 25 haziran'da tekrar toplanan meclisler, politik durumun gelişimini yarı yasal organlar olarak incelemeye başladı, hatta kent aristokratlarını sistematik olarak dikkatle gözetlemeyi sürdürdükleri hôtel de ville'e (kent meclisine) taşındılar ve versay'daki ulusal meclis ile yakın teması korudular. 29 haziran'da, meclislerin adlandırıldığı gibi, bu "bölgeler", kentin her kısmında iki yüz yurttaştan oluşan bir milis oluşturmak için planlar yaptı. kısmen ulusal meclis'i dağıtmayı deneyebilecek krala gözdağı vermek için, kısmen de mülkiyet ihlallerine ön ayak olabilecek daha radikal unsurları gözlemeyi sürdürmek içindi. bu milisleri hôtel de ville'deki daimi komite'nin kontrolüne verdiler. milisin oluşturulduğu aynı akşam, geleneksel olarak kral tarafından atanan belediye yönetimi, yeni bir paris komünü veya kent konseyi oluşturmak için, bölgeler ile birleşti. paris komünü'nün tekrar ortaya çıkışı yüzyıllar önce etienne marcel'in liderlik ettiği isyana organın rahatsız edici anılarını canlandırdı ve komün, zamanla devrim'in sivil kaynaklarından biri haline geldi. paris'teki ateş temmuz ortasında ayaklanma noktasına ulaştığında, komün ve bölgeler, etat'ya bile meydan okuyan potansiyel bir ikili güç oluşturdu ve kralın askerlerine karşı başkentin savunmasını örgütledi.

    fransız halkı aslında değişik kentlerde yurttaş milisleri* ve kırsal alanlarda köylü milisleri yaratarak bir yıldan daha fazla süredir kendini silahlandırıyordu, muhtemelen mülklerini ve hasat ettikleri ürünü yağmacılardan korumak için başlanan bir hareketti. parisliler şimdi haklı olarak kralın paralı yabancı askerlerinden saldırı gelmesini bekliyordu, önemsiz bir askeri harekat işareti bütün kentte çılgınca söylentiler yarattı. kentin iyi eğitimli bir ordu tarafından kuşatıldığına ikna edildiklerinden, silahtan daha fazlasına ihtiyaç duyan başkent yurttaşlarına yalnızca tek bir eylem yolu açık kalmıştı: bulunabildikleri her yerde geçim araçlarını ele geçirmek. 10-13 haziran'da, esasen silahların ve yiyecek tedariğinin girişine engel olmasın diye kent çevresindeki gümrük bariyerleri yıkıldı. 13 haziran'da, daha fazla silah ve tahılın depolanmış olduğu saint-lazare manastırını ele geçirdiler. silah için depolar yağmalanırken, kendilerini korumak için toplanan yurttaşlar, resmen kenti ateş alması için yalnızca bir kıvılcımın yeterli olduğu dolu bir silaha çevirdi.

    bu silah, halkın artan ekmek fiyatlarını düşük tutmaya çalışacağına inandıkları popüler genel denetçi necker'in kral tarafından ahmakça kovulduğu 11 haziran'da ateşlendi. necker'in kovulması bütün başkentte kendiliğinden bir ayaklanma zinciri başlattı, camille desmoulins'in, bir dizi olayın gerçekleştiği kraliyet sarayı'na toplanmış olan devasa kalabalıklara 12 haziran'da yaptığı kışkırtıcı bir konuşma halkı silah başına çağırdı. "yurttaşlar, ülkemiz necker'in yerinde kalmasını istedi, ancak o kovuldu!", sözleriyle, ihtiyatsız genç avukat, bir masanın üzerinden, ilgiyle dinleyen izleyicilere nutuk attı. "bundan daha küstahça davranabilir mi? böyle bir eylemden sonra her şeye cesaret edeceklerdir ve belki de bu gece yurttaşlar için bir aziz bartolomeus yortusu katliamı planlıyor ve buna hazırlanıyorlar! silah başına! silah başına!" dramatik biçimde bir veya iki tabanca çıkararak -hikayenin anlattığı gibi- veya hiç çıkarmayarak bağırıyordu desmoulins. onu izleyen polislere sataştı, "en azından beni canlı ele geçiremeyecekler, şanlı bir ölüm için ölmeye hazırım!" bu konuşma ister kusursuzca kaydedilmiş olsun ister olmasın, şimdiye dek kraliyet sarayı'nı doldurmuş olan ve devrim'in başından sonuna varolan popüler ajitasyonu gösteren tipik bir konuşmaydı.

    aynı gün paris, tuileries'in kendi bahçelerinde krallığa karşı doğrudan bir ayaklanma başlattı. yaklaşık beş - altı bin silahlı parisliden oluşan kalabalık, onları dağıtmak için gönderilen paralı alman askerleri royal-allemand'a korkusuzca saldırdı. kendilerine sempati duyan fransız muhafız birlikleri ile güçlenen kalabalık, royal-allemand alayını bozguna uğratmayı başarmış olmasına karşın, paralı askerlerin tuileries'de barışçı yurttaşları katletmiş olduğu söylentisi hızla bütün kente yayıldı. kentte, şimdi alman askerleri ve fransız muhafız birlikleri arasında, parislilerin tümünü doğrudan bir isyana iten açık bir çatışma patlak verdi. aslında, kralın başkentteki askerlerinin neredeyse tamamı güvenilmezdi, asker guplarının hiçbiri kenti hızla içine çeken isyana karşı emniyetli olacak biçimde dağıtılamamıştı.

    çatışmalar bir yerden diğerine sıçrarken bile, kentin eteklerine yerleşen kraliyet askerlerinin başkenti işgal etmeye başladığına ilişkin yeni söylentiler 14 temmuz'da bütün kenti tekrar kapladı. yurttaşların yeni silahlar elde etmek için gözü dönmüştü. daimi bölge komitesi, şimdi barikatların yükseltilmesi ve sempatizan fransız muhafız birlikleri'nin seferber olması için çağrıda bulunurken, aynı zamanda milisleri -kısa süre sonra ulusal muhafız örgütü olarak adlandırılacaktı- yağmacılara karşı bankaları ve malları koruması için gönderdi. bütün arabaların paris'e giriş çıkışı yasaklandı, bu durum çok sayıdaki yiyecek deposunun ve askeri deponun hôtel de ville karşısındaki place de grève'de toplanması ile sonuçlandı. karanlığın çökmesinden kısa süre sonra, paris'in askeri hastanesi ve binalar topluluğu hotel des invalides'in etrafında toplanmış olan çok büyük bir kalabalık, yöneticiden içerdeki silahları onlara vermesini talep etti. bu talep reddedildiğinde, kalabalık binaya hücum etti ve 28.000 misket tüfeği ile on topu -invalides muhafız birlikleri pasif biçimde büyük toplarıyla tek bir ateş bile etmeden beklerken- dışarıya çıkardı. invalides'in yöneticisi, yakınlarda champs de mars'ta kamp kurmuş olan askerlerden yardım çağrısında bulunmaya da cesaret etmedi; kendi huzursuz subayları, bu askerlerin bütünüyle güvenilmez olduğu yönünde görüş bildirmişlerdi.

    kalabalık her ne kadar invalides'ten önemli sayıda misket tüfeği ve top ele geçirse de, binada barut ve gülle yoktu ve barut ve gülleye şimdi hayati biçimde ihtiyaç vardı. bu askeri depoların bastille'de bulunabileceği söylentisi yayılmıştı. etrafındaki sekiz kulesi faubourg saint antoine'den yaklaşık yetmiş metre yukarıda olan bu on dördüncü yüzyıl hapishanesi, on sekiz heybetli topla donatılmıştı; şimdi bile, isyana doğru koşan kentin doğu merkezini nişan alıyordu. invalides'in kuşatılmasıyla aynı zamanda sempatizan askerler ile karışmış olan diğer parisliler, büyük toplarla iyice güçlendirilmiş ve isviçreli askerlerle korunan kalenin etrafında toplanmaya başlamıştı. sabah saat onda, hôtel de ville'deki yeni komün'den gelen dört temsilci, bastille'in barışcıl biçimde teslim olması konusunu kalenin kafası karışık kumandanı marquis de launay ile müzakere etmeye çalıştı, kendisinden uğursuz toplarını korkuluk duvarından çekmesi ve ardından komün milisinin kalenin himayesini almasına izin vermesi talep edildi. de launay, karşılaştığı durumu tartma kapasitesinden tamamen yoksundu. korkaklık ve anlamsız savaşçılık arasında gidip gelerek inanılmaz bir kararsızlıkla davrandı. toplarını önce geriye çekti, sonra onları tekrar ileri sürdü, bu hareketi yalnızca kale dışında yetersizce silahlanmış kalabalığı kudurtmaya hizmet etti.

    geriye dönüp bakıldığında, de launay'in bastille'i teslim etmek gibi bir amacının olmadığı açıkça görünür. her halükarda, kalenin dışındaki halk, eğer kazanacaksa kaleyi yıldırım hızıyla almak zorunda olduğunu farketti. saat iki civarında, iki adam kalenin iç avlusuna girmeyi başardı, kalkma köprünün palankalarını parçaladı ve devasa köprü gürültüyle düşerek açıldı. hemen ardından, hatta komün delegasyonunun de launay'e teslim olması için sonuçsuz talepleri sırasında bile, kalabalık ve garnizon arasında silahlar patladı. öğleden sonra, yaklaşık üç buçuk sularında, bastille'den top ateşi duyan ve fransız muhafız birlikleri'nde daha önce üst çavuş olan pierre-augustin hulin, fransız muhafız birlikleri'nden bir grup askere ve yüzlerce sivile kaleye girmek için kılavuzluk yapmaya karar verdi. misket silahları ve yaklaşık dört topla iyi tedarikli olarak bastille'e ulaştılar, bir teğmen olan jacob elie'nin kumandası altındaki diğer bir silahlı yurttaş koluna katıldılar. toplarını doğrudan kale kapısına ateşleyerek aşağıya düşmüş kalkma köprünün üzerinden iki koldan bastille'e dalga dalga ilerlediler, onları diğer kuşatmacılar takip etti ve saat beşte onu teslim olmaya zorladılar. de launay, bastille'den refakat eşliğinde gelirken hôtel de ville yakınındaki bir kalabalık tarafından resmi işlem yapılmadan öldürüldü ve başı, bir kraliyet belediye yetkilisi olan ve o sabah, kalabalığı silah depolarından uzaklaştırmak için açıkça yanlış yol gösterme çabasına girerek halkta kuşku yaratan jacques de flesselles`'in başıyla birlikte bir mızrağa geçirildi. çatışmanın tamamı, bastille'e saldıranların yaklaşık doksan sekizinin ve onu savunanlardan belki iki ya da üçünün yaşamına mal oldu.

    bastille'in düşüşü, 13-14 temmuz ayaklanmasının doruk noktasını gösteriyordu. aynı zamanda, beklenmeyen biçimde, fransa'daki kraliyet tiranlığının sonuna işaret ediyordu ve gücün versay'daki ulusal meclis'e ve yeni paris komünü'ne geçmesini onaylıyordu.

    fransız devrimcilerinin önemli olaylarla dolu ayaklanmalarını adlandırmak için kullandıkları gibi, "journée" veya "gün", başkentteki askerlerin desteği veya en azından onların yumuşak huylu tarafsızlıkları olmadan kazanılamayacaktı. fransız muhafız birlikleri'nin haziran başındaki bölük seviyesindeki başkaldırısını, kısa sürede bütün alayların halk ayaklanmasına doğrudan katılımı takip etti. yetkililer, kendileri açısından halkın başkentteki meydan savaşını kazandığı açık olduğunda dahi kararsız ve anlamsızca kışkırtıcıydılar. "burjuvazi", karakteristik biçimde sağduyulu idi. halka güvensizlikleri monarşiye güvensizliklerinden daha fazlaydı, zamanın göstereceği gibi, bütün devrim boyunca su üstüne çıkacak olan bir davranıştı bu.

    o günün akşamında odasına giren liancourt dükü tarafından uyandırılan kral xvi. louis, omuz silkerek sordu:
    "c'est une révolte?" (bu bir isyan mı?)

    laincourt dükü ise ürkmüş ve gergin bir şekilde yanıtladı:
    "non, sire. c'est une révolution." (hayır efendim, bu bir devrim.)
hesabın var mı? giriş yap