• deniz, mavi ve marti hayranı şair.
  • esra ve deniz’e

    kolay dile getirildi
    zor yaşandı.
    martılara sevgilerimle.

    bi dolu gökyüzü beyazlığında martılar
    göğün alabildiğine mavi kadar deniz
    sen ufuktan nicedir beklediğim
    nerdesin.

    rüzgarımda ürker
    yelkenime susar.
    bir gün
    varır mıyım senin limanlarına.

    bir duygudur insanlığım gökyüzünde
    bir sevdadır sana tutulan
    gözlerim bu gece de dalmış aynı pencerede
    böyle her akşam seni düşünürüm.

    sağdıcım olsa da martılar
    tutkum gibi deniz olsan
    ve masmavi bir yolculuksa yaşam
    alarga gönül, alarga.

    midye yüklü kıyılarında
    çocukluğum geçti
    misinalar kopardım
    izmarit, hılarya beklerken
    ilk gençlik sevgisiydi
    ve kıyıda rüzgar vardı.

    akşamın ıssızlığında başkaldırdıkça
    suskunluğum
    senli düşünceler alır götürür beni
    bu denizin kıyısından.

    bir gün çekilecek sular
    bu kıyıdan
    rüzgar susacak yelkene
    bir gün
    bitecek bu hasretlik.

    bu gün zor yettik denize
    tor’u zor sıyırdık içinden
    akşamında kavuşunca damın
    camın berisinde
    bu gün hep seni düşündük
    seni özledik.

    bembeyaz kireç damı
    küçük göz ışıltılar uzak odalarında
    akşam cüretiyle
    dar sokaklarına sinen kekim kokusu
    ve tükenmeyen aksonası
    mavi mavi, yol yol
    ve kaşlarında kurumuş tuzuyla
    böyle bodrumları seviyorum
    mavi gecelerinde.

    denizden gelir
    kollar yorulur
    çekmekle bitmez onca suyun küreği
    ellerinde buruşur yaşam
    ve üst düğmesine kadar ilikli mintanıyla
    gün gelir
    boy verip maviliğe
    denize gider
    gönülden.

    karanlık simsiyahtır
    gecenin içinde
    suskun geçirir saatleri
    ben bu gece karanlık kadar yalnızım.
    eski bir şarkıdır dilimde tüten
    ellerim uzanır seni arar
    nerdesin.

    gün ışığına sırtını vermiş sandalyeler
    onca kahkaha ve sigara dumanı
    ve anıyla dolmuş kahvehanede
    tek bir nefes kalmadı terkedildiklerinde
    kapısı kıyıdan taraf
    gözleri denize dönük, bekleşen balıkçılar
    umuda kürek çekerler
    kahvehane boşalır
    günü yormadıkça
    tükenmedikçe
    güneş tersine dönmedikçe sırtlarında
    umutları hep mavidir
    öyle mavi kalır hep.

    küçük bir çırpıntı, denizlerinde
    bir balık
    alabildiğine uzak
    ve aklıma gelmişken seni sevdiğim
    ayaklarımın ucunda başladı mavi.

    gecenin koyağında
    hangi düşünceleri aklar bu sessizlik
    vapurların tanımadan baktığın
    onsa ismi içinde
    kim bilir kimin adıdır
    aklından geçen.

    babam’a

    akşam bütünüyle sardı denizin üstünü,
    özlerinde fener ışığı kaptanın
    ne bir uyku alameti
    ne de yılgınlık deryanın ortasında.
    başı dik
    alabildiğine özgür
    rotayı çizmiş sonsuza
    halat çözük
    bizden kopuk
    son seferine uğurlarken.

    yağmurun durmaksızın yağdığı bir yerdeyim.
    unutamadığım
    ve az sonra burada olması gereken her şey
    aslında seninle ilgili.
    denizin kıyısında
    kendime söylediğim adın
    yarın sabah burada olur musun
    bilmeksizin.

    söyleyecek bir şeyler kaldıysa
    senin ardından
    ve bu yaşamaksa
    gitmen tüketir beni.

    sessizdi gece
    ve ben
    beklemekten hiç vazgeçmedim seni.
    yapmayı becerebildiğim tek şey
    seni düşünmek
    bu anlaşılmaz karanlıkta.
    sessizdi gece
    ve ben
    beklemekten hiç vazgeçmedim seni.

    yalnız yanıyordu denizin güneşi
    evlerin ardında
    uzun soluklu şarkılarında balıkçıların
    ayrılığın söylencesi
    harcıyordu sergiyi
    denize bakarken sensiz
    bir öğlen vakti.

    bırak sesleri duyulmasın
    bu hüzünler benim.

    suları duyarsın
    yaklaşıp çarpan motor sesinde kıyıya
    kayalığın tepesinde kırışır gözler
    uzağı bekleşirken.
    ve uzak hep beklenir
    yaşam yettiğince.

    uzağı belirsiz gecesinde deniz
    sonsuzluğu seni çocukluğumu çağrıştırıyor
    zamanın burasından.
    işıkları gittikçe uzaklaşan gemi
    kim bilir
    içimden daha neleri götürmekte.

    verniğinden yoksun panjurları
    düş sokağında kalmış çocukluğum
    terk eden bi şeyler var bu akşam
    adadan kalma bir yaz gecesindeyim
    ve yıldızlar kadar uzak sana.

    nereden gelir bu hüzün
    yükselip deniz deniz
    ufukta tek bir gemi
    tek bir göz yaşı
    yok olan yaz akşamlarında
    içimden geçen mahzun kayıklar
    ve fener ışığını söndüren rüzgarla
    sanki her şey yalnızlık için.

    bir bulut uçardı
    başıboş, rüzgarda
    yılın en beklenmedik günüydü yalnızlık
    kimi balık olurdum
    kimi vapur
    dumanı tüten içimde.
    deniz...
    deniz bana anlatırken seni
    mavi sesiyle.

    balıkçılar yorgun gözleriyle
    kıyıya vurdu martılarla
    gün batarken solukları deniz kadar yorgundu
    deniz kadar durgun
    sıra tütün içmeye rakı içmeye geldiydi
    köy meydanında akşam uykuya varıncaya dek.
    yarım pul pul deniz bekliyordu
    ve dönüşü vardı günün
    sevginin
    ve bekleyişin.

    sonsuzluğu düşün
    dalgaların sesini,
    beni böyle duyarsın.
    kıyılar dönmek için
    yosun kokar kıyılar
    sen beni mavi hatırla.
    eğer seviyorsam seni
    gözlerimde bir damla tuzlu suyla
    eğer seviyorsam seni
    deniz gibi mahzun.
    kıyılar dönmek için
    yosun kokan kıyılar
    sen beni mavi hatırla.

    mavi sularında düşlerim
    varamaz elim
    dilim söyleyemez
    bir yaram var
    acır değdikçe
    bu gemi demirli yalnızlığa
    çizdikçe denizi karakalem
    boyadıkça maviyi içime.

    benim oltalarım var
    iki kürekli bir sandalım
    mangal gibi bir yüreğim
    ve uçsuz bucaksız sevgim.
    yağmur düşerken tane tane
    ve boşanırken içime sağanak
    sen bana denizleri ver
    balıkçı amca.

    gözlerim
    bakıp geçin
    yüzüm dolu düşlerle
    gözlerim dolu olsun
    çocukluğuma verin.

    ekin biçercesine asılır küreklere
    köpürür içim, mavide beyaz
    kaç kulaçtır bilinmez
    gönlümün gün batımı
    uzaklar tüter türkülerde
    tuz değer
    ayrılık acıdır
    fırtına kopar da çoğalırken içimde
    kıyıda başlar ayrılıklar.

    peşin sıra götürdün beni
    ilk kurşun kalemimdi
    yazdıklarımı silmeye başladığın
    umarsızca
    sarılıp bir bir yitirdiğim canlarda
    sevgiyle çarpan yüreğimin bi şey diyemediği
    ey yaşadığım şehir!
    kendi halinde giderken yukarıda bulutlar
    ben uzaktaki adaların
    dertsiz olduğunu zannettim.
    şarap içerek kayboldum zamanın bir yerinde
    ve yaşamanın böyle olduğunu sandım.
    biliyorsun, bir gün
    avuç içi kadar olduğunu düşündüğün
    bu yüreğe sığmayacağımı.

    ben buyum işte
    çoğu zaman sorulmayan hatıralarımla
    yaşıyorum bu şehirde.

    kızım’a

    ben hiç bilmiyorum akşamlarını denizin
    kıyıda sessiz elverir çırpıntıları
    daha ayrılmadan özler gönül günbatımlarında
    varır söyleyemez umutları sarıp
    konuşurum kendimle
    sevmek daha ne kadar diye.

    eğer sabah olmasaydı
    eğer sabah işlerine koşuşan insanlar
    ve eve dönme telaşları akşama doğru.
    güç olurdu kalabalıklardayım diye
    yalan söylemek kendime.
    eğer elimden tutup götürseler beni
    kaybolmuş çocuk gibi anneme
    annem var olsaydı eğer
    ve biliyorum, varlığımın yetişemeyeceği
    gelecek zamanları.
    benim tek derdim
    seni özlemek...

    denize seslendim
    çırpını durdu.
    sen
    duyasın diye.

    seni istanbul gibisin
    veryansın ederek yaşadığım
    ilk varıp da insanın bilmediği
    içindeki garipliği, savunmasızlığı.
    sen
    bilmediğim yerlerde kaybolduğum zaman
    sen adam gibi sevmelerimle
    bağrımda uğuldayan vapur.
    sen içimde
    istanbul gibisin.

    içimdeki insanlar gibi rastlaşıyor
    birlikte yaşadığımız zamanlar
    zamanlar ki
    bugün yine sürecekmiş gibi
    zamanlar ki
    bir adada yaşayan
    tek başına özgürlüğüm.

    mutluysam biz olurum çoğalıp
    yalnızken yaşarsa da gözlerim
    soğanı bahane edip.
    sevinince taşar deniz olur
    gözyaşları içimde.
    rakı şişesinde balık olmayı
    beceremesem de üstat gibi.
    denize bırakılan balık kadar
    umutluyum, insansa rastladığım.

    ada gibiyim
    bağrım sedanın ortasında
    kekik kokar nefesim.
    insanım ya, ondan
    hata da yaptım
    yanlışlarım da oldu.
    çocuktum ben de büyümeden
    ve bu sevda sana yakılmış
    deniz kadar uçsuz
    zeytin kadar zahmetli.

    yokluğu zor geliyor
    sevdi mi özlemek başlar
    sevince kanar yürek
    varamadı mı
    sandal bile mahzunlaşır
    o tahta haliyle.

    gün batımı tükenir umutlar
    dönülüne yol yok sevgilerin
    yitip giderken zaman
    alışır insan
    karanlığa
    sessizliğe
    ve her şeye.

    ben
    umudu beklerim.
    açılır denizlerim var
    bir de kıyıdan kopuk deli dalgalarım.

    gerek kalmaz belki
    gerek kalmaz
    özlemek zaten eski.
    sevgi, bana sorarsan
    en derin mavi bakamam.
    giderayak sırtımı denize verip
    içim ağlar.
    ne derindir sevmek
    ne derindir mavi
    anlatamam.
  • güzelim bodrumun belediye limanindaki indeep diving center’in vazgeçilmezi, ustam.
    siir seven ve yazan, müzik zevki takdir edilesi, denize asik, dinlerken mest oldugum, sualtina tutkunlugumu deprestiren, derin, her daim özledigim, denizle özdeslesmis, harika insan.

    "beyaz güller hastanesi'nde yasamin elini ilk kez tuttugun zaman
    tanri oyuncaklarini yüzünde unuttu senin
    ve mavi bir uçurum ekledi gözlerine
    günü gelince düsmem için" *
  • gitmenin kıyısında
    ve en uzağındayız herşeyin
    sana ulaşmak şimdi
    bilmediğim denizlerde kaybolmak gibi
    içimdeki çocuk dönerken seninle,
    doğduğum şehre
    sana yeniden sarılmanın
    hüznüyle sevindim...

    basri tumanbay
    21.11.10 bodrum
hesabın var mı? giriş yap