*

  • mahir öztaş'ın güzel novellası.. aslı astarı, bize de* 'edebiyat defterleri'nin* hediyesidir bu zarif eser.. hatta sn. akatlı, vaktiyle gergedan'da (yoksa argos muydu) mevsimin kitaplarina mercek tutarken de ifade etmiştir "amorti filan değil, düpedüz ikramiye bu" diye..

    adı gibi muzip bir kitap değildir, ne ki okuyanlarda yer yer tebessüm izleri bırakmıyor da değildir..
  • örgün bir öykü kitabı. içindekiler:
    balkonda
    ay gözetleme komitesi
    bütün saatlerde gün batımı
    geçen yaz hüzünle
    la machine infernale
    yolun vahşi kıyısı

    tüm öyküler birbirinden güzel. benim favorilerim; ay gözetleme komitesi ve geçen yaz hüzünle ile bir devam öyküsü olan yolun vahşi kıyısı.

    kimse okumamış veya yazmamış, bkz veremedik... (bkz: bkz manyagi)
  • öyküleri, yazarının dünyanın türlü taraflarında çeşitli sabeplerle bulunduğunu ele veren öykü kitabı. ve ayni zamanda içindeki öykülerden bir tanesinin adı. mahir bey'in yazdıklarını okurlarının gözlerinde canlandırabilmesine yardım etme yönündeki becerisini gözler önüne serer.
  • bir arzuyu beslemek isimli romanıyla tanıştığım mahir öztaş'ın ilk öykü kitabı. daha öncesinde unutulmak tozları adlı bir şiir kitabı varmış, fakat şimdiye dek rastlayamadık.

    ay gözetleme komitesi'ni okurken yazarın gözünden gözetleyip, yazarın dudaklarındaki müstehzi gülümsemeyi sahiplenmeniz olasıdır, şaşırmayınız.
  • la machine infernale adlı öyküde yazar, arkadaşının tesadüfen bulduğu bir mektuplar dosyasını incelemesiyle başlayan bir hikayeden bahseder.
  • balkonda adlı öyküsünde sürekli karakter ismini tekrar edilmesinin rahatsızlık verdiği, ay gözetleme komitesi adlı öyküsünde ise konu ve mekan geçişlerinin ani olduğu öykü kitabı.

    henüz tüm öyküleri okumasam da ilk iki öyküde, özellikle ikincisinde belli başlı takıldığım noktalar var.

    ilk öyküde ismin sürekli tekrarı gittikçe insanı yoruyor. acaba bi şey mi vurgulanıyor diye düşünsem de, arka arkaya gelen üç kısa cümlede bile ismin tekrar tekrar kendini yinelemesi öyküye zarar veriyor.

    ikinci öyküde ise piramitlerin sonsuz bir çölün ortasında göründüğünü aktardığında aslında şu an hiç de öyle olmadığını piramitlerin hemen şehirin yanında konuşlandığını bilmemiz, piramitlerin sır perdesi olmasının derinden etkilemesini söylemesi, zinanın tanımını tek düze yapması, pi sayısıyla ilgili gelişi güzel bağlar, hikayenin akıcılığına ve söyleyeceği şeyler için ortaya konmuş tek düze bağlar olarak görünüyor.
  • çok etkileyici olduğunu düşündüğüm neden kimsenin bilmediğine anlam veremediğim mahir öztaş'ın öykü kitabıdır.

    "her gün batımında koltuğumda oturmuş, saatin altı kez vuruşunu beklerken, öyle şeyler kurarım ki, yenilgiye uğramayan ve inanılması gereken hiç bir şey kalmasın."
hesabın var mı? giriş yap