• babasi cso'da, dedesi saray orkestrasinda, uc cocugu da klasik bati muziginde aile gelenegini devam ettiren, cicekleri ve dikisi seven piyanist...
  • 6 yaşındayken soğuk bir kış akşamı annem beni ayşe teyze'nin evine götürdü. kocaman kuyruklu bir piyanonun durduğu minicik bir oda açılıyordu salona. önce salonda oturduk, elimde bir müzik defteri vardı annemin aldığı. kapağında da mendelsshon'un düğün marşının notaları vardı, ama ben ne olduğunu bilmiyordum. ayşe yetze beni loş, ama sımsıcak ışıklı piyanolu odaya götürdü ve çalmaya başladı. piyanonun sesine o gün aşık oldum ben. yıllarca onunla çalıştım, derslerinin keyfini unutamam.

    bir de o zamanlar rıfkı diye canavar bir kedisi vardı. kaloriferin üstünde yatar, sinsi sinsi etrafı izlerdi. ama şeker kediydi.
  • necati doğru'ya emine erdoğan ve tayyip erdoğan'ın sanata verdikleri değer ile ilgili güzel bir mektup yazmış sanatçı. ben ülkem adına yetiştirdiği evlatların başarısıyla gurur duydum.

    --- spoiler ---

    “ sevgili necati doğru, ben c.s. orkestrası’nın emekli piyanistiyim. çocuklarım da benim gibi müzisyen oldular. büyük kızım zeynep işık antalya opera orkestrası başkemancısı (konsertmaisteri), küçük kızım elvan şekercioğlu aynı orkestrada keman sanatçısı… sizin birkaç yazıdır gündeme getirip, hâlâ cevap alamadığınız yusuf islam adlı şarkıcıya yapılan 50 milyon tl ödeme haberinden dolayı bu yazıyı yazmak ihtiyacını duydum. iki kızımdan başka bir de oğlum ediz şekercioğlu da viyolonsel sanatçısı… oğlum, konservatuar eğitiminden sonra önce italya como’dan diplomasını aldıktan sonra, isviçre winterthur akademisi’nde dünya ölçüsünde
    değerli bir öğretmen tarafından kabul edildi. ve dünyaca ünlü bir solistle bir yıl çalışıpeğitimini tamamladı… oğlum isviçre’de dördüncü sınıftayken öğretmeni elindeki viyolonselin kalite olarak artık yetmediğini ve daha kaliteli bir viyolonsel alması gerektiğini defalarca söyledi.

    necati bey, ben oğlumu maaşımın tamamına yakın bir parayla okutuyordum. ona kaliteli bir viyolonsel alma imkanım yoktu. bu arada tesadüfen ankara palas’ta recep tayyip erdoğan‘ın bir yemek verdiğini, orkestradan da bir piyanist istediğini bana söylediler ve gitmemi istediler. tayyip erdoğan’a vermek üzere bir mektup yazdım, oğlumun durumunu anlattım ona yeni bir viyolonsel almak için o günün parasıyla 8 milyar tl’ye (8 bin) ihtiyacımız olduğunu yazdım. bir ara herkes ayakta başbakanın etrafında ve eşi de yanındaydı. yanına yaklaştım mektubu uzatırken, “bu mektubu okumanızı rica ediyorum” dedim. mektubu aldı, eşine uzattı ve “bu konularla bizim hanım ilgileniyor” dedi. eşi emine hanım’a döndüm; “yardımcı olursanız çok sevinirim” dedim. bugüne kadar hiçbir cevap alamadım. oğlum ediz, son sene için burs buldu, bir işadamı da viyolonselinin ödeyemediğimiz 6 bin frank borcunu kapattı, oğlumun yolunu açtı. oğlum, şimdi başkent akademik orkestrası’nın solo viyolonsel sanatçısı… o sıkıntılı günler geride kaldıö size; zevkle okuduğum yazılarınızın devamını diliyorum.

    sağlıkla kalın… ayşe ediz”

    --- spoiler ---

    http://sozcu.com.tr/…n-kembrice-namaza-kosuyor.html
hesabın var mı? giriş yap