*

  • adi ustunde asur'dan gelen tuccar amcalarin anadolu'da bir cok ticaret merkezi olusturmasi sonucu kabaca iö. 19-17. yuzyillara** anadoluda, asur ticaret kolonileri donemi adi verilir. donemin en onemli ozelliklerinden biri anadolu'ya yazinin bu tuccarlarca getirilmesi ve yazili tarihin baslamasidir.. en onemli merkez ise kultepedir..
  • termniolojide "orta tunç çağı"na karşılık olarak da kullanılır bu adlandırma. bilgilere göre asur'un çeşitli merkezlerinden eşeklerle gelip yol üstündeki karumlara mal bırakan asurlu tüccarlar gümüş ve bakır alıp gidiyorlardı bu dönemde. asur'un anadoludaki bu merkezlerde temsilcilikleri bulunurdu. bu, diplomasi tarihi açısından önemli bir bulgudur. asurlu tüccar anadoludayken dahi asur kanunlarına tabi sayılırdı. ve önce kendi devletinin bit-karim denilen yerel temsilciliklerine sorumluydu. bu dönemde anadolu'ya gelen asur çivi yazısı bu dönemin sonunda yok olarak hititler kendi yazılarını geliştirene kadar anadolu'da yazının tarihini kesintiye uğratmıştır.
  • antik asur şehrine belli bir pay vermekle beraber kendi içleinde serbest olan asurlu tüccarların yaşadığı dönemdir. bu tüccarlar getirdikleri malları büyük kârlarla satarak iyi kazanç sağlamaktaydılar ve henüz geniş bir coğrafyaya hükmeden bir otoritenin olmaması sebebiyle dönemin feodal beylerine de belli bir vergi vermekteydiler. yapılan ticaret o kadar verimlidir ki asur'dan mallarıyla gelen tüccarlar, geldikleri şehirlerin yanında karum daha küçüklerine de vabarrum denilen pazar yerleri kurmuşlar, yerli halkla evlilikler yapmışlar ve tabi anadolu'ya yazıyı getirmişlerdir. bu tüccarların arasında en meşhuru pusuken adında bir adamdır. ticari yazışmaları hatta ailevi meseleleri, ortaya çıkarılan tabletlerle gün yüzüne çıkmıştır. bu devrin sonunu meşhur hititler'in soylarını dayandırdıkları kussara krallığı sona erdirerek, imparatorluğa doğru giden bir merkezi idare kurmuşlardır.
  • milattan önce 1950-1750 yılları arasını kapsayan dönemdir.

    asurluar karum ya da vabartum adı verilen pazar mahallelerinde yaşayıp halk ile ticaret ilişkisi kurmuş, şehir beylerine vergi ödemişlerdir.

    yine de asur kolonileri her ne kadar siyasi bir amaç gütmeseler de, iyi niyetli de davranmamışlardır. borç vermişler ve insanları yüksek faize tabi tutmuşlardır.

    anadolu'da tek eşliliğin bulunduğu, çok eşliliğin siyasî durumdan ötürü yalnız kral'a özgü olduğu bir çağdır. boşanma durumunda mallar ikiye bölünürdü.

    döneme dair vesikalar incelendiğinde, asur ticaret kolonileri çağında hür kadının yalnızca ev hanımı olmadığı erkek gibi çalıştığı görülmekte. levirat yani ölen eşinin yerine kadının onun bir akrabası ile evlenmesi durumu yoktu. kadın satın alınması durumu da yoktu.

    ek olarak, ilk defa kültepe "karum" da yazılı belgeler ortaya çıkmış ve kültepe tabletleri bu dönem tüccarları ile ilgili ticarî ve hukukî vesikalarımız olmuşlardır.

    (anadolu yazı ile ilk defa milattan önce ikinci binyılın başlarında tanıştı.)
  • yukarıdaki yazarın da belirttiği gibi anadolu'da kabaca m.ö 1950 - 1750 yılları arasındaki döneme verilen isimdir. bu dönem tunç çağları içerisinde orta tunç çağı'na denk gelmektedir. asur kralı ı. erişum'un ticareti serbest bırakmasının ardından, asurlu tüccarlar zaten erken tunç çağı'ndan hatta daha öncesinden bilinen rotaları kullanarak anadolu ile yakın ticari ilişkiler içerisine girmiştir. asurlu'ları anadolu'ya iten temel sebep, yaşadıkları mezopotamya coğrafyasının hammadde kaynakları açısından oldukça fakir olmasıdır. dönemin en önemli ticaret malı aletlerin yapılmasında başrolü oynayan bakırdır. bakır kaynakları açısından zengin olan anadolu toprakları kısa bir süre içerisinde asurlu tüccarlar için ana pazar halini almıştır. dönemin diğer bir önemli hammaddesi ise kalaydır. yumuşak bir metal olması sebebiyle bakır alet yapımında genellikle tek başına kullanılmamış, kalayla karıştırılıp bronz alaşımıyla yeni aletler yapılmıştır. bakır açısından zengin olan anadolu, tam tersine kalay açısından oldukça fakirdir. bu nedenle asurlu tüccarlar anadolu'dan gelen bakırı kendi ülkelerine götürürken, anadolu'ya da muhtemelen yatakları afganistan'da olan kalayı getirmişlerdir. bunun dışında asurlu tüccarların anadolu'dan koyun yünü, altın-gümüş ve çeşitli gıda maddelerini aldıkları bilinmektedir. asur'a getirilen yün burada kumaş haline getirilmiş ve anadolu'da bir prestij malı olarak satılmıştır. asur ticaret kolonileri dönemi'nde anadolu'daki ticaret günümüzde kayseri ili'nde bulunan kaneş-karum (kültepe) üzerinden yönetilmekteydi. karum'lar (türkçe liman anlamına geliyor) büyük ticaret merkezleriyken wabartum'lar ise daha küçük ticaret merkezlerini temsil ediyordu. bu dönemde karum'ların her birisi ayrıca birer şehir devletiydi ve hepsi bir kral tarafından yönetiliyordu.
    asur ticaret kolonileri çağı'nın anadolu'ya en büyük katkısı şüphesiz ki yazıdır. yazının bu dönemde yaygınlaşması anadolu'da siyasi hayatın anlaşılmasını büyük oranda kolaylaştırmıştır. çivi yazılı tabletlere bakıldığında ticari tutanaklardan, mahkeme kayıtlarına, evlilik anlaşmalarına kadar geniş bir repertuvar karşımıza çıkar. yapılan arkeolojik kazılarda kültepe'de (kaneş-karum), acemhöyük'te, boğazköy'de (karum hattuş) ve kayalıpınar'da (şamuha/sivas yıldızeli) asur ticaret kolonileri dönemi'ne ait çivi yazılı tabletler bulunmuştur. anadolu'da birçok yeniliğin yaşanmasına ön ayak olan asur ticaret kolonileri çağı'nda zaman içerisinde gerek asur'da gerek anadolu'da yaşanan bazı siyasi çalkantılar nedeniyle sistemde önemli çatlaklar oluşmuş ve zayıflamıştır. kaneş karum'un anitta tarafından ele geçirilişi ile anadolu başka bir siyasi oluşuma doğru yönelmeye başlamış ve m.ö 1650'li yıllarda hitit devleti'nin kurulması ile artık başka dengeler konuşulmaya başlanmıştır.
    edit: imla
  • kings and generals tarafından şu videoda da güzelce anlatılmıştır:

    link
hesabın var mı? giriş yap