• televizyonda gezdiği yöreler ve tanıttığı yemeklerle tanırız, gastronomiden anlayan bir kişilik olarak belirir kendisi. yapı kredi yayınlarından çıkmış yemek kitaplarının yanında kan davası ile ilgili bir araştırması da vardır, üniversite sosyoloji hocası olarak dersler verir ama anayasacıdır. fransa'da okumuştur, kısacık boyuyla yaşadığı basket anılarını anlatır. evlenilecek kadının yaşının erkeğin yaşının yarısının 5 fazlası olduğunu ileri süren her konuya elini süren insan.
  • yıllarca hürriyet gazetesi'nden takip ettiğim, takip ettiğim her yıl için bana kan kefareti borçlu olan kıvırcık gurme. aynen şöyle yazar:
    "masamız rahat. püfür püfür rüzgar,geniş pencereden fora. önce hibeş ve patlıcan gelir. leziz. ama sos biraz geçkince mi ne? haydari cıvık. olmadı usta. teselliyi sıcaklarda arayalım. kalamar tava taze, güzel..."
    amca tamam, teselliyi sıcaklarda arayalım ama; sen gittiğin her mekana hafiften bi değdirip, sonunda hep işi tatlıya bağlarsan, 45645 tane lokantanın her birine neticede: "güzel bi yer" diyip çıkarsan, ben nasıl inaniyim senin bu işleri işkembe_i kübrayı doldurmak için yapmadığını?
    oh ne güzel; yutiyim lumi gibi, bi de reklamını yapiyim olsun bitsin.
    yok öyle şey artun amca; yok!
  • kıyafeti ile uyumlu puma ayakkabıları ile gözlerimizin faltaşı gibi açılmasına neden olmuş sevimli şahıs.
  • "bilmiyorum" u cevap olarak kabul etmeyip üzerinize yürüyen hoca. gerginleştiriyo insani
  • galatasaray üniversitesi nde öğretim üyesi. tribün cemaatinin öfkesi adlı eseriyle formayı şortu giymiş yeşil sahalara zıplamış değerli insan..
  • umuttan yalnızlığa türkiye işçi partisi 1961 - 1971 adlı bir eseri olan yazar. eser kendisinin tip tarihiyle ilgili doktora tezinin genişletilmiş halidir.
  • turk kız ogrencilerini genelde fransızların kullandıgı sekilde cou cou (kuku) diye çagırabilen, ders anlatmaktansa tek kişilik oyun tadında guncel konularda geyik yapan şahsiyet. (bkz: ah bir ünlü olsam)
  • bir tv kanalında kendisine alenen yağ çeken sunucunun "ah artun bey ne kadar değerli bir hocasınız eminim dersleriniz dolup taşıyordur" minvalindeki sorusuna "hiç de bile , öğrenciler gelsinler diye her ders yoklama alıyorum" cevabını verebilecek kadar kendisini bilen hoca. 8-9 yıldır gsü de aynı dersi , asistanlarının yazdığı aynı ders notlarından anlatmakta (hatta çoğunlukla okumakta) ve sınavda notlardakileri aynen yazmalarını istemektedir. bütün bunların üzerine de sınıfa gelip herkesi aynı kefeye koyup "okumuyorsunuz bilmiyorsunuz siz şu an benim orta 2deki seviyemdesiniz hiçbirşeyi takip etmiyorsunuz.." gibi cümleler kurar. halbuki bir siyaset bilimi hocası olarak karmakarışık ders notlarında marx ı 2 sayfada bize anlatacağına ahmet kuyaş'ın yaptığı gibi 2 tane kitabı okumayı zorunlu tutup , derste hep beraber tartışıp , sınavda da ordan yorum sorusu sorsa (hadi çoook sevdiği gramsci'yi sorsun bari) çok daha fazla faydası olacaktır. yoksa ortalama 3er krediden 10 dersi 1 dönemde alan öğrenciden (bkz: gsü uluslararası ilişkiler) hem derslere gelip , hem sınavlara çalışıp hem de o kadar çok kitabı okumamızı beklemesin..ama yine de herşeye rağmen sınıfa kitabını getirip bana georges politzer'i tanıttığı için teşekkür ederim buradan.
  • sıcak, mutlu ve huzurlu bir insana hiç benzemeyen yaşlı bir öğretim üyesi. halbuki tam can ciğer üniversite hocası tipi var.
    sanki hıncal uluç'un az meşhuru...
hesabın var mı? giriş yap